28 Temmuz 2014

Sefo Deresi'nden Agop Amca'ya...



Bugün 28 Temmuz, bugün bayram. Şeker de yiyemeyen Hossam Abdul'un, Shadi Abu Harbied'in, Iman Khalil Ammar'ın, Sefo Deresi'nde kurşuna dizilenlerin kutlayamayanların bayramı.

Bu dünyada ve ülkede bayramlarla matemler iç içe geçmiş yaşanıyor. Kimilerinin bayram olarak kutladığı bir gün, kimilerinin acısını en derinden yaşadığı gün.

Sefo Deresi'ni hiç duydunuz mu? 33 kurşunla öldürülen 33 kişiyi. Elleri arkadan bağlanarak, diz çöktürülerek, bir kurşunu bile harcamadan, 33 Kürt'ü öldürdüler. Üstelik orada öylece bırakılırlar, ölü bedenlerini hayvanlara yem ederler, gömmezler bile. Sonra, kimse gelip kemiklerini bulamasın diye, etrafını mayınlarla döşerler. Yetmez 'yasak bölge' ilan ederler, kimseyi sokmazlar oraya. Kemikleri bulunmasın da, suçları ortaya çıkmasın diye.

Ama bu devlet öyle utanmaz ki, emri veren 3. Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın adını bölgedeki sınır taburuna verirler. Öldürdükleri yetmez çünkü, kana susamış nefretlerini, insanların acılarını taze tutmak için verirler.

Hangi gün verirler Orgeneral Mustafa Muğlalı'nın ismini o tabura. Deniz Geçmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edildikleri gün olan 6 Mayıs'ta değiştirirler. Büyük Türk devleti ve askeri gücünü gösterir, dosta düşmana karşı (!)

Mustafa Muğlalı cezaevinde öldü ama iade-i itibar verildi. Devletin itibarı bu kadar işte, 33 insanı katledip, kurşuna dizdiren birine itibarını verecek kadar.

Katiline aşık, onu kutsayan bir devlet geleneği var, yıllar geçse de, bu anlayış değişmiyor. Sonra Kürtlere 'Neden dağa çıktın?' diyorlar, 'neden isyan ettin' diyorlar ama Kürtlere 'Neden isyan ettin?' diyorlar. Kendi dilini konuştuğu için dayak yiyen, işkence gören, öldürülen, tecavüz edilen, insanlara bu soruyu sormak için vicdan taşımıyor olmak lazım.

Hanginiz kimliğinizi seçtiniz? Bugün İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, Almanya'da doğmayı kim seçti? Kim seçti Amed'de, Batman'da, Urfa'da, Dersim'de  doğmayı. Kim Kürt olmak istedi doğduğu an, kim Türk olmayı seçti, hanginiz Musevi olmayı seçti, hanginiz Ermeni olmayı?

İnsanların yapmadığı seçimlerden ötürü yargılanması, suçlanması, dünyanın en büyük ahmaklığıdır. Bu ülkede yaşayanların büyük çoğunluğu bu ahmaklığı yapıyor. Oturup sadece birkaç saniye düşünün, sadece birkaç saniye. Belki o zaman hak vereceksiniz. 'Benim Kürt arkadaşlarım var' diyerek değil, Kürtlerin yaşadığı acıları biraz anlayarak düşünün.

Bayramdan çıktık yola. 'Ben küçükken' diyebilecek yaşa geldiğim için rahatça böyle bir giriş yapabilirim artık.

Küçükken bayram sabahı, ilk gittiğim yer evsahibimiz Agop Amca'ydı, annesi Madam Teyze'yle (ismini bilmiyorum, annem öyle diyor diye, ben de hep öyle hitap ettim) birlikte yaşardı. Mendil içinde parayı sadece onlar verirdi, sanki Müslüman gibiymiş gibi bizim bayramımızı kutlarlardı. En çok onlara gitmeyi severdim, mendil içinde para aldığım için değil ama minik bardakta yeşil acı bir içecek ve yanında lokum verdikleri için.

Bugün Ermeni, Musevi dediğimiz insanlar, bizim gibi bayram kutlardı, bizden daha harbi kutlarlardı. Müslüman kapılarından kovulurduk 'şeker yok' diye ama Agop Amca'ya ne zaman gitsek, çikolata verirdi bize.

Oğlum (sadece erkek okumuyor ama kızım lafını sevmiyorsunuz ondan öyle yazıyorum), insanlığın dini, dili, ırkı olmaz. Belki çok geç kaldım ama 22 yaşından sonra insanları, iyi insan ve kötü insan olarak sınıflandırdım. Kimsenin ne olduğuna, hangi ırktan olduğuna bakmadım. Beni dinlersiniz, dinlemezsiniz bilemem ama siz de öyle yapın.

Gazze'de insanlar Müslüman diye üzülmüyorum, insan oldukları için üzülüyorum ama bu ülkede yüzyıllardır yaşanan Mario Levi'ye yapılan muameleye de öfkeleniyorum. Sen-ben bu topraklarda yokken yaşayan bir adama lanet okumak, boykot etmek insanı insan olmaktan çıkarır.

Gazze diye ağlaşan Müslümanlar, dün Deniz'ler Filistin'e gittiğinde 'terörist' diye niteliyordu. Mazlumdan yana olmak ama öyle hikâyeden değil, harbici şekilde yanında olmak insanlığın gereğidir.

Bugün kimimize göre bayram, kimimize göre matem. Kimi kutlayacak, kimisi matemini yaşayacak.

Mendil içinde parayla, lokumla, nane likörüyle yetindik; keşke Agop Amca yaşasıydı da, birlikte rakı içseydik, muhabbet etseydik.

Hepiniz kendinize iyi bakın, sakın insanlıktan ayrılmayın...

Bayramda birilerini sevindirin, en çok çocukları ve yaşlıları ama. Hafızalarında yer etsin. Hoş, bir günlük mutluluğun amına koyayım ama yine de yapın işte.




Not: Ahmed Arif şiiri için 'e teşekkürler.