20 Ekim 2009

Yeter ama artık Star TV


Ve Barcelona yıkıldı. Yıkılmak işin ironisi ama her zaman her takıma bir tokat gerekir, kimi zaman. Bu kez tokadı tanıdık bir isim Gökdeniz attı.

Maçı bölük pörçük izleyebildim ne yazık ki, Star TV adındaki kuruluşun yüzünden. Aleni olarak yayın kurallarını çiğniyor ve çiğnemekle kalmayıp, yerlebir ediyor.

Senelerden bu yana, böylesi sıkıntılar yaşamadı futbolseverler. Her Şampiyonlar Ligi maçında minimum 1 maç gösterilirdi çünkü. İsteyip istememekten ilintisiz bir durum bu. Yayıncı kuruluşun olmazsa olmazıdır, Şampiyonlar Ligi yayın kuralları açısından.

Ne yapmak istendiği konusunda bir fikrim yok ama birkaç dandik dizi yayını yüzünden bu maçları bir biçimde izleyemiyor futbolseverler.

Gerilere gitmeyi seviyorum yine öyle yapacağım. Adanademirspor-Livorno maç yayını için bildiri yazan ve bildiri yayınlayanları anımsadım. Bu konu hakkında herhangi bir girişimde bulunup bulunulmayacağını merak içinde beklemekteyim.

Belki tarihi maçlar değil ya da anlam açısından Adana'daki maç kadar önem arzetmiyor olabilir ama 3-4 dakikalık özetlerle yetinmek istemiyorum, kişisel açıdan. Yayıncılık açısından da tongaya düştüler. Bir Türk'ün Barça'yı devirmesini izlettiremediler. Emin olun ikinci maç canlı yayınlanacak ama...



Yani dilim gitmiyor, söylersem kendime saygısızlık yapmış olacağım ama "Cem Uzan neredesin?" demek geçiyor içimden. Yok, Fransa'da onu biliyorum da, el değiştirmeden önce böyle değildi bu televizyon. Söylemim o yüzden...

Burası Türkiye!




Rize'de emekli bir vaizin cenaze töreninden bu fotoğraf. Bildiğiniz Türkiye yani. Aslında bilmediğimiz bir Türkiye'nin, son yıllarda kendini daha rahat ifade eden kitleleri.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Uyuyanlara selam olsun, koltuklarında rahat rahat oturanlara daha da selam olsun.

Larsson için 1 Kasım son gün


1 Kasım'da Henrik Larsson futbolu bırakıyor. Üstüne çok şey söylenecek bir adam. İzlediğim en özel adamlardan biriydi, golcü olarak, futbolcu olarak.

Yolu açık olur umarım...

Sistemsizliğin getirdikleri


Fenerbahçe-Galatasaray maçına ilişkin Rıdvan Dilmen yorumu "Fenerbahçe’nin omurgası Volkan, Lugano, Emre ve Alex’ten oluşuyor. Ne yapacak edecekler Lugano ile Alex’i derbiye yetiştirecekler. Yoksa Kadıköy’de ibre Galatasaray’a döner."

Haftalardır methiyeler düzdükleri Fenerbahçe bir sistem takımı mıdır yoksa dört oyuncu üstüne mi kurulmuştur? Haftalardır "Rijkaard'ın B planı yok" diyenler, Daum'un B planı var mıdır yok mudur neden sorgulamaz?

Arda oynamasın Galatasaray'da, Elano oynar; Keita oynamasın Kewell oynar, Baros oynamasın, Nonda oynar, Ayhan oynamasın Mustafa Topal oynar, Servet oynamasın Emre Aşık oynar, Sabri oynamasın Uğur oynar...

Yani Galatasaray bir sistem takımı olma yolundadır. Eksiği, gediği vardır, olacaktır da ama zamanla A planı mükemmelleşecektir. "B planı" diyenlere inat, sadece A planı ile oynayacaktır. Zaten B planı diye bir şey yok. B planı forveti ikilemek, başka bir şey değil. Zekâ örneği, futbol bilgisi, plan dedikleri şey iki forvet oynatmak.

İyi de, bilgisayar başında klavyede CM oynayanlar da bunu biliyor. Mümkünse bilmediğimiz bir şey anlatın bize.

Bayanlar özür bekliyor


Malum, Maradona'nın Uruguay maçı sonrasında yaptığı açıklamalar.. Arjantin'de bayanlar özür bekliyormuş....