Günün konusu, Fenerbahçe'nin "Götümüzü sikseniz, davamızdan vazgeçmeyiz" dedikleri CAS davasından geri adım atmaları.
3 Temmuz'dan bu yana, bir spor şikesi konusunu siyasileştirerek, başka başka anlamlar yükleyerek, kutsallaştırmaya çabalayarak, "onur-gurur-namus" üçgenine sıkıştırmaya çabaladılar.
Namussuzluk, gurursuzluk, onursuzluk ayyuka çıktığı zaman, "Biz davayı çektik ama durum bizim lehimize, kimbilir neler aldık oğlum" diye ergen sınıfına bile giremeyecek cümlelerle, durumu kurtarmaya çabalıyorlar, zavallılık düzeyinde.
Başkanın, yöneticilerin "CAS davası bizim onurumuzdur. Asla geri çekmeyiz" demiş, herif şimdi bunu savunmaya çabalıyor. Hatta çaba değil de, daha çok çırpınıyor.
Bak Türkçe anlamayan gerizekâlı, bunun anlamı ne biliyor musun? 'Biz onurdan, namustan, gururdan vazgeçtik' demek oluyor, davanın çekilmesi.
Sokaklara çıkıp, pankartlarla götünü yırtan sen miydin? Evet
Her yerde, insanlara bu davada haklı olduğunuzu ve UEFA'nın bedel ödeyeceğini söyleyen sen miydin? Evet
Davanın kutsal olduğunu söyleyen sen miydin? Evet.
Sen şimdi bunların hepsini unuttun, "Durun bakalım, kimbilir neler aldık ki, bu davadan vazgeçtik" diye, kendini avutmaya çalışıyorsun.
Gurursuzluğu, onursuzluğu, namussuzluğu bu kadar kolay içine sindirebilmek için insanda mide değil işkembe olması lazım. Sendeki işkembe olunca da, insan olmuyorsun, direkt olarak sığırlığa geçiş yapıyorsun. Gerçi sığırlığa geçtikten sonra, onurdur, gururdur, namustur umrunda olmaz.
Yok şartlar oluşmuş, kulüplerin menfaatleri olurmuş o yüzden CAS'taki davanın geri çekilmesi normalmiş. Karşılığında kimbilir neler neler almışmış.
Lan salak, ne diye sokağa çıkıp yırtındın o zaman? İhtiyacın olmadığı kavramlar için, neyin kavgasını veriyorsun.
"Hiçbir pazarlığı kabul etmiyoruz" diyen sen, bir yerlerde pazarlık yapıldığı için şimdi seviniyorsun.
Oportünizmin doruklarındaki yüzsüzlüğünü, tükürdüğünü yalama konusundaki çabanı, yüzünüze baka baka yalan söyleyen yöneticilerinizin her söylediğini savunma gayretinin ta amına koyayım lan.
Bu kadar yüzsüzlük, bu kadar onursuzluk, bu kadar gurursunuzluk ve bu kadar namussuzluk, tam da sana uygun düşüyor.
Ama tabii bu yüz surat hacı Murat modelinle, her boka kılıf bulan kişiliksiz kişiliğinle, bu durumdan da bir pay çıkartıp, "Hahahahaha işte aldık 45 milyon Euro'yu" diye sevinç çığlıkları atarsın.
Bak sana belki söylemediler ama Şampiyonlar Ligi'ne katılmaman ne anlama geliyor biliyor musun? 2011-2012 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ne alınmayan Fenerbahçe, Türkiye'yi geçtim, Avrupa'da futbolu takip eden insanların gözünde seni 'kirli' gösteriyor. Sen bu kiri içine sindirebiliyorsan, sorun yok ama bir daha ortalara çıkıp da, "Hebelü hübele" diye bağırma.
Fenerbahçe'nin CAS'taki davadan vazgeçmesinin tek bir anlamı vardır, o da şikeyi içine rahat rahat sindirdiği ve kabullendiğidir.
Gerçi, nasılsa ligden düşme olmadı, nasılsa puan silme olmadı, şikecilerin götü rahat etsin diye play-off diye bir sistem getirildi, gerisi sorun değil. Yarın öbür gün ülke UEFA'dan toptan ceza yese, en çok bu yavşaklar sevinecek, ellerini ovuşturacak.
Küfür de edesim yok sizin gibilere. Sen onursuzluğu, gurursuzluğu, namussuzluğu içine sindiriyorsan, ne kadar küfür de etsem "Yarabbi Şükür" diye çekiniyorum.
Sizin namus davası diye adlandırdığınız şey olsa olsa şalvar davası olur.
Şerefini, onurunu, namusunu, gururunu paraya değişen adamların şike yapmadığını düşünmek de aptallık sınırlarında dolaşmaktan başka bir şey değildir.
Not: Artık kim üstüne alınırsa, ona gitsin. Ona, buna demedim diye dert anlatamayacağım.
26 Nisan 2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)