Bu ülkede bahsedilenler ve bahsedilenleri sumenaltı etmek diye iki kavram vardır. Mızrağın çuvala girmediği anda bile, birileri o mızrağı gönüllü olarak götüne sokmaya çabalar. Tabii o mızrak götte adamı kanatır, canını yakar. Böyle oldukça mızrağın 4'te 3'ünü kıçında taşıyan, bağırdıkça bağırır, sağa sola saldırır. Şu an yaşadıklarımız da, bu duruma çok benziyor.
Galatasaray saldırıların odağı haline geldi. Televizyonlarda, gazetelerde, internet sitelerinde, sosyal medyada, önüne gelen herkes Galatasaray'a saldırıyor. Ve bu saldırılar gittikçe daha da can sıkıcı hal almaya başladı. Şike sürecinde sesi soluğu çıkmayan yazarların, yorumcuların yeni oyuncağı adeta Galatasaray oldu. Bunu ilk dile getiren Yavuz Semerci, Turgay Ciner'in gazetesinin yazarlarından biri. Bu bilgi dahilinde yazdıklarını okurken, Yavuz Semerci'nin sanki sahibiymiş gibi göründüğü Gazeteport'un tüm teknik altyapısını da Koç Holding'in oluşturduğu bilgisini ekleyeyim. Koç Holding deyince aklına kimbilir neler gelmiştir, seni hınzır seni.
Şimdi bir bakalım Turgay Ciner'in neleri varmış, neleri yokmuş.
- Park Termik
- Park Teknik
- Eti Soda
- Park Enerji
- Park Elektrik
- Silopi Elektrik
- Park Toptan Elektrik
- Park Maden Enerji
- Riotur Madencilik
- Konya Ilgın Elektrik
- Kazan Soda Elektrik
Yukarıda görünenler, Turgay Ciner'in enerji alanındaki faaliyetleri. Haaaa, sen şimdi diyeceksin ki, "Niye sadece 'enerji' meselesini gündeme taşıdın?" Dur bakalım yeni başladık, daha neler çıkar neler. Birtakım rakamlar vereceğim ama canın sıkılmasın.
Bizim Ünal Aysal ne iş yapar hacım? Bir-iki otel dışında yatırımları ve şirketlerinin değeri 10 milyar doları bulan Ünal Aysal'ın na yatırım alanı enerji santralleri. Aysal'ın Yönetim Kurulu Başkanı Unit Group'un sadece Türkiye'de inşaat halinde 2.5 milyar dolarlık enerji projesi bulunuyor.
Dünyanın yüzde 19'unun hiç enerjiyle tanışmadığını biliyor musun? Yaklaşık 1.5 milyar insan elektrikten mahrum. 1.5 milyar insanın elektriği olmadığı şu manaya da geliyor. 1.5 milyar insana satılacak enerji. Türkiye'den bir rakam ister misin? Türkiye'nin dış ticaret açığı (resmi rakamlar bunu söylemese de) yaklaşık olarak 100 milyar dolar civarında. Bunun 50 milyar doları, yani sadece yarısı enerji ithalatından oluşuyor. Şu rakamlar, enerji alanının ne denli önemli olduğunu gösteriyor mu? Bizler kavganın salt Galatasaray-Fenerbahçe olduğunu düşünüyoruz pek çok kez ama öyle değil. Elbette bir etken ama birincil etken sikindirik bir futbol hadisesinden oluşmuyor.
Dünyanın yüzde 19'unun hiç enerjiyle tanışmadığını biliyor musun? Yaklaşık 1.5 milyar insan elektrikten mahrum. 1.5 milyar insanın elektriği olmadığı şu manaya da geliyor. 1.5 milyar insana satılacak enerji. Türkiye'den bir rakam ister misin? Türkiye'nin dış ticaret açığı (resmi rakamlar bunu söylemese de) yaklaşık olarak 100 milyar dolar civarında. Bunun 50 milyar doları, yani sadece yarısı enerji ithalatından oluşuyor. Şu rakamlar, enerji alanının ne denli önemli olduğunu gösteriyor mu? Bizler kavganın salt Galatasaray-Fenerbahçe olduğunu düşünüyoruz pek çok kez ama öyle değil. Elbette bir etken ama birincil etken sikindirik bir futbol hadisesinden oluşmuyor.
Demek ki neymiş? İşadamlarımız enerjik gençlerden oluşuyormuş. Şu günlerde sık sık Galatasaray'a sallayan Adnan Polat'ın da enerji alanında büyük yatırımlar yaptığını söyleyelim. Hiç ortalarda görünmeyen adam, bir anda açıklamalar yapıyor, 'Aziz' dostundan söz ediyor, Ünal Aysall'ı tanımadığından falan dem vuruyor. Bu Adnan'ın altta enerji Oscar ödülü aldığı fotoğrafı var (bu arada söylemeden edemeyeceğim fotoğrafa resim diyenin amına koyayım). Aynı ödül töreninde tanıdığımız bir isim daha ödül almış, yan yana koydum, gelinim sen anla.
'Temiz enerji' diye bir şey çıktı. Herkes deliler gibi seviniyor, "Yuppi, artık çevremiz kirlenmeyecek", "İşte bu, dünyamız daha temiz olacak" diye. 'Temiz enerji' diye böyle allanıp pullanan şey ne biliyor musun? Lan sana bildiğin 'rüzgar', 'Güneş' satıyor herifler. Biz de, 'daha temiz bir dünya', 'yenilenebilir enerji' teranesiyle, göt atıyoruz buna. Bak iki saniye dur ve düşün, içinden aynen şunu söyleyeceksin, "Vay amına koyayım doğru lan! Herif bana bildiğin rüzgarı, güneşi satıyor. Var olan bir enerjiyi, üç-beş sikindirik aletle bana sokuyor" diyeceksin. Demediysen zaten malsın, yazının bundan sonrasını okuma bile.
'Temiz enerji' diye bir şey çıktı. Herkes deliler gibi seviniyor, "Yuppi, artık çevremiz kirlenmeyecek", "İşte bu, dünyamız daha temiz olacak" diye. 'Temiz enerji' diye böyle allanıp pullanan şey ne biliyor musun? Lan sana bildiğin 'rüzgar', 'Güneş' satıyor herifler. Biz de, 'daha temiz bir dünya', 'yenilenebilir enerji' teranesiyle, göt atıyoruz buna. Bak iki saniye dur ve düşün, içinden aynen şunu söyleyeceksin, "Vay amına koyayım doğru lan! Herif bana bildiğin rüzgarı, güneşi satıyor. Var olan bir enerjiyi, üç-beş sikindirik aletle bana sokuyor" diyeceksin. Demediysen zaten malsın, yazının bundan sonrasını okuma bile.
Neyse efendim, Ciner Holding'in Yavuz Semerci vasıtasıyla Galatasaray'a saldırma nedeni, Fenerbahçe şakşakçılığı yapmak, ligde şampiyon olmak filan değil, onlar işin hikayesi. Galatasaray Drogba ile Sneijder'ı almış da, bunlar senelik büyük ücretler alıyormuş da, Galatasaray şampiyon olamazsa, büyük darboğaza girermiş de. Lan, Galatasaray'ın başkanı o paraları götünden sıçar manyak mısın? Hadiseden uzaklaşmadan devam edelim.
Şimdi ortalarda bir 'şer cephesi' muhabbeti dolanıyor. Gazetecisiydi, yorumcusuydu, papazıydı, maçasıydı vs. bunların Galatasaray'a karşı harekete geçtiği söyleniyor. Kısmen katılsam da, olayın öznesinin boktan bir şampiyonluk olduğuna inanmıyorum. Kim siker şampiyonluğu. 3 yıl şampiyon olamazsın, sonra 10 yılda 6-7 kez şampiyon olursun, kimse senin 3 yıl şampiyon olmadığını anımsamaz bile. En nihayetinde taraftar dediğinin yüzde 90'ı maldan oluşuyor. İki transfer, bir şampiyonlukla susturuverirsin hepsini.
Enerji günümüz dünyasının en devasa büyüyen sektörlerinden. Bundan 20 yıl önce enerjiden kazandığın para, sattığın tüpten başka bir şey değildi. Bugünse artık milyarlarca doların döndüğü, uğruna savaşlar çıkartılan bir sektör haline geldi. Böylesi rakamlar varken, Galatasaray-Fenerbahçe nedir lan?
Nihat Özdemir'den, Nihat Özbağı'na, Koç Holding'ten Polat Holding'e, Doğuş Holding'den Ciner Holding'e kadar hepsi, enerji sektörüne yoğunlaştılar. Ortada bir şer cephesinden söz edilecekse, hadiseye "Stadı sen yaptın?", "Sen de okul arazisini aldın", "Ama sana salon yaptırıldı", "Biz de devlete arazi verdik" kısırlığından sıyrılmak gerekir. Bu adamcağızların hepsi de, takım aşkıyla yanıp tutuşuyor he mi?
Garip bir dünyada yaşıyoruz, o dünyanın en garip yerlerinden biri de içinde yaşadığımız ülke. Birileri Galatasaray'a saldırıyor değil mi? Elbette bunu görmemek için aptal olmak lazım ama konunun salt futbol olmadığını anlamamak için daha büyük aptal olmak lazım. "Çok büyük şirketlerim var, acayip de zenginim, hayatta tek eksiğim renklerine sevdalı olduğum takımımın yöneticisi olmak istiyorum" dediklerini filan mı düşünüyorsunuz?
Konu futbol filan değil, konu fırından yeni çıkmış, fantastik bir pastanın paylaşımı. Ciner'in Ünal Aysal'a "Oğlum ben girmiştim bu sektöre, senin bok işin mi var, git başka iş yap" demesini beklemiyoruz değil mi? Ünal Aysal 2009 yılında Türkiye'ye enerji yatırımları yapmaya başlamış ancak tesadüf eseri de 2010 yılında başkan olmuş. İnşaat şirketleriyle takılan Nihat Özdemir, 2001 yılında enerji işine giriyor tam da o sıralar Fenerbahçe'ye yönetici oluyor. Turgay Ciner enerji devi olma planları yaparken Kasımpaşa'yı satın alıyor. Bunların hepsi hayatın minik sürprizleri değil mi? Yiyene karışmam ama ben tokum canım kardeşim.
Düşünmeye devam ama daha çok düşünmemiz lazım, onu da kafamızın bir tarafına sokalım.