3 Ağustos 2009

İngiltere'de günün adamı: Fabian Delph

İngiltere'de geleceğin en büyük yıldız adaylarından biri kabul edilen Leeds United'lı Fabian Delph, 6 milyon sterlin karşılığında Aston Villa'ya transfer oldu.

19 yaşındaki orta saha oyuncusu, yarın (Salı-4 Temmuz) sağlık kontrolünden geçerek, Aston Villa ile sözleşme imzalayacak .

Villa menajeri, Martin O'Neill, Delph'i geçen sezondan bu yana takımda görmek istediğini söylemiş ancak yüksek transfer maliyeti nedeniyle isteğine erişememişti.

Gareth Barry'yi Manchester City'ye kaptıran Aston Villa, İngiliz Ümit Milli Takımı'nda da forma giyen Delph'i Manchester City ve Everton'ın da teklifleri karşısında renklerine bağlayarak, orta sahadaki boşluğu da doldurmuş oldu.

Villa, Newcastle United'ın sağ beki Habib Beye'yi de transfer etmek için uğraş verirken, 2.5 milyon sterline bu transferin de biteceği söyleniyor.

ManU, Owen'a Milli Takım şansı doğurdu


Kariyerinde yaşadığı sakatlıklardan ötürü büyük düşüş yaşayan ancak Manchester United transferi sonrasında gözlerin yeniden kendisine çevrildiği Michael Owen'a İngiltere Milli Takım şansı yeniden doğdu.

Old Trafford'da Man. United'ın, İspanyol temsilcisi Valencia ile oynayacağı hazırlık maçını, ya Fabio Capello'nun izleyeceği ya da yardımcıları Franco Baldini veya Stuart Pearce'ı maçı izlemek için görevlendireceği fısıltıları kulaktan kulağa yayılmaya başladı.

ASYA KAMPINDA SİNYALLER GELDİ

Manu'nun Asya kampında Malezya ve Hangzhou maçlarında attığı gollerle yeniden dönüş yapmak niyetinde olduğunu gösteren Owen, kariyerinde yeni bir sayfa açmak için var gücüyle savaşıyor.

GOLCÜLERİN 'GÜNEY AFRİKA' SAVAŞI

Capello, Dünya Kupası'na götüreceği kadroda, Rooney ve Heskey'in Güney Afrika biletleri hemen hemen kesinken; Jermain Defoe, Peter Crouch, Daniel Agbonlahor, Carlton Cole, Darren Bent ve Michael Owen ise bu bilete ortak olmak için bu sezon tüm performanslarını sahaya sürecekler. Bu gelişme karşısında Premier Lig'de bu sezon forvetlerin yılı olacağını söyleyebilmek mümkün.

DEDİKODU, DEDİKODU, DEDİKODU...

Öte yandan ManU-Valencia maçı yaklaşırken, David Silva ile David Villa'nın isimleri de Ada'da pek çok dedikoduya karışıyor. Sir Ferguson'un her iki oyuncuyu takımda görmek istemesi, olası transfer söylentilerini de beraberinde getiriyor. Ancak gerek Silva gerekse de Villa İspanya'da kalacaklarını açıklamışlardı.

Biz seni böyle anamadık...

1984 yılının yaz ayları. 10 yaşındayım, bütün aile Beşiktaşlı, bir güzel insan sayesinde Galatasaraylı oluyorum (sevgili dayım). Futbolu o yaşta ne kadar çok sevilirse o kadar çok seviyorum. Evde Beşiktaşlı abiyle deli gibi bir rekabet var. O daha çok biliyor tabii, yaş farkından ötürü. Jupp Derwall geçiyor Galatasaray'ın başına.

Tabii; fark edemiyorum, algılayamıyorum nasıl büyük bir ismin geldiğini. Abim diyor ki: "Oğlum dünyanın en iyi teknik direktörlerinden birini aldınız. Artık şampiyonluk görürsün". Bu arada hiç Galatasaray maçına gitmemişim ama iki sezon boyunca Beşiktaş maçlarının tamamına gidiyorum. PAF maçları o zamanlar, maçtan birkaç saat önce yapılıyor. İnönü Stadı'nın taşlarına kadar ezbere almış beynim. İçten içe bir sempati var Beşiktaş'a ama Galatasaraylılıktan kopmam mümkün değil.

Transferler yapmışız, kimler gelmiş kimler. (Yusuf-Semih-İsmail-Abramczik-Erdal-Simoviç-Prekazi-Erhan Önal-Burak)

İlk maçta Denizlispor'a karşı alınmış 1-0'lık yenilgi, sonrasında Eskişehirspor'a karşı alınan 3-0'lık mağlubiyet. Evde babam ve abim "Oğlum bak şampiyonluk göremeyeceksin, gel Beşiktaş'a geç" sözleriyle benimle dalga geçiyorlar. Dayım öğretmiş bana ne söyleyeceğimi "Galatasaray için 50 yıl bile beklenir" diyorum, onlara...

İlk yıl lig şampiyonluğu yerine Türkiye Kupası geliyor, ligde 5.lik alıyoruz. İçten içe kızıyorum "O kadar transfer yaptık 5. mi olduk. Derwall, Almanya Milli Takımı'nı gerçekten çalıştırmış mı". Dedim ya çocuk aklı işte.

İkinci yıl namağlup ikincilik geliyor. "Üfffff, yeter artık başka biri gelsin. Şampiyonluk görmek istiyorum" diye hayıflanıyorum. Sonraki sezon gelen şampiyonluk...

Yıllar geçiyor, futbolla ilişkim derin bir bağ almaya başlıyor. Çocuk aklımla çözemediklerimi, irdelemeye başlıyorum. İlk çim antrenman sahasını yapmışız; Derwall sayesinde. Alan savunması denen olguyu O güzel adam sayesinde öğrenmiş bu ülke. Türk futbolcusuna pres denen olguyu öğrenmiş. Daha hatırlayamadığım çok şey..

Sene 2000, Arsenal'i devirmişiz, telefona sarılıp, dayımı arıyorum "Bu nasıl bir şey dayı. Aldık kupayı, aldık." Gözlerimde yaşlar var, içimden "Ulan ben galiba ilk kez mutluluktan ağlıyorum" diye geçiyor. Dayımla telefondayız hâlâ, "Dayı iyi ki Galatasaray'lıyım. İyi ki, beni Galatasaraylı yapmışsın. Allahım bu nasıl bir duygu" diyorum, gözyaşlarım dökülüyor ardı sıra.

Sabaha karşı yastığa başımı koyuyorum içsel bir gezinti var beynimle aramda "Jupp Derwall sen olmasan hiçbiri olmazdı bunların" diye bir şeyler geziniyor, beynimin tam ortasında.

Sabredip, sonuna kadar okuyan varsa, "Niye yazdı bunları?" diye düşünüyordur. Bobby Robson haberlerine bakıyorum, birkaç saatten bu yana. Newcastle Unitedlı'sı, Arsenalli'si, Manchester Unitedlı'sı, Totthenhamlı'sı, Watfordlu'su; St James' Park'a atkılarını koymuş o fotoğraflara bakıyorum birkaç saatten bu yana. Kıskandım, öfkelendim, üzüldüm....

Biz anamadık seni böyle be, lacivert eşortmanlı güzel insan. Biz sana saygımızı gösteremedik. Sana olan vefa borcumuzu ödeyemedik. Senin yaptıklarının karşılığını en azından son bir borç olarak yerine getiremedik. Sadece Galatasaraylısı değil, bugün varolan Türk futbolu adına sana karşı vazifemizi yapamadık.

Özür dilerim "Şef Gümüş Kıvrım"...

Not: 1984 yılı transfer bilgileri için Kayhan Metin Ilgaz Abi'ye teşekkür ederim.

Billy Mehmet 5'ledi

İskoçya'da East Stirling ve St. Mirren'ı karşı karşıya getiren mücade 6-3 Mirren üstünlüğü ile sonuçlanırken 5 golü, babası bir Kıbrıs Türkü olan İrlanda'lı Billy Mehmet 5 gol atarak, tüm dikkatleri üstüne çekti.

West Ham'ın The Academy Of Football kurumunda yetişen Mehmet, profesyonel kariyerine de West Ham'la başladı. Ancak, kadroda kendisine yer bulamayınca, 2003'te İskoçya'nın Dunfermline Ath. takımına transfer oldu. Burada gösterdiği performans St. Mirren'ın O'nu almasına neden oldu.

İrlandalı annesi sebebiyle İrlanda Milli Takımı'nı tercih eden Billy Mehmet, U21'de forma giymesine karşın A Milli olmayı başaramadı henüz.