3 Haziran 2011

Çıraklık dönemi böyle geçti, ustalık dönemini hayal edin


ABD'nin Irak işgaline 'destek' olmak amacıyla TBMM'den tezkere geçirilmeye çalışıldı. Sonradan öğrenildi ki, Irak'ta ABD askerleri ile Müslüman Irak halkına silah doğrultmak için para pazarlığı yapılmış. Pazarlığı yapanlar Egemen Bağış ve Cüneyt Zapsu.


Ülkede sanat eserlerine ucube denilerek, kişisel keyfiyete göre yıkılıyor.


Türkiye basın özgürlüğünda 178 ülke içerisinde 143. sıraya kadar gerileyerek, Etiyopya, Sudan gibi ülkelerle birlikte anılıyor.


TEKEL, Sümerbank, Petkim, Seka, Tüpraş ve onlarca stratejik önemi bulunan ve kâr getiren KİT'ler satıldı.


Evlerimizde kullandığımız elektriğin kilovat saati 2002 yılından 2011 yılı Ocak ayına kadar yüzde 88 artış gösterdi.


Et fiyatları 9 yıl öncesinden bugüne yüzde 400 artış gösterdi.


Cumhuriyetin kurulduğundan 2002 yılına kadar yani 79 yılda toplam cari açık 48 milyar 800 milyon dolarken, sadece 2010 yılında 48 milyar 557 milyon dolar cari açık verildi.


Mizah dergileri, muzır neşriyattan sayılarak 18 yaşın altındakilere satış yasaklandı.


Alkol yasağı kapsamında 24 yaşın altındaki gençlere, alkol kullanmasalar bile konserlere, festivallere giriş yasaklandı.


Türk siyaset tarihinde eşine az rastlanır bir biçimde, bazı siyasilerin konuşma ve görüntü kayıtları ortaya çıktı. Bunlar siyasi malzeme olarak kullanılıyor.


KPSS, YGS, polis sınavları dahil, tüm sınavlarda kopya, soruların servis edilmesi gibi pek çok şaibe ortaya çıktı.


Benzin fiyatları 5 TL bandına yaklaştı. Benzin fiyatlarının yüzde 68'i vergiden oluşuyor. Bu dünyanın en yüksek vergi oranı.


6 bini aşkın internet sitesi yasaklandı. 22 Ağustos'tan itibaren yasağın kapsamı genişleyecek ve insanlara zorunlu olarak sansürlü paket seçimi yaptırılacak.


Türkiye'de 40 milyon kişi kredi kartlı borçlusu. Kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yüzde 13 bin artış gösterdi.


İşsizlik Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine (%16.1)'e kadar yükseldi.


Temel tüketim maddeleri vergi yüküyle donatılırken, pırlanta gibi değerli taşlarda vergi sıfırlandı.


Tarım ülkesi olan Türkiye, artık yurtdışından canlı hayvan ithalatına başladı.


Özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi kelimelerin en sık kullanıldığı bu dönemde, gazeteciler, yazarlar yazdıkları ve yazmadıkları nedeniyle suçlanıyor.


Gerçekleştirilmemiş darbelerle hesaplaşmak adına, toplumun her kesiminden insanları -özellikle muhalifleri- bir dava içine dahil ederek, 3.5 yıldan uzun süre yargılama süreçleri yaşanıyor.


İktidarları döneminde her türden protesto hakkı, resmi olarak hak olmasına karşın, polis acımasızca davrandı. Biber gazı, tüplü gazlar, bu süre içinde kullanıma başlandı.


Sokak ortasında polis tarafından bir yurttaş öldürüldü. Metin Lokumcu, Akp iktidarının çıraklık döneminden, ustalık dönemine geçişin imzası oldu (!)

Akp'nin 'derin' adayları


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, hükümetleri döneminde faili meçhullerin ve işkencelerin olmadığı yönündeki açıklamalarını insan hakları kurumlarının raporları yalanlarken, yine Erdoğan’ın eleştirdiği 1990’lı yılardaki uygulamalar sırasında, bölge illerinde yönetici konumda bulunan birçok isim de AKP’den milletvekili adayı.

OHAL Valilerinden Mehmet Necati Çetinkaya, gazetecilerin katledildiği dönemde Urfa valisi olan Tevfik Ziyaeddin Akbulut, katliamlarla anılan Şırnak’ta korucubaşı olan Mehmet Tatar, Ergenekoncu Veli Küçük’le fotoğrafları basına yansıyan Hacı Bayramtürkoğlu, Hizbullah davasından yargılanan Abdurrahim Akdağ ve iktidarda olduğu dönemlerde bir çok faili meçhul cinayet ve katliamla gündeme gelen DYP’nin Eski Diyarbakır İl Başkanı Galip Ensarioğlu bunlardan bazıları.

MARAŞ KATLİAMINDAN BERİ GÖREVDE

Maraş katliamı sırasında dönemin Emniyet Genel Müdürü olan, faili meçhul, kayıp ve işkencelerin en fazla yaşandığı 1990’lı yıllarda ve AKP döneminde de İçişleri Bakanlığı yapan Abdulkadir Aksu, halen AKP Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor.

HİZBULLAH SANIĞI MARDİN'DEN

İnsanlık dışı uygulamaların yaşandığı ‘90’lı yıllarda, insanları işkence ederek katleden, bazılarını canlı bir şekilde evlerin bodrumlarına gömen, asit kuyularına atan Hizbul-kontra davasından yargılanan Abdurrahim Akdağ, AKP Mardin milletvekili adayı. Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Mardin Şube yönetiminde de yer alan Akdağ’ın Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerinden olduğu iddia ediliyordu.

MUAMMER GÜLER DE AKP ADAYI

Hrant Dink cinayetindeki nedeniyle yargılanması talep edilen ve 1 Mayıs olayları ile gündeme gelen İstanbul Eski Valisi Muammer Güler de AKP’nin Mardin adayı oldu.

KAYIPLARLA ANILAN VALİ DE AKP’DE

Tekirdağ 1. Sıra adayı Tevfik Ziyaeddin Akbulut da, adı kayıp olaylarında geçen başka bir isim. 1990-1996 yıllarında Urfa valisi olan Akbulut döneminde, Hüseyin Deniz, Nazım Babaoğlu ve Kemal Kılıç gibi gazetecilerin de aralarında bulunduğu 21 kişi katledildi. Gazeteciler Nazım Babaoğlu, Kemal Kılıç ve Hüseyin Deniz, tehdit edildiklerine dair dönem valisi Akbulut’a başvuruda bulundu, ancak ‘Bir şey olmaz’ cevabı aldılar. Yine aynı dönemde HADEP PM Üyesi Muhsin Melik Urfa’da katledildi. İsmi kayıplarla anılan Akbulut, Mecliste aynı zamanda İçişleri Komisyonu Başkanlığı yaptı.

OHAL VALİSİ DE ADAY

AKP Adana 2. bölge adayı Mehmet Necati Çetinkaya da 67 bin köy korucusunun oluşturulduğu, 2 bin 700 köyün yakılarak boşaltıldığı, yüzlerce faili meçhul cinayetlerin işlendiği, milyonlarca Kürt vatandaşın göç ettirildiği 1990’lı yıllarda Olağanüstü Hal Bölge (OHAL) Valiliği yaptı. Çetinkaya, OHAL Bölge Valiliği dönenimde en yoğun göç alan illerin başında gelen Adana’da aday gösterildi. Sarıkaya aynı zamanda HADEP Genel Başkanı olan Murat Bozlak’ı Diyarbakır’a sokmayacağını belirten kişi. Yine Adana’da AKP 5. sıra adayı olan Ali Küçükaydın da dönemin Diyarbakır ve Antep Vali Yardımcılığı yapan kişilerden biri.

KORUCUBAŞI DA AKPLİ

Hırsızlık, işkence, katliam, soygun, taciz ve tecavüz gibi olaylar ile anılan ve “Suç şebekesi”ne dönüştüğü için lağvedilmesi istenen koruculuk sistemini savunan AKP sistemi kaldırmadığı gibi, 1990’lı yıllarda korucubaşılık yapan Mehmet Tatar’ı da Şırnak’tan milletvekili adayı yaptı.

Erdoğan’ın bugünlerde sıkça eleştirdiği Süleyman Demirel ve Tansu Çiller’in partisi Doğru Yol Partisi’nin (DYP) iktidarda olduğu ve çok sayıda ‘faili meçhul’ cinayetin yaşandığı ve on binlerce Kürt’ün zorla göç ettirildiği, binlerce köyün yakıldığı dönemde DYP İl Başkanı olan Galip Ensarioğlu da AKP’den Diyarbakır adayı.

‘ÖLDÜRÜLMEDİĞİNİZE ŞÜKREDİN’ DİYEN ADAY

11 Kasım 2009’da Dicle Üniversitesinde yaptığı bir konuşmada, Kürt siyasetçilerin tutuklanması tepkilerine karşı, “Diyarbakır’ın adı maalesef hak etmediği halde 30 yıldır terör ile anılıyor. Eskiden asit kuyularına atılıyorlardı, hapse girmeye şükretsinler” diyen Mehdi Eker de AKP Diyarbakır 1. sıra adayı.

SİLAH SEVENLER DERNEĞİ BAŞKANI DA AKP’DEN ADAY

AKP Diyarbakır 5. sıra adayı Cuma İçten ise, 1990’larda Refah Partisine girdi. İstanbul’da yaşayan İçten, Türkiye’deki en büyük silah tüccarlarından biri. Kürt çocuklarının Türkleştirilmesi amacıyla kurulduğu belirtilen Gönül Köprüsü Derneği’nin yönetim kurulunda yer alıyor. Kürtleri aşağılayan ırkçı dizilerden Kılıç Günü ve Kurtlar Vadisi Pusu ve Samanyolu TV’de yayınlanan ‘Tek Türkiye’ adlı ırkçı dizilerin sponsorluğunu yapan İçten, Silah Üreticileri, Satıcıları ve Sevenleri Derneği Başkanlığı da yaptı.

ERGENEKONCU İLE FOTOĞRAFLARI BULUNAN AKP ADAYI

Erdoğan, her konuşmasında Ergenekon ile mücadele ettiklerini savunurken, AKP Hatay adayı Hacı Bayramtürkoğlu’nun da Ergenekon ile ilişkili olduğu ileri sürülüyor. AKP’nin MHP’den transfer ettiği milletvekili adayı Dörtyol Eski Belediye Başkanı Hacı Bayram Türkoğlu’nun, Ergenekon sanığı Veli Küçük’le çekilmiş fotoğrafı ortaya çıkmıştı.

YALANLAR VE GERÇEKLER

AKP döneminde faili meçhul cinayetlerin olmadığını savunan Erdoğan’ın iktidarları boyunca yayınlanan raporlar da onu yalanlıyor. İHD tarafından AKP dönemini (2002-2010) ele alan ve bölge illerini kapsayan hak ihlalleri raporu açıklandı. Şubat ayında açıklanan rapor, AKP iktidarı döneminde 365 cinayetin faili meçhul ölüm olduğunu ortaya koydu.

Evrensel Gazetesi'nden alınmıştır...

Sendikalı olursun demek! Buyur kapı


12 Eylül referandumundan önce ülkenin başındaki kişi şu sözleri söylemişti, "Artık tüm işçiler birden çok sendikaya üye olabilecekler."

Daha önce taşeronda çalışan fotoğraftaki iki işçi Cemalettin Könpe ve Ali Şahin, Dev-Sağlık İş'e üye oldukları gerekçesiyle işten çıkartıldılar.

Samsun Devlet Hastanesi'nde çalışan iki işçi 26 Ocak tarihinden bu yana direnişteler.

Referandumda bu aşağılık heriflere oy veren, kendilerine sosyalist diyen pezevenkler, iyi baksın şu fotoğraflara. "Birden fazla sendikaya üye olunacak" demek.

Daha birine üye olduğun an kendini kapının dışında buluyorsun.

Şimdi yine başbakanınıza oy verin. Takılın kıçına, belki paçalarından akanları yalatmaya izin verirler. Siz de sebeplenirsiniz.

Birden çok siksinler sizi...

Haziran'da ölmek zor


Ne çok yiğit insan kaybetmişiz, izleyince daha bir iyi anlıyor insan.

Selam olsun hepsine...

Türkiye İşçi Sınıfına Selâm!

Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri.

Türkiye işçi sınıfına selâm!
Meydanlarda hasretimizi haykıranlara,
toprağa, kitaba, işe hasretimizi,
hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza.

Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm!
Paranın padişahlığını,
karanlığını yobazın
ve yabancının roketini yenecek işçi sınıfına selâm!

Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!

Nâzım Hikmet Ran