22 Şubat 2012

Erdoğan'ın korumaları sokaklarda terör estiriyor


Sabah sabah şu haberi gördüm. (Haber linki)

Başbakan Erdoğan, Dolmabahçe'deki Çalışma Ofisi'nden Üsküdar'daki evine giderken, 3 genç tarafından protesto ediliyor. Erdoğan'ın korumaları biri kadın 3 kişiyi derdest ederek gözaltına alıyor. Derdestten kasıt; saldırı ve vandallıktır.

Aynı korumalar, önceki gün de, Kuzguncuk'Altunizade Köprüsü'nde bir sivili yolun ortasında yere yatırarak dövüyor ve ardından cipe bindirerek, gözaltına alıyor.

İstanbul'un göbeğinde, başbakanı korumakla görevli, tek hücreli canlı olamayacak nitelikteki bu herifler, sadece ama sadece protesto hakkını kullandığı için insanları yere yatırıp, yerde tekmeleyebiliyor ve sonra bu kişileri gözaltına alıyor.

Son 11 yıllık Akp iktidarında, şunu iyice anladık ki, başbakanlar protesto edilemez, öyle bir hak yok. Başbakan'ın karşısında ancak biat edilir. Kendilerini konumlandırdıkları yeri cidden merak ediyorum. Peygamber yarısı, tanrısal varlıklarmış gibi, bunları protesto edemezsin, karşı çıkamazsın, icraatlerını eleştiremezsin. Ama işte bu heriflerin yetiştiği zihniyet başka bir şeye izin vermiyor.

Her yaptıklarıyla topluma mesaj veriyorlar. Öylesine, rastgele davranışlar değil yaptıkları. "Sevmiyorsanız da, susmak zorundasınız" diyorlar insanlara. İmzası, isminin verildiği üniversite logosu olarak düşünülen koskoca Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirmek, o yüce, ilahi varlığı protesto etmek kimin hakkı ulan!

Aslında hepsi benim kötü niyetim. 'Dayak cennetten çıkma' olduğu için, cennetten minik hazlar yaşatıyorlar protestocu gençlere. Küçük sürprizlerle hayatımızı renklendiriyor bu korumacı arkadaşlar.

Haliyle insanlık sorgulamasına gidiyorum. "Yaradılanı yaradandan ötürü seven" Başbakan Erdoğan'ın gözünün önünde insanlar tekmelenerek dövülüyor ama muhabbet insanı, sevgi pıtırcığı başbakan engel olmuyor.

Gençlerin de büyük terbiyesizliği. Başbakan'ın aracı geçerken, el pençe divan duracaksınız. Aracını durdurup bagajda bulunan Ülker çikolatalarından alabilmek için havada güvercin taklaları, parendeler atmanız lazımken, protesto ediyorsunuz. Ayıp be, ayıp! Bu adam, bu ülke için neler neler yapmadı. Çevresini, eşini, dostunu zengin etti, oğluna minik gemiler aldı, para basan KİT'leri bir yıllık kârlarına sattı, demokrasiyi dünyada eşi benzeri olmayan şekilde ileriye götürdü. Pis, anarşikler!

Polisi kindar, koruması kindar, iktidarı kindar bir ülkede, protesto hak değil, sokak ortasında dayak sebebidir.

İşin kötü yanı ne biliyor musunuz? Bunu doğru düzgün kimse yazmayacak, kimse göstermeyecek. Bu genç insanlar yedikleri dayakla kalacak. Muhtemelen götürüldükleri polis merkezinde de işkence görmüşlerdir.

Bunlar kendilerine köle bir toplum istiyorlar. Hafiften ses çıkarttın mı, dayak, işkence, soruşturmalarla peşini bırakmayacak kadar kinlerini sıcak tutuyorlar. Ama tabii unuttukları şey, nefretin daha derin bir nefret büyüttüğü.

İster isimlerini üniversitelere versinler, ister isimlerini koca koca sokaklara caddelere, ister köprülere versinler ama şunu iyi bilsinler; ölümlerine bile sevinecek tonla insan var.

Kâbus gibi bir ülkede yaşıyoruz. Bir ilköğretim okulu müdürü, "Vatana zararlı çocuk yürümeden yok edilsin" diyor, başka bir lise müdürü "Kız öğrenciler, erkek öğrencileri tahrik ediyor. O yüzden etek giymesin" diyor, bir vali "Dininin, ırzının, namusunun, dinin davacısı bir gençlik istiyoruz" diyor.

Gün geçtikçe daha da saldırganlaşıyorlar, hadlerini daha fazla aşıyorlar, ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor.

Faşizme hoşgeldiniz! Kendi gibi olmayana yaşam hakkı tanımayan, sokaktaki 3 gencin protestosunu bile kaldırımda tekmeleyerek karşılayanlar hep bir şeyi unutuyor. Bu dünya kimseye kalmadı.

Tarih, duvar diplerinde kafasına kurşun sıkılan zorbalar, korkudan ailesini ve kendisini öldüren liderleri çok gördü. Daha da çok görecek.