13 Mayıs 2011
Yaşasın bıyık kardeşliği
12 Eylül artığı YÖK'ün başkanı Yusuf Ziya Özcan bir günde iki bomba açıklamayla gönülleri fethetti.
İlk açıklama "Talebeler Ali Demir’in elini öpsünler ki, bizi dinleyip her şahsa özel kitapçık yaptı. Eğer olmasaydı binlerce kişi haksız yere birbirinin önüne geçecekti."
İkinci açıklama ise "Böyle bir sınavda Ali Bey'in istifa edebilmesi için öğrencilerin hakkaniyetine zarar veren bir icraatı olması lazım. Bugüne kadarki tecrübelerimizden ve yargının incelemesi sonucunda böyle bir husus ortaya çıkmadı. Hiçbir öğrencinin hakkı yenmedi. Kimse kimsenin önüne geçmedi veya arkasında kalmadı."
Zafer direnen badem bıyıklıların olacaktır. Yaşasın bıyık kardeşliği.
Bunlar pisliklerini böyle örtüyor işte. Önce Almanya'da yüzyılın dolandırıcılığı olarak kabul edilen Deniz Feneri davasını 3 yıldır bekleten savcıya soruşturma izni ver.
Sonra 3 yıldır bir dosyayı bekleten savcı 1 milyon 700 bin kitapçığı 'ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet' yöntemiyle araştırıversin.
En sonunda da olay kapatılsın ve göğüsler gerile gerile "Bakınnnnnnn, çocuklarımızın üstünden prim yapmaya çalışıyorlarrrr. O kadarrrr alışmışlar yalana. O kadarrrrrrr alışmışlar iftiraya. O kadarrrrr alışmışlar çamura" diye ortalarda koftiden delikanlı olarak dolaşılsın.
Eyvallah, pisliğin üstünü örttünüz ama cicdanlarınızın haykıran sesini nasıl susturacaksınız bakalım.
Seçim sonu bekleniyor Gümüşsuyu Müftüsü'nün istifası için. Yoksa aleyhte kullanılır diye, bazılarının götü atıyor.
Daha önce şipşak tatmin olan Cumhurbaşkanı, "Dere geçilirken at değiştirilmez" demesi boşuna değil. O yüzden de kopyala-yapıştır Ali'yi ortalara çıkartmıyorlar.
"Dere geçerken at değiştirilmez" güzel bir söz tabii. Ama benim favorim halkın içinden çıkan deyişlerdir.
O yüzden, ülkenin yönetenlerine bakıyorum, garsona kafa atan kaymakamından, elde kömür, bulgur kamyon üstünde 'yardım' yapan valiye bakıyorum ve halk diliyle "Öyle göte böyle yarrak" diyorum.
Mevlana'nın bir sözü vardır, pek severim "Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye."
Şu süreçte yapılan açıklamalar, bu sözü aklıma getirdi.
Referandum meydanlarında götler yırtılırcasına "Darbelere karşıyız, biz de mağdur oldukkk, 12 Eylül Anayasası'nı kaldıracağız" diyen siyasilerin şu YÖK denen illegal kurumu kaldırmaya da pek niyeti yok gibi.
10 yıl önce ülkede ne kadar şikâyet edilen kurum varsa, geçir başına bir badem bıyıklıyı, sonra "Kurumlararası uyum düzeldi" diye sağa-sola caka sat.
O zaman ne diyoruz? Yaşasın bıyık kardeşliği.
Bıyık mı bıraksam lan acaba? Şöyle inceden inceye, hafif dudakları ıslatırım -ıslak dudak olmazsa olmaz-, saçları en biçimsizinden sağdan sola doğru tararım, güzel bir kumaş pantolon, fantastik kösele bir ayakkabı ile birkaç yıl içinde Türkiye'de tanınmış bir sima, köşeyi dönmüş bir işadamı, mevki sahibi bir gazeteci olmamam için tek bir neden kalmaz.
Offfff şu son paragraftaki kişiyi bir an için gözünüzün önüne getirin. Kapat lan gözünü, iki saniye düşün o tipi.
Hah, düşündün mü? Rüyanda görürsen küfretme sakın. Söyleme öyle şeyler, lütfen.
Seksi ama değil mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)