15 Haziran 2011

Beni de cezaevine attırmazsan ibnesin


Biraz önce bir arkadaş, bir videonun linkini yolladı. İzledikten sonra kelimenin tam anlamıyla şaşkınlığımı gizleyemedim.

Şahsın ismi Ziya Osman Açıkel. TGRT'de Ekonomi Kulisi isminde bir program sunuyor. Televizyondaki canlı yayında aynen şunları söylüyor:

"Önümüzdeki günlerde programımızdaki elektrikli havayı, dozajımızı biraz daha arttıracağız. Bu konuyla ilgili bazı önemli büyüklerimden izin aldım.

Bir kurum hakkında sağda -solda negatif, kötü niyetli yaklaşımlar sergileyen bir bey var. Biz ne beyler, bayanlar gördükkk!! Ağzının ayarını çok bozuyormuşsun sağda solda. Artık yüzün ak mı olur kara mı olur pek yakında ben canlı yayında ekrana getireceğim.

Hele şu Bakanlar Kurulu kurulsun. Bir gideyim Başbakana 'hayırlı olsun' diyeyim. Ondan sonra aleyhte konuşmak neymiş bu beyefendi ile hesaplaşacağız. Hiç merakı olmasın.

Artık çok şey değişti. Neler göreceğiz, neleeeer... Ne operasyonlar göreceğiz. Demir parmaklıklar ardında kimlerin olduğunu göreceğiz. Ben burdan söyleyeyim. Arkadaşın da zaten 2 çocuğu var babalarından uzun süre uzakta kalmasalar iyi olur."


Türkçe dahi konuşmaktan aciz bu mide bulandırıcı tip, fütursuzca, hadden uzak, Başbakan'ın ismini kullanarak, karşısındaki kişiyi cezaevine attırmakla tehdit ediyor.

İstibdat Dönemi'nin başladığını müjdelercesine, artık bu gibi tipleri eleştirmenin karşılığının cezaevi olduğunu öğrenmiş olduk. Yani konuşurken, yazarken, çizerken; bir değil, iki değil en az üç kez düşünmek gerekiyor.

Be hadsiz, be şeref yoksunu herif, hadi diyelim karşındaki kişiyi tehdit ediyorsun, hadi artık her şey senin istediğin gibi, bir insanın çocuklarını ağzına almak nasıl bir ahlaksızlıktır, nasıl bir şerefsizliktir?

Kimsiniz lan siz? İnsanları böylesine tehdit etmeyi, üstelik de canlı yayında nasıl bu kadar pervasızca yapabilirsiniz.

"Neler değişmiş nelerr"! Vay babalar vay. Ne değişti, söyleyin de merak etmeyelim.
Artık kimse konuşamayacak mı?
Kimse hakkınızda tek bir söz bile söyleyemeyecek mi?
Herkesi dilediğiniz gibi tehdit mi edeceksiniz?
İstediğinizi, istediğiniz zaman cezaevine mi attıracaksınız?

TGRT'deki büyüklerden izin almış. Ulan sahibiniz kim sizin? Yularınızı gevşetmeden konuşamıyor musunuz?

Susarak olmaz.
Bir köşeye çekilerek olmaz.

Ateş olsalar cürümleri kadar yer yakacak herifler, adam oldular. Hem de öylesine büyük adamlar ki, önüne geleni tehdit etme yetkisini kendisinde bularak.

Cesarete bak sen herifteki! Canlı yayında yapıyor bunu. Başbakan'ın ismini vererek. Bir insanın çocuklarını tehdit ederek.

Memlekete bak hele, memlekete! Daha iki kelimeyi biraraya getiremeyen adamlar, televizyonlardan açık açık, aleni tehdit savuruyor.

Bu yazıyı TGRT'ye göndereceğim. İsmimle, soyadımla. Eğer beni de cezaevine attırmazsa ibnedir.

Anlayacakları dilden konuşmak lazım: "Cennet ile cehennem münakaşa ettiler. Cehennem şöyle dedi: "Bana zâlimlerle kibirliler girecek" Cennet onu şöyle cevapladı. "Bana zayıflarla yoksullar girecek" Bunun üzerine Allah (c.c) berikine "Sen benim azabımsın seninle dilediğime azab ederim" buyurdu.
Ötekine de "Sen benim rahmetimsin, Seninle dilediğime rahmet ederim Sizin her biriniz için dolu dolu insanlar var" (Müslim, Cenne, 34, 35, 36) buyurdu.

İZLEMEK İSTEYENLER İÇİN VİDEO

Şemsiye açmaya geldik


Skor 71-70 Fenerbahçe önde. Mola alınır. Bu sırada Maslak güzergahında 4-5 timsah kutlamalara başlamıştır bile. Masalar etrafında timsah yürüyüşü yapan elemanlar manşetleri hazırlamıştır bile "Şampiyon Fenerbahçe Ülker"

Galatasaray'ın molası biter. Top Tutku'nun elindedir. Yaklaşık 18 saniye vardır maçın bitimine. Bizim Timsahlar, şampanyalar açıp kutlamaya başlamışlardır. Bir yandan deli gibi bağırıp çağırırken, bir taraftan da haberin spotu yazılmaya başlanır. Boru mu Fenerbahçe Ülker bu!

Tutku topu birkaç kez sektirir. Haluk'la paslaşır. Aynı anda Timsahlar zafer çığlıkları eşliğinde masa etrafında son turu atıyorlardır. Kafalarda kukuletalar, ağızlarda düdükler eşliğinde bilgisayar başına geçip, habere son rötuşlar verilecektir.

Tutku topu Andric'e verir. Andric potaya doğru hareketlenirken, çok açık ve net faul yapılır ama verilmez. 3 Fenerbahçeli arasından topu Shipp kapar. Bizim Timsahların neşesi, yerini endişeye bırakır. Shipp yükselir ve 2 kişinin üstünden topu potaya bırakır.

Sonrası sessizlik...
Ses yok...
Ses...
S.
...

Timsahlar hazırladıkları manşeti alelacele koyarlar. Her şey Fenerbahçe'nin şampiyonluğu üstünden düşünüldüğü için, "Şampiyon Fenerbahçe Ülker" başlığı da orada kalıverir.

Kafalarda kukuletalar, ağızlarda üfledikçe uzayan düdüklerle kalıverir Timsahlar.

İbo vardı ben küçükken. "Benim balonlarım vardı" diye enfes bir şarkısı vardı. Sözlere dikkat kesilin.

Bunlar için aptal demiştim. Aptal dediğim için özür dilerim. Aptal bile olamayacak adamlarmış.

Göte giren şemsiyeyi açmak görevimizdir.

Takım için söyleyeceğim tek şey; umarım futbol takımındaki birtakım onursuzlar, bu adamların mücadelesinden, teslim olmamasından bir şeyler öğrenirler.