11 Mart 2011

TFF ülkedeki fotoğrafın detayıdır


Türkiye'de böyle bir gelenek oluşmaya başladı. Kim bir açıklama yapmaya kalksa, ağır cezalar veriliyor.

Türkiye Futbol Federasyonu, Beşiktaş ve Trabzonspor'a 100 bin TL para cezası verdi. Sebep; Federasyon aleyhine açıklama yapmak.

Türkiye'de artık kimse birileri aleyhine açıklama yapamıyor. Yapınca bir biçimde cezayı göze alıyorsunuz demektir.

Trabzonspor ve Beşiktaş ne dedi: "Federasyon tarafsızlığını yitirmiştir."

Federasyon Başkanı olarak çıkarsın, "Kulüplerin açıklamaları yanlış" dersin, biter olay.

Ama yok, öyle değil. Elindeki yetkiye ve güce dayanarak, verebildiğin en ağır cezayı basarak, aklı sıra açıklamayı yapanlara ayar veriyor.

Türkiye'nin içinden geçtiği süreçle paralellik gösteriyor Türkiye Futbol Federasyonu'nun uygulamaları ve tavırları.

Ortadaki kavganın nedeni şampiyonluk ve tabii ki, şampiyonluktan paya düşecek 100 milyon dolar. Böylesi bir rakam haliyle kavga nedeni.

Mahmut'un başkanlığındaki federasyon dönemi, Türkiye Milli Takımı'nın en berbat zamanlarına denk düşüyor. Benzer biçimde, kayıkçı kavgasına tutuşan kulüplerin de ne kadar başarılı (!) olduğu aşikâr.

Bu ülke ne yazık ki, görevini yapamayan adamların, koltuklara sıkı sıkıya bağlandıkları bir yer. Ülkenin Milli Eğitim Bakanı, tek bir sorunu bile çözemez ama koltuğu işgal eder. Neden; Başbakan'ın eşinin sıkı dostu da ondan.

Mahmut'un durumu da biraz öyle. Görev dönemi süresince "Şu işi de iyi kotardı" diyebileceğimiz hiçbir şey yok ama hâlâ görevde. Neden? Çünkü iktidarın adamı. Akp İzmir Belediye Başkanlığına düşünülmüş birinden söz ediyoruz.

Yaklaşık 2 yıldan bu yana kıçımı yırtıyorum bu ülke faşizme doğru ilerliyor diye. Birileri bunun farkındaydı, birileri yeni yeni fark etmeye başladı. "Etraf zifiri karanlığa gömülüyor" diye köşeler yazılıyor.

E be, günaydın sevgili kardeşim. Zifiri karanlığı görmeye başladınız.

Mahmut Özgener ve yönetimindeki Türkiye Futbol Federasyonu da, bu faşist zihniyetten payına düşeni sergiliyor.

Öyle ya, güç elindeyse herşeyi yapabilirsin. Bunun ismine bir de 'kurallar' deyip, kendini zeytinyağı üstündeki kıl gibi üste çıkarıverirsin. Al sana mis gibi 'demokrasi.'

Bu aptallara birilerinin hatırlatması gerekir, gücün gelip geçici olduğunu -sadece federasyon değil gücü elinde tutan tüm aptallar için geçerli-.

Aşağıda dönemin mutlak gücünün görkemli (!) fotoğrafları var. Halkın sevgi (!) içinde nasıl o güce taptığını gösteriyor.

Fotoğrafların devamında o muhteşem güçten sonra ne hale geldiklerini de görebilirsiniz.

Her şeyi geçtim Federasyon, elindeki yetkiyi kulüplerden alır ve onlara hizmet etmek için kullanır. Kendi kişisel egolarını tatmin amacıyla, ceza yağdırmak için değil.

Mahmut Özgener ve uygulamaları aslında ülkedeki büyük fotoğrafın küçük bir detayı. Bu ülkede artık güce eleştiri getirmenin bedelleri var. Bu bedel bazen gözaltıyla, bazen tutuklamayla, bazen para cezasıyla, bazen de gözdağıyla oluyor.

Gücün yanında olursanız, emirlerine itaat ederseniz, onun gibi düşünürseniz o zaman ne yaptığınızın bir önemi yok.

İster 12 yaşındaki çocuklara tecavüz edin, isterseniz insanları diri diri gömün fark etmez, özgürlüğünüz mutlaka bağışlanır.

Türkiye Futbol Federasyonu ve başkanı Mahmut, işini yapamaz hale gelmiştir. Ama ortada bir gerçek var, o da Türkiye'de artık herşeyin değiştiğidir.

O yüzden de Akp'nin parlak çocuğu Mahmut istediği gibi at oynatmaktadır ve oynatmaya da devam edecektir.

Faşist yönetimler her zaman yok olmaya mahkûmdur. Bugün, yarın, ya da bir başka gün ama mutlaka.

Şimdilik oturduğunuz koltukların tadını çıkartın, yarın öbür gün o koltuklar bir tarafınıza monte edilecek, ilelebet oturacaksınız zaten.

Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla hesabı...

Bu arada işin futbol kısmına dönecek olursak, tüm bu tartışmalardan Oğuz Sarvan'ın şahane sıyrılması da ayrı bir konu.