
Bazı hatunlar vardır, barda görürsün, karanlık loş ortamda. Uzaktan uzağa bakışmaya başlarsın, bol makyaj ve hoş kıyafetlerle, senin de kafa kıyaksa şahane görünür.
Eve götürmek için bin dereden su getirirsin. Aslında hatun dünden razıdır ama naz yapar. Akşam alır götürürsün eve. Çakırkeyifsinizdir, eve giderken yolluk da alınır iyice kafaları dumanlamak için.
Gelirsin eve, önce bir müzik koyarsın. Öyle öküz gibi olmaz çünkü. Biraz sohbet, az muhabbet, sonra danstı, ellemeydi, koklamaydı derken çatır çatır sevişirsin, çakırkeyifliğin ötesindesindir. Eh zaten iki tarafın da amacı rahatlamaktır.
İş biter, uyursun. Sabah kalkıp bir bakarsın, "Ulan bu dün akşamki hatun mu?" diye sorarsın kendine. "Hay amına koyayım 31 çeksem daha iyiydi" diye hayıflanırsın.
Hah! İşte aynen o durum yaşandı dün geceden bu yana. Demokrasi, özgürlük, insan hakları diye kıçlarını yırtanların, bu kavramları ne kadar çok benimsediklerini gördük.
Sokağa çıkan öğrenciye terörist, hakkını arayan işçiye nankör, konuşmaya çabalayan köylüye "ananı da al git" ve şimdi de statta protestoda bulunanlara "orospu çocuğu".
Budur işte demokrasi, özgürlük, insan hakları. Kendine biat edene, önünde secde edene, itaat edene bunlar var. Ama sana karşı gelene, senin gibi düşünmeyene, senden olmayana, protesto eden onun bunun çocuğu.
Selim Terzi'yi babasının kim olduğunu ispat etmeye çağırıyorum, aksi taktirde kendisini, kendi ithatları ile baş başa bırakıyorum.
Bardaki hatuna ne mi oldu? Dün akşam çatır çatır siktik. O da rahatladı, biz de.
Not: Rica ediyorum bir hatun kişi çıkıp hadiseyi başka yerlere götürmesin.