15 Mayıs 2013

Medyanın ırkçılık sınavı

Şurada medyanın tavrını sanırım en az 100 yazıda eleştirmişimdir. Salt spor konusunda değil, pek çok konuda samimiyetsiz, ahlak yoksunu, şerefsizliği sıfat olarak kendisine yakıştıran medyayı.

Bugün Fenerbahçe'nin basın toplantısından sonra hemen hemen hepsi, ırkçılık iddialarına belgelerle yanıt verildiği yönünde verdi haberi. Kimisi, "Salladım ama sorun neden?" diye ırkçılık gibi ciddi bir sorunu alabildiğine sulandırarak, kimisi de, "İşte neler yaşandı" minvalinden, ırkçılık yaptıkları kabak gibi ortada olan insanların saçma bahanelerine yer verdi.

Öyle ya da böyle koskoca medyada "Irkçılık yapılmıştır" diyen kimse çıkmadı. Üstelik, Fenerbahçe'nin kendisini gülünç durumlara düşüren basın toplantısının hemen ardından tüm gerçeklerin ortaya çıkmasına karşın.

Dünyanın en önemli meselelerinden birini, böylesine görebilmek için geniş bir mideye sahip olmak gerekir. Aşağıda örneklerini göreceğiniz kurumların başında olan insanlarla oturup konuşsanız, size basın etiğinden, mesleklerinin ne denli önemli olduğundan bahsederler. Ancak söyledikleri ve yaptıkları işleri üst üste koyunca, at götündeki kelebek gibi duruyor hadise.

Ntvspor, olayın görüntülerle aydınlandığını yazıyor

Hürriyet "Muz savaşları" adı altında olayı sulandırıyor.

Fanatik, olayın muzdan ibaret olduğnuu düşünüyor.

Posta, Fenerbahçe'nin yönetimi ağzından veriyor.

Radikal, bir ünlemle işi kotarmaya çabalamış.

Sabah, ırkçılığın olmadığını ırkçıların ağzından veriyor.

Vatan, ırkçılığı telaffuz edemese de, son görüntüleri veriyor.

Cumhuriyet'e göre böyle bir olay yaşanmadı.

Akşam da, ırkçıların savunmasına yer veriyor.

Fotospor'a göre belgelerle yanıt veriliyor.

Lig Tv, görüntülerle olayın yalanlandığını söylüyor.

Ntvmsnbc, işe tıbbi yönden bakıyor!
Bir tane basın organı, İstanbul'un göbeğinde, görüntüler ortaya çıkmasına karşın 'ırkçılık' yapıldı diyemiyor. Ellerinde daha fazla görüntü ve fotoğraf olmasına karşın yayınlayamıyor. Sonra bu yaptıkları mesleğin ismi gazetecilik oluyor. Mesleki duruştan, ahlaktan, etikten, namustan, şereften söz ediyorlar.

Altı üstü muz değil mi? Bu kadar büyütmeye ne gerek var. Muz savaşı dersin, muz cumhuriyeti dersin, olayı biraz yavşatır, biraz sulandırır, ırkçılık gibi dünyanın en ciddi sorunlarından ve suçlarından birini gözlerden kaçırırsın.

Bu yayınlardan sonra ne mi olacak? İnsanlar 2-3 gün sonra muzla ilgili şakalar yapacak, kafalara bunun ırkçılık değil de sıradan bir olay olduğu kazınacak, aslında bunun çok sıradan bir olay olduğu anlatılmaya çalışılacak. Görürsünüz, yarından sonra dünyadan örnekler sunulur, aslında Şükrü Saraçoğlu'nda muz sallayanların çok da büyütülecek bir şey yapmadığı yönünde yayınlar yapılır.

Neden şaşırıyoruz ki, bu medya neleri gözlerden kaçırmadı, neleri olmaması gerektiği gibi yansıttı ki. Bu olayın üstü böyle kapatılmaya ve sulandırılmaya çalışıldığı sürece ırkçılık denen tehlikenin boyutları da artacaktır.

Medya bir sınavdan daha başarısızlıkla ve alnının ortasına ahlaksızlık damgası yiyerek çıktı. Görüntülerde o var, bu var, hepsini geçin. Bunun adına ırkçılık denilmediği sürece, yapılan hiçbir iş şerefle ve haysiyetle bağdaşmaz.

İsteyen kızsın, isteyen götüne muz soksun


Bu ülkede inkar edilen çok şey oldu. Soykırımları inkar ettik, karakolda işkenceleri inkar ettik, toplu mezarları inkar ettik, devletin kendi vatandaşına yaptığı zulmü inkar ettik, cezaevlerinde ölümleri inkar ettik, tecridi inkar ettik, köy yakmaları inkar ettik, tecavüzleri inkar ettik, cinayetleri inkar ettik... O kadar çok şeyi inkar ettik ki, inkar ede ede bunların yalan olduğuna kendimizi inandırdık ve mağdurların asıl suçlu olduğuna kanaat getirdik.

Bu kadar inkarın arasına bugün ırkçılığı da ekledik. Komik bile nitelenemeyecek, acizlik sınırlarını aşan, insanın kanını donduran savunmalarla. Üstelik özür dileneceği yerde, suçlamalarda bulunarak.

Herkes şu cümleyi mutlaka duymuştur, "Benim, Kürt arkadaşlarım var." Garip bir savunma halidir bu, Kürt meselesine ilişkin konular tartışılırken. Artık bayatlasa da, bundan 15-20 yıl önce bu cümleyi çokça duydum. Vicdan aklamak ve yaşananları örtbas etmenin en güzel yoluydu bu cümle. Köyler yakılırken, insanların evlerine girip götlerine cop sokulurken, işkencelerden geçirilirken, pek çoğumuz "Benim de Kürt arkadaşlarım var" deyip, işin içinden sıyrılmaya çalışırdık. Çünkü onun, Kürt arkadaşlarının olması aslında Türkiye'de Kürt sorunu diye bir şeyin olmadığını gösteriyordu güya. Yaşananları reddetmenin bundan daha güzel bir yolunu da, senelerce bulamadık.

Fenerbahçe Kulübü'ndaki basın toplantısında sarf edilen, yani "Benim siyahi arkadaşlarım da var" cümlesi, ırkçılığın inkarından başka bir şey değil. Artık üstünde konuşmayabiliriz bu konunun çünkü onun siyahi arkadaşları varmış (!) Artık bu açıklamadan sonra Drogba da, sınırları dahilinde tek bir ırkçılık vakasına rastlanmamasına karşın güzel ülkemizi dünyaya rezil ettiği için siktirsin gitsin (!) Öyle ya, muz sallayanlardan birinin siyah arkadaşları var, diğeri ise midesinden ameliyat olduğu için muzla besleniyor. Haaaa, neden elinde sallıyor, Muslera ısınmak için çıktığında el-kol hareketi yapıyor ve ona sinirleniyor, öteki tam elinde muz varken tezahürata katılıyor. Irkçılıkla uzaktan yakından ilgili değil bu yaşananlar. Ahlaksız Drogba, adi Dany, şerefsiz Eboue!!!

Kulüpte gerçekleştirilen şu basın toplantısından utanan pek çok Fenerbahçeli olduğuna eminim. Bu ırkçı pisliklerin aklanmak için oraya getirilmesinden utanan Fenerbahçeliler olduğunu da. Ama belli ki, Fenerbahçe kurumsal olarak bu pisliğin ortağı konumuna gelmiştir. "Ülkemiz karalanıyor" ile başlayıp, "Tribünlerde ırkçılık yapılmamıştır"la biten bu rezilliğin başka bir açıklaması olamaz çünkü.

Orta oyunu sahnelemek yerine bu kadar zor muydu "Yapılanlardan ötürü özür dileriz. Bu kişilerin kombineleri iptal edilmiştir ve bir daha stada girmelerine izin vermeyeceğiz" diyebilmek. Her pisliği halı altına süpürmek, her yaşanan rezalette bir suçlu aramak daha kolay değil mi?

Biz yaşanan her pisliğe bir kılıf bulduğumuz için bugün bu kadar içimiz kararmış, dibi tutmuş tencere gibi yüreklerimiz. Vicdan duygumuz tozlu raflarda kalmış, unutulmuş gitmiş. Kimse kendisine toz kondurmuyor, kimse yanlış yapmıyor ya da yapsa bile mutlaka tahrik edilmiştir.

Doğrunun tarafı olmaz, siyahı, beyazı, mavisi olmaz. Doğru doğrudur ve onun yanında yer almak, kimseyi incitmemeli. Fenerbahçe Kulübü, bir özürle şu işi rahatlıkla kapatabilirdi ama onlar da, yüzyıllardır bu ülkenin ezberinde olan şeyi yapmayı seçtiler ve inkar ettiler.

Bu inkar politikası ve yapılan basın toplantısı seneye de başka statlarda Drogba'ya muz sallanmasını, Dany'ye muz atılmasını beraberinde getirecektir. Sadece Drogba'ya değil, bütün siyahlara yönelik bu tip ırkçı davranışlar olacaktır. Çünkü biz doğru olan yerine, ülke refleksi olan inkarı seçtik.

Göreceksiniz, bu olayın sonunda bütün suç Drogba'nın üstüne yıkılacak. Yalan söylediği için, ülke imajını karaladığı için, Fenerbahçe'yi zan altında bıraktığı için. Birtakım gerizekalılar çıkıp, dava açacaktır bu bahaneleri ard arda sıralayıp.

3 gündür ırkçılığın tartışıldığı ancak yok sayıldığı bir ülkede, Negro isminde bisküvi çıkartılıyorsa daha bu konu üstünde çokça konuşuruz.

Bu ülke Osmanlı'dan beri iliklerine, kemiklerine kadar ırkçılıkla bezenmiştir. Bunu yok saymaya çalışmak, yaşanmamış gibi davranmaksa ırkçılığın daniskasıdır ve o ırkçılığa ortak olmaktır. Fenerbahçe de, bugünkü basın toplantısıyla kurumsal olarak ırkçılığa ortak olmuştur. İsteyen kızsın, isteyen darılsın. İsteyen de götüne muz soksun. Ama durum tamamen budur.

Kendisine 'büyük' diyen bir kulübün böyle aşağılık açıklamalarla komik duruma düşmesi de, hakikaten insanı üzüyor. Şike, ırkçılık, başka ne kaldı? Sırada ne var? Yazık.

Ülkenin o çok duyarlı köşe yazarlarının şu konu hakkında kelam etmemesi de başka bir çirkinlik. Gözler önünde yaşanan ırkçılık hakkında sözü olmayanın, bundan sonra yazacakları da güvenilir ve objektif olmaktan çıkmıştır. İçine kimi istiyorsanız onu dahil edin. Lig TV'de yorumculuk yapıp, para kazanmak, ahlaklı olmaktan daha yeğ bir durum halini alıyor olmalı.

Not: Düzenlenen basın toplantısındaki saçma video time kod hikayelerine girmeyeceğim. Yapılmamış da, Drogba yokmuş da muhabbeti için sağda solda dolanan fotoğraflara ve videolara bakmanız yeterli.