30 Nisan 2014

İşkenceyi bizden biri yaptıysa sorun yok (!)


HDP Beşiktaş eşbaşkan adaylarından Ahmet Saymadi ve 7 SYKP'li hakkında inanılmaz bir iddia var. İddiayı şu linkten okuyabilirsiniz.

Olayı kısaca özetlemek gerekirse; Berkin Elvan İşgal Evi'nde, kimsesiz iki Kürt çocuğu kalıyor. Hatta çocuklardan biri Terörle Mücadele'den cezaevinde kalmış. Her ikisi de 18 yaşın altında. Neyse, bu iki eleman, İşgal Evi'ne gelen bazı kişilerin eşyalarını ve bir miktar da paralarını çalıyor. Bu iki çocuk, 7 kişi tarafından işkenceye tabi tutuluyor. İşkencenin boyutları öylesine ki, bırakıldıkları Abbasağa Parkı'nda ölüp ölmedikleri kontrol ediliyor. İddia o ki; işkenceciler arasında Ahmet Saymadi de bulunuyor.

Ahmet Saymadi kimdir, nedir, necidir zerre umursamıyorum. Bianet'te 'özgürlük, demokrasi' soslu yazılarını isteyen okur. Süslü kelimelerle bezenmiş, özgürlük savaşçısı nidaları atan, bir adamın (adam diyorum, tamamen sözün gelişi), yaptıkları her ne olursa olsun iki çocuğa işkence yapması kabul edilemez bir durum.

'Hasan Ferit'e dokunamazsınız', 'Kimsesizler ülkesi', 'Öğrencilere özgürlük' vs vs diye yazılar yazan bir adamın, eleştirdiği yönetimlerin uyguladığı en adi, en pespaye, en şerefsiz yöntemlerden biri olan işkenceye başvurması, en söylenebilir durumla, onursuzluk, şerefsizlik, haysiyetsizlik örneğidir.

Şimdi özeleştiri yazıyormuş! Evet yanlış okumadınız, özeleştiri yazıyormuş. Muhtemelen, uyguladığı işkenceye karşı bol bol 'ama'lı kelimelerle örülü bir özeleştiri olacaktır. Kenan Evren de, 12 Eylül'de onbirlerce insana yapılan işkence için "Vaktiyle herkes işkence yapıyordu" diyerek, özeleştirisini vermişti nasılsa!

Asıl sorun şu; bu çocuklara yapılan işkence, kendileri gibi düşünmeyen biri tarafından yapılsa, lanetleyecek binlerce insanın "Lütfen ama bir dinleyelim" diye, şimdiden kendilerine bir savunma duvarı çekme gayreti. İşkenceyi lanetlemesi gerekenler de. kendisini eleştirenlere 'linç' sıfatını yapıştırıyorlar.

İnanılmaz tehlikeli bir durum bu, yani işkencenin kimin tarafından yapıldığında; olumlanabilir, geçiştirilebilir ya da beklenebilir olduğu. Bununla birlikte, özellikle sosyal medyada, bazı kişilerin ve bazı fikirlerin asla ama asla eleştirilemez olması da var.

İkinci hadise, uzun zamandan bu yana, kafamı kurcalayan bir mesele. Çünkü birileri, kendileri için çelik yelek giyip, kuşandıkları zırhları üstlerinden hiç çıkmıyor. Onlar eleştirilemez, onların ve onlar gibi düşünenlerin hiçbir fikrine karşı gelemezsiniz. Karşı gelirseniz, son yılların en moda deyimiyle 'ulusalcı' diye yaftalanıyorsunuz. İşin boku öylesine çıktı ki, sosyalist insanlara bile pat diye bu yafta yapıştırılıyor. Sağolsun, iktidar ve onun medyasının nimetlerinden, özgürlük savaşçıları da faydalanıyor (!)

İşkence kim tarafından ve ne için yapılırsa yapılsın, kabul edilemez. Bunu, herkese solculuk, onur, erdem, ahlak satan birinin yapması ise tam Aziz Nesin'lik vaka.

İşkenceyi hoş göreceksek, kabulleneceksek, kimin yaptığına göre farklı tepkiler vereceksek, bırakın hayata sol pencereden bakmayı, önce insanlığımızı sorgulamamız lazım.

Özgürlüğe, insan haklarına dair onbinlerce vuruşluk yazılar döktürdükten sonra iki çocuğa işkence yapan birini mazur görüyorsak, o halde tüm faşist cuntaların yaptığı işkencelere de bir kılıf bulabiliriz.

Hayatta bazı olaylarda, karşı durulacak birtakım noktalarda, ya siyah vardır ya beyaz, gri olmaz. İşkence de bunlardan biridir ve grisi olmaz. Topyekûn lanetleyip, karşı çıkamazsak, meşruiyet kazanmasına da zemin hazırlarız.

Ama kimse merak etmesin, 3-5 aya unuturuz hepsini, nasılsa kendisine kol kanat gerecek birileri çıkar, balık hafızamız da başka şeylerle ilgilenir. Bu toplumda yok olması gereken o kadar çok leş var ki, şu an saygı gören; kendisi de, öğütler vermeye, özgürlük nidaları atmaya devam eder.

İşkencenin, 'senin işkencecin', 'onun işkencecisi', 'bizim işkencecimiz' gibi tarafları olmaz. İşkenceci her ne düşünceyi taşırsa, hangi taraftan olursa olsun, toplum tarafından lanetlenmesi ve bir daha toplumun karşısına çıkamayacak noktaya gelmesi gerekir. Aksi taktirde, bir gün işkence sizi de bulur, tıpkı Berkin Elvan İşgal Evi'ndeki 2 çocuk gibi...

Not: Fotoğraf temsilidir

Not2: Kendisinin özeleştirisi buradadır, karar sizin