27 Ağustos 2009

Küçük hedeflerin 'büyük' takımı Beşiktaş


İsmail Köybaşı + Tabata: 14.5 milyon Euro + Serdar Kurtuluş

Beşiktaşlı olup da insanın akıl sağlığını yitirmemesi içten bile değil. İsmail Köybaşı ve Tabata, Elano ve Keita ile neredeyse aynı fiyata alınmış. Tabata'nın Manchester United ya da Wolsburg karşısında ne yapacağını, aslında ne yapacağını bile bile dehşetle merak ediyorum.

İsmail Köybaşı için verilen para bir biçimde makul görülebilir, yaşı ve yetenekleri itibariyle. Ancak Tabata için verilen 8 milyon Euro hiçbir akıllı yönetimin ve kulübün yapacağı iş değil.

28 yaşına kadar Brezilya'da kalmış, kimsenin dikkatini çekmemiş bir adam nasıl bu denli değer kazanabiliyor. Diğer taraftan gündüz "Tabata'yı kimseye vermem" diyen Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl'ın sözlerinin üstünde dumanı tüterken, akşam saatlerinde transferin açıklanması. Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan tutarsızlık... Yine de, hakkını vermek gerekir, Tabata gibi bir oyuncuyu, bu fiyata vermek yönetim başarısı.

Gaziantepspor böylece iki yıllık bütçesini kurtardı, Beşiktaş ise küçük hedeflerin takımı olduğunu gösterdi. Tabata ile Türkiye'de alınabilecek birkaç galibiyet onları mutlu edecekse sözüm yok tabii.

2010 Şampiyonlar Ligi -benim tahminlerim-



A Grubu'ndan Juventus lider çıkar, Bayern Münih ve Bordeaux grup ikinciliği mücadelesi verir.

B Grubu'nda Manchester United grup lideri çıkar, Wolfsburg grup ikincisi olur, CSKA Avrupa Ligi'ne geçiş yapar, Beşiktaş havlu atar.

C Grubu'nda Real Madrid ve Milan çıkar, Marsilya grup üçüncüsü olur.

D Grubu'nda Chelsea ve Atletico Madrid gruptan çıkar, Porto üçüncü olarak yön değiştirir.

E Grubu'nda Liverpool ve Lyon üst tura çıkar, Fiorentina UEFA Avrupa Ligi'ne, Debrecen ise şiddette evine döner.

F Grubu'nda Barça-Inter çıkar, Zlatan Inter'e minimum 2 gol atar, Eto'o'da Nou Camp'ta gözyaşlarına boğulur, gösterilen sevgiden ötürü. Dinamo Kiev, Kazan'a karşı tecrübesini konuşturur ve 3. bitirir.

G Grubu'nda Sevilla ve Stuttgart grubu ilk ikide bitirir, Rangers 3. sırayı yer alır.

H Grubu'nda Arsenal grubun tozunu atar Olympiacos grubu ikinci bitirir; AZ Alkmaar ise üçüncü olup yoluna devam eder.

Tuncay Şanlı doğru yolda ilerliyor


Tuncay konusunda her kafadan bir ses çıkıyor. Stoke City yerine Fenerbahçe'ye dönmesi tercih sebebi olması gerektiğinin altı çiziliyor.

Fenerbahçe bu yıl Liverpol'la oynayacak mı? Chelsea ile oynayacak mı? Ya Manchester United? Peki ama Arsenal? Ama ama Manchester City? Aaaaa oynamayacak mı? Ya da Galatasaray'a gelse oynayabilecek miydi? Tabii ki hayır.

Göz önünde olmak iyidir. Kıytırık Turkcell Süper Lig'de oynamaktansa İngiltere Premier Ligi'nin en sıradan takımında oynamak daha yeğ bir durumdur. Türkiye'ye gelse ne olacak ki?

Diyarbakır'da kafasına taş mı yiyecek? Futboldan anlamayan yazarcıklar tarafından eleştirilecek. En güzelini yaptı, en doğru kararı aldı, kendi açısından.

İster askerlik için olsun, isterse başka bir sebep. Şu Avrupa'ya gidip tez zamanda dönen futbolcular kervanına katılmadı.

Tabii işin başka bir boyutu da, sürekli "Tuncay'ı Chelsea istiyor", "Tuncay'a Liverpool kancası" gibi haberlerin, ne denli anlamsız ve içeriksiz olduğu ortaya çıktı.

Bütün sene şişir şişir sonra olmasın. Seviyoruz bizi temsil ettiği için, eyvallah ama o kadar da uzun boşlu değil. Daha katetmesi gereken mesafe var. Stoke City'de bu yolu alması ümidimiz.

Günün fotoğrafı

Paramesyum Gürcan 'sen alışıksın'

Bazen insan kendini tekrar eder gibi hisseder. Ama işte öyle anlar oluyor ki; duramıyorsun yerinde, kendine hakim olamıyorsun. Gecenin bir vakti ayakta olunca da, böyle şeyleri yaşıyorsun.

Gürcan denen ve yazdığını sanan Paramesyum engin ve ulu fikirlerini döktürmüş yine. Konu yine aynı; aslında Galatasaray'ın çok şişirildiği ve yorumlardan daha kötü bir takım olduğu, Fenerbahçe'nin de kimse tarafından görülmese de Galatasaray'dan daha iyi bir takım olduğunun altını çiziyor.

Şimdi bu Paramesyum'a cevap vermek hata ama kimsenin bilmediklerini bir biçimde biliyorsan da söylemek lazım.

Önce bu Paramesyum'un tezlerine bakmak lazım tabii. Sonra nasılsa bir cümle yazıp hepsini çürüteceğiz. Önce, Galatasaray'ın hücum zenginliği olmadığını "Ama hocam hücum yönü zengin diyorsunuz ama hep duran toplardan gol atıyorlar" biçiminde, muhtemelen dinleyenlerin kıçıyla güldüğü bu cümleyi kurdu.

Bunun fazla komik olduğunu kapasitesi dahilinde anlayınca şimdi konu "Galatasaray daha takım gibi olmasına rağmen, skor performansının altında tek bir isim yatıyor; Arda Turan. Arda olmadığında veya formsuz olduğunda aynı ciddi kuşkularım var.

Galatasaray baskı kurmaya, oyundan zevk almaya çalışan oyunculardan oluşuyor. Fakat anahtarı elinde tek bir oyuncu tutuyor."
noktasına getirmiş.

Yani bu halen Elano, Keita, Kewell gibi oyuncuları kaale almıyor. Bunlar yaratıcı değil. Sadece Arda yaratıcı. Güzel tamam, bir Paramesyum (Bilmeyen Google'a baksın) bunu düşünmüş olabilir. Önyargılarından da vazgeçmediğini anlıyoruz bu Paramesyum'un.

KONUNUN ÖZÜDÜR

Şimdi esas bu konuyu neden yazdık, bu Paramesyum nasıl biridir onu tek bir cümle ile yazmaya geldi.

"Sevgili Paramesyum; sen değil miydin daha Zico'nun Türkiye'deki ilk haftalarında Rıdvan Dilmen'e telefon açıp 'Rıdvan lütfen programda geçir şu herife. İstemiyorum bu takımın başında kalmasını. Her hafta hepimiz geçirirsek Aziz Yıldırım bunu yollar' diyen.

Sonra sen değil miydin 'Zico'nun en önemli özelliği kendini hep geliştirmeye yönelik, komplekssiz bir karaktere sahip olması. Büyük hoca olma yolunda ilerliyor' diye tükürdüğünü yalayan."

Bak şimdi, sen yaz yazabildiğin kadar; bu tükürdüklerinin hepsini yalayacaksın zamanı gelince. Hem de şapır şupur yalayacaksın.

Ama alışıksın sen yalamaya, geçmişinde yaladıklarını hesaplasak metrelerce cetvel bulmak lazım, onu da bulamayız muhtemelen. Ama unutma yazdıklarını, sakın unutma hem de. Çünkü unutmayacak çok insan var.

Hayır, Galatasaray ligi 6. ya da 7. de bitirebilir, sorun art-niyet, sorun kıskançlık, sorun kendisinde olmayanı gördüğünde bok atmak.