28 Mayıs 2011

Edip Cansever'i esgeçmeden Barcelona zaferi


Bu tip maçlarla ilgili herkes yazıyor, o yüzden sevmiyorum bir şeyler söylemeyi ama nasılsa "Barcelona 4-3-3, Manchester United bilmem hangi taktikle oynadı" türünden yorumlar yapmadığım için gönül rahatlığıyla bir şeyler karalayabilirim.

Barcelona'nın bende anlamı bambaşkadır. Schusterli, Urruticoechealı, Terry Venableslı kadrosundan beri severim. 90'lı yılların başındaki Rüya Takım, o dönem izleyen her futbolseverin hakikaten tam anlamıyla rüyalarını gerçek kılmıştır.

Barcelona bir spor kulübünün ötesinde olmuştur her zaman. Bir halkın varolma çabasıdır aynı zamanda.

Hadiseye futbol açısından baktığımızda, son 10 yılda değişen, sahadan çok arenaya, futbolcudan çok gladyatöre benzeyen adamların kapladığı yeşil çimlerde, futbol oynamaktan çok oynatmamaya dayalı düzen hakim olmuşken, bir takım ortaya çıkıyor ve futbol oynayarak da başarı sağlanabileceğini, herkesin gözüne soka soka gösteriyor.

Barcelona sadece bu açıdan bile Tanrı'nın futbolseverlere bir lütfudur. Egolarından arınmış, sahada bir arkadaşı sakatlandığında bir futbolcunun değil de bir arkadaşı sakatlandığı için endişe taşıyan bir grup güzel insandan kurulu bu takıma söylenebilecek her türlü övgü kelimesi, biraz basit kalıyor.

Bu kadar başarı, belki bir süre sonra batmaya başlıyor insana. Fakat ister taraflı, ister tarafsız bakın bu kadar boktanlaşan futbol ortamına Barcelona gibi bir takım gerekiyor.

İzleyenler hatırlayacaktır; defans futbolunun ustalarından olan Lucescu'nun takımı Shaktar, benim bu yıl izlediğim maçlar içinde ilk yarım saat itibariyle Barcelona'yı perişan eden tek takım oldu, üstelik farklı yenilmesine rağmen. Bunu, defans uygulayarak değil, hücum yaparak başardı -tabii başarı görece oluyor fark yedikten sonra.

Rüyalar içinde değilim, yaldır yuldur hücum yaparak kazanılmayacağının farkındayım ama hiç mi sıkılmadınız kazmalardan oluşan bir futbol takımını izlemeyi?

Barcelonu elbet yenilmeye başlayacak, elbette kötü günler de yaşayacaktır ama şu son 5 yılda, hayatında en büyük zevklerinden biri futbol izlemek olan bir adamı çığlık çığlığa bağırtabiliyorsa, "Ulan futbol işte bu!" dedirtebiliyorsa, ardını sorgulamam bile.

Barcelona'yı okumayı en çok sevdiğim adam Eren taktik ya da teknik Barcelona yorumu okumak istiyorsanız, yazısını bekleyin. Hakikaten onun kaleminden bir başka lezzetli oluyor. O yüzden geciktirmesin yazısını...

Ve evet itiraf ediyorum müneccim boku yedim. Sabahtan beri maçın 3-1 olacağını söyleyip durdum herkese. İçime doğdu lan, yoksa yüz skor söylesem içinden biri tutardı. İker'i de salata yapsınlar, tadından yenmez. Paul'un boku olamaz. Rol kapmaya çalışmasın..

Dün Edip Cansever'in ölüm yıldönümüydü, esgeçmeyelim. Manchester United için gitsin...

YENİLİŞ

Açılmamış bir şarap şişesiydim
Ki öyle kaldım
Acımı köpürtmedim
İçime sağdım
Gözyaşlarımı göstermedim
Ki sildim
Özgürlüğüm beni tutsak düşürdü
Başaramadım

İçimde kara kara bulutlar sallandı
Ki sallandılar
Dışarı yağamadım

Ve yenildim ve sustum

EDİP CANSEVER

Abdurrahman Çelebi


Valla Paul'den gayrısı yalandır. Iker diye bir soytarı çıkmış, Şampiyonlar Finali'nde Manchester United'ın kazanacağı öngörüsünde bulunmuş.

'Koyunun olmadığı yerde keçiya Abdurrahman Çelebi' derlermiş. Paul öldü, meydan bu terbiyesizlere kaldı.

Akşam Barcelonam alır, maçın yıldızı Iniesta olur. Manchester United da Park'tan başka kimsede bir numara çıkmaz. Maç 3-1 biter..

Moda oldu haydi kıçınıza şemsiye sokun


Dünyanın her ülkesindeki beyinsizlere, Türkiye de katıldı. Bir anlamı var mı anlamış değilim. Anlamı varsa ve ben bilmiyorsam, kendimi kutlarım.

Bu kadar aptalca, beyinsizce bir şey görmedim hayatımda. Dünyada göte yarrak sokmak akım olsa, Beyoğlu'nda götlerine yarrak sokarak dolanan insanlar göreceğimizden eminim.

Ülkemin gerizekâlı ve mal insanları, alayınızdan nefret ediyorum.

Sadece sizin aileniz kutsal ya!


Hepsinin ağzında aynı laf "Aile kutsaldır." Bunun üstünden siyaset dönüyor şu anda. Sanki bugüne kadar kutsal değildi de, birdenbire bunlar keşfetti ailenin kutsallığını.

Ama bir yere kadar kutsal. Sadece kendi aileleri olduğu zaman kutsal. Başkasının ailesi umurlarında bile değil. Tipik mal Türk halkı algısı. Herkesin karısına kızına yan gözle bakılır, iş kendi kızı, karısı olduğunda namusa dönüverir.

Müjde Ar, Kral TV Müzik Ödülleri'nde "Dün gece bir rüya gördüm. Aysel bana cennetten seslendi. Orada hiç siyasetçi yoktu" demiş.

Hükümetin AB'den sorumlu Bakanı Egemen Bağış ise yanıt vermiş, "Sanırım Müjde Hanım hane içi bir mesaj vermek istedi. Müjde hanıma daha hayırlı rüyalar temenni ediyorum. O bizim gençlerimizin rüyalarında her zaman olmuştur."

Bu kadar ucuz bir yanıt işte Müjde Ar kimsenin ailesine ait değil, birinin karısı değil tabii değil mi? İstediğini söyleyebilirsin geniş geniş. Müjde Ar orospu (!) sizin karılarınız, kızlarınız melek (!)

Barmenden bakan yaparsan bu kadar olur. Kendisi gündeme damga (!) vuruyor sürekli. İki gün önce "Che yaşasaydı Akp'ye oy verirdi" diyerek, çapı tartışılacak beyninden örnekler sundu.

Aile kutsal güya. Ama sadece kendi aileleri. Ondan gayrısına dilediğini söyle, alabildiğine aşağıla.

Ya küfür edeceğim başım belaya girecek.

Ucuz ve basit herifler.

Ah be Serdar sen ne yaptın?


Serdar Kesimal'ın facebook sayfası.

Vallahi billahi Aziz Yıldırım, kulaklarını uzatır elemanın.

Süpermiş bu arada...