10 Şubat 2012
Sineği belini incetmeden...
Artvin, Adıyaman ve Muğla'da hükümetin öve öve bitiremediği, bölünmüş yollar ve sahil yolu projeleri. Daha bir yıl geçti şu fotoğrafların üstünden ama hepsi Diyarbakır karpuzu gibi ortadan yarılıveriyor.
Nereye giderlerse gitsinler 'hizmet'ten söz ediyorlar. Bunların hizmet anlayışı aşağı yukarı böyle. Metrobüs alırlar yokuş çıkamaz, otobüslerin rengini her yıl farklı renge boyatırlar, şehrin sağına soluna lale milyonlarca liralık lale ekerler. Bunların adı hep hizmettir.
Bir hastane edebiyatı var mesela. Son 4-5 ayda 3 kez hastaneye gittim. Gece binbir zahmetle bilgisayar başında numara alıyorsun. Ertesi gün doktora gidiyorsun, numarana göre doktorun karşısına çıkıyorsun. Doktor "Neyiniz var?" diye soruyor, durumu anlatıyorsun, reçete yazıyor ve hepsi bu kadar.
Doktorun yanında toplamda 5 dakika kalmıyorsun. Artık o 3-5 dakika içinde her şeyi çözüyorlar. O derece hızlı bir hizmet anlayışı var yani. Hakikaten hizmette sınır tanımıyorlar.
Bugün bir tane haber geldi. Gülsem mi, ağlasam mı karar veremedim.
Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, geçen ay 606 yataklı yeni binasına taşınıyor. Ancak yeni hastane binasının acil servis ünitesindeki kapılar ve koridorlar, sedyelerin geçeceği kadar geniş değil. Bu yüzden de yıkılıyor. Acil servis da, 5 kilometre mesafedeki hastanenin eski binasına dönüyor. Hastaneye yeni doğan ünitesi de yapılması unutuluyor.
Buna ne yorum yapılır bilmiyorum. Olsa olsa taşak geçersin, başka da bir bok olmaz.
Önce kendileri yemeye başladı. Her şeyin bir bedeli olduğu için, etrafındakileri de ihya etmeye başladılar. İş artık o kadar sarpa sarmaya başladı ki, kime yedireceklerini bilmiyorlar ve yapılan işler de böyle oluyor. Hastanenin acilindeki kapıdan sedye geçemiyor, daha bir yılını devirmemiş yollar kâğıt helvaya dönüyor.
Yapılan ne kadar iş varsa, hepsi göz boyamaya ya da göz boyarken deveyi hamuduyla götürmeye yönelik. Ülkeyi bir baştan, diğer başa kadar muz gibi soydular. Soyarken de, "Bak kuş geçiyor!" diye insanların başka tarafa bakmasını sağladılar.
Devletin yegane gelir kalemi vatandaşın cebi. Nereden ne kadar vergi koyarız diye oturup hesaplıyorlar. Balıktan hafıza çalmış Türkiye halkı da, eşek gibi vergi ödüyor.
'Sineği belini incetmeden geçiriyorlar' diyeceğim ama herifler göstere göstere çatır çatır çatır geçiriyor. Neremize kadar dayayacaklar, neremize gelince ses çıkartırız birlikte göreceğiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)