23 Ağustos 2011

Ülkeyi boydan boya 'SİT'ecekler


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca, 'SİT' alanlarının tek yetkilisi 'Koruma Kurulu' üyelerinin tamamının görevlerine son verdi.

1923'ten bu yana, SİT alanı ilan edilen yerlerin hepsi yeniden gözden geçirilecek. Üstelik bu gözden geçirmeyi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın belirlediği 'uzmanlar' yapacak.

Bunun Türkçesi, SİT alanı olarak ilan edilen 1000'den fazla bölgenin, yağmaya açılmasıdır. Çünkü öndeki tek engel Koruma Kurulu'ydu, onların aradan kaldırılmasıyla, iktidarların istediği her bölgeye, ne isteniyorsa o kurulacaktır.

Bu arada, Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın, ülkenin dört bir yanına bina diken Erdoğan Bayraktar olduğunu da hatırlatmakta fayda var.

Ülkede üretim ekonomisi zaten 30 yıldan bu yana yoktu ama Akp'nin iktidara gelmesiyle rant ekonomisine dönüştürüldü.

İstanbul'da Belgrad ormanlarını bile yağmaya açan, Kaz Dağları'nda 400 bin ton siyanürle şirketlere altın arama izni veren, Konya'da, Niğde'de, Isparta'da, Çeşme'de, Dersim'de, Rize'de, Antalya'da, Gaziantep'te SİT alanlarını yağmalatan siyasi erkin önündeki engeller bir bir kaldırılarak, dikensiz gül bahçesine çevriliyor.

Kendilerine engel olan tüm kurumları by-pass eden Akp iktidarı, bu ülkenin bağrına saplanmış hançerdir. Tarih, doğa onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.

Ülkenin hemen her kritik sorunu için "Ben yaptım oldu. Ben ne dersem o olur" mantığıyla hareket edenler, şu alınan kararla, gelecek nesillerin Türkiyesi'ni ipotek altına alıyor.

İnsanların yaşam alanlarının değeri hiçbir parayla ölçülemez. Ama bunları önemseyen kimse yok.

Türkiye yaşanılır bir ülke olmaktan çıkıyor. İnsanlar bezdiriliyor, doğa katlediliyor, çokuluslu şirketlerin, holdinglerin emirleriyle HES projeleri hayata geçiriliyor. Ne insanı, ne doğayı seviyorlar, inandıkları tek değer para ve gücün ellerinde sürekli olması.

Uzungöl'ü bile havuz kıvamına getiren şu zihniyet için ne söylense, ne yazılsa boş. Bunların benim lügatımdaki yeri vatan hainliğidir.

Her tarafa diktikleri sevimsiz beton binalar yetmemiş olacak ki, şimdi gözlerini yeşile ve doğaya çevirdiler.

O kadar iğrenç bir anlayış ürünü ki bu herifler, utanmasalar denizleri bile satacak noktadalar. "Dağları deldik yol yaptık" diyen bir adamın, başbakan olduğu ülkede yaşamaktan artık utanıyorum.

Her şey olup biterken, bir kenarda oturup izliyorsak, bu suçun ortağıyız demektir. Hiçbirimiz, kendimizi bu işten sıyıramayız. Ya olan bitene karşı dik durup, sesimizi çıkartırız, ya da bu doğa katliamlarına ortak oluruz.