2 Mayıs 2012

Devleti için çalışanlar ve davalarından vazgeçenler



Bu milleti için, cinayet işledi.



Bu, devleti için kurşun sıkanlardan.



Bu, devletine büyük hizmet edenlerden.



Bunlar, ülkesi için adam astı.



Bunlar da devletin ve milletin menfaati için namus davalarından vazgeçti.

Hepsi göz yaşartıyor. Bu liste de uzayıp gidiyor.
Yedik, hepsini yedik. Devleti için, milleti için kurşun sıkıyorlar, adam öldürüyorlar, gencecik insanları asıyorlar, 'asla vazgeçmeyiz' dedikleri davalarından vazgeçiyorlar.

Hepsi çok seviyor vatanını, milletini, devletini, bayrağını, sporunu, futbolunu.

Memleketin sihirli kelimesi "Ülkem için yaptım." Destansı bir yanı da var, her yaptığının önüne bir perde çekiyor.

Nihat Özdemir'in bugün toplantıda yaptığı açıklamadan, aynen alınmıştır: "Eğer şike suçu, daha açık konuşmak gerekirse maç skorunu bağlama suçu sahadaki oyuncular tarafından yerine getirilmediyse, saha dışında da bir sorun yoktur."

Süreci gerçekten de iyi yürüttüler ve son darbeyi de "Vatan-millet-Sakarya"ya bağladılar.

Özür dileriz, memleketin menfaatleri için vazgeçtiniz 45 milyon Euro'dan. Yanlış anlamışız, yanlış değerlendirmişiz, hep bizim kötü niyetimizden kaynaklanıyor, sizin gibi düşünmeyen herkese de yazıklar olsun!

"Biz temiziz" diyen adam kim? Nihat Özdemir. Hakkındaki "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve örgüte üye olmak", "ihaleye fesat karıştırmak", "görevi kötüye kullanmak", "rüşvet" ve "kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık" gibi suçlamaların tamamından aklandı. Tıpkı Deniz Feneri sanıkları gibi suçsuz yani.

Buna inanan varsa, Pamuk Prenses saflığındaki beyninizi sikeyim...

'Sütü bozuk' pezevenkler



Bir iktidarın hemen her projesi, uygulaması, elini attığı her şey fiyasko ile sonuçlanır mı? Sonuçlanır.

Milli Eğitim ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ortaklaşa uygulamaya koyduğu "Okul Sütü Projesi"nin daha ilk gününde, birçok ilde yüzlerce öğrenci zehirlendi. Şu olay, dünyanın herhangi başka bir yerinde olsa, bu iki bakan istifa eder, yapılan ihale iptal edilir, sütü bozuk çıkan firmalara ağır para cezaları verilir.

Tabii bizim ülkemizde onur kavramı pek kullanılan, ihtiyaç duyulan bir kavram olmadığı için istifa filan hak getire.

Peki bizde ne oluyor? Diyarbakır'da 110 öğrenci zehirleniyor, vali açıklama yapıyor: "Birkaç öğrenci zehirlendi diğer çocuklar da psikolojik olarak etkilendi" diye, olayın büyütülmemesi gerektiğini söylüyor.

Edirne Valisi "Aç karna içmiş olabilirler" diyor.

Çocuklar zehirlenmiş, bunlar 'psikolojik' diyor. Hepsini psikolojik olarak dürteceksin, kastıra kastıra, anlayacaklar psikolojik nasıl olurmuş.

Sözün özü, valiler olayı örtbas etmeye çalışıyor. Günümüzde valiler zaten, olabildiğince yalama, olumsuz da olsa her şeye alabildiğine sahiplenme gibi görevleri var. Gerçi kimisi, kamyon tepesine çıkıp, kömür de dağıtıyor.

Rezilliklerle dolu bir ülkede yaşıyoruz, elini attığın her şey elinde kalıyor, basit bir projeyi gerçekleştiremeyecek kadar beceriksiz adamlar tarafından yönetiliyoruz.

Daha ne bekliyoruz? Daha ne kadar sikileceğiz, daha ne kadar fakirleştirileceğiz, daha ne kadar ellerini cebimize sokmalarına, hayatlarımızı şekillendirmelerine göz yumacağız?

İki açıklamayla, gönülleri alırlar, kimse merak etmesin. 11 yıldır yapılan başka bir şey yok. Biri iyi polis, öteki kötü polis oynuyor, sonra olay kapanıyor.

Koskoca Deniz Feneri davasını; savcılara soruşturmalarla, el çektirmelerle, görev değişiklikleriyle kapattılar, bu okyanusta kum tanesi olur ancak.

Sütler bozuk mu, bayat mı bilemem ama bizi yönetenlerin tamamının sütünün bozuk olduğu apaçık ortada.