
Haberlere bakayım dedim, Elano gönderilmiş onu öğrendim. Geldiğinden bu yana Galatasaray'a gram katkısı olmamıştır. Hafızamda bir tek Kayserispor maçında attığı şahane gol var, başka da bir şey kalmamış.
Sorun Elano'nun gönderilmesi değil elbet. Misimoviç'in ipi erken çekildi ve Elano da gönderildi.
Servet takımda, Mustafa Sarp takımda, Hakan Balta takımda, Barış takımda gidenler Elano ve Misimoviç.
Bu kulübü yönetenlerde sike sürülecek beyin varsa, o sike benim beynim de sürülmesin. Bazen yazdıklarıma bakıp
"Ulan acaba çok mu mantıksız eleştiriyorum" diye kendi kendime bir hesaplaşma yapıyordum. Yok anasını satayım, az bile söylemişim bu yavşaklar için.
Bu herifler bu zekâ kümesi içinde nasıl şirket yönetmişler hayretler içinde kalıyorum. Yemin ediyorum bu ibnelerin eline kız giren dul çıkar. Bu kadar basiretsiz, becereksiz, yeteneksiz, bilgisiz, cahil adamlardan oluşuyor.
Açıklamaya bak;
"Galatasaray Profesyonel Futbol Takımı oyuncumuz Elano Blumer'in avro 2.900.000 bedelle SANTOS FC'ye transfer olması konusunda anlaşmaya varılmıştır.
...Euro olmak üzere şirketimizin toplam taahhüdü 9.158.364 Euro ve 12.000 ABD Doları kadar azalmıştır."Malların mantığına bak, kâr ettik demeye getiriyorlar. Şu kadar paradan yırttık demenin bok yemesinden başka bir şey değil.
Yönetimde herkes hesap peşinde. Kimse olan bitene, sesini çıkartmıyor. Biri gelecekte kalır mıyım endişesi taşıyor, diğeri başkanlık koltuğuna gözünü dikmiş, berikisi koyun gibi başkanın peşine takılmış.
Durumun vahametinin farkında mısınız bilmiyorum beyler. Galatasaray elden gidiyor. Amına koydunuz takımın. Takımda kalan adamlara bak, gönderilen adamlara bak.
Başkanlık dönemine her yıl 1.5 teknik direktör, 14-15 de transfer düşüyor. Devre arası verirler taraftarın ağzına iki emzik transfer, aslanlar forumlarda coşar
"Lan bak bu sezon her şey farklı olacak" diye, siz de artık birkaç yıl daha koltuğu garantilersiniz.
Galatasaray'a devrim gerek, çünkü şu an içeriden bir ihtilal yaşanıyor. Galatasaray ismini bitirmek için yemin etmişler sanki. Türkiye'nin en ciddi kulübünü; Medical Park'lara, Cafe Crown'lara muhtaç ettiniz. Be ibne o zaman sen ne boka başkanlık yapıyorsun, ötekisi neden yöneticilik yapıyor?
Futbolda yoksun, basketbolda yoksun, voleybolda yoksun. Eeeee Aslanseverler Derneği mi lan burası? Sportif tek bir başarın bile yok ama stadımız var artık değil mi?
Götünüze girsin o stadın kolonları, kirişleri. İnsanların içindeki üç kuruşluk zevkin içine sıçtınız. Hangi zevke insanlar oraya gidecek ki, şu noktadan sonra.
Üç tane yavşak futbolcunun, bin tane asalak taraftarın, birkaç İslamı şirketin esiri yaptınız koskoca Galatasaray Spor Kulübü'nü.
Kapitalist köpekler, her sezon başı forma, atkı, bere, şort satacağız diye insanların ceplerine ellerinizi sokup, sonra o paralarla sikinizin keyfine kararlar veriyorsunuz.
Bizim lan bu takım, bizim. Kombine kart alabilmek için bankadan kredi çeken Hasan'ın, hafta sonu bilet alabilmek için oğlunun gırtlağına girecek iki lokmayı azaltan Mustafa'nın, cebinde parası kalmadığı için maç sonu Mecidiyeköy'den Aksaray'a kadar yürüyen Ersin'in.
Ama tabii, bu sevgiyi paraya çevirmesini bilenler sizlersiniz. Alırsınız devre arasında iki adam satarsınız formalarını, anahtarlıklarını, t-shirtlerini yine insanları sağılır inek konumuna getirirsiniz.
Gerçi sizde o vizyon nerede. Almaguerler, Inamotolar, Lukunkular tam size göre adamlar. Bank Asya'da mücadele ederken daha çok işimize yarar.
Bir avuç elitist yavşaktan başka bir şey değilsiniz ve o kurumun başındaki asalaklarsınız. Galatasaray'ın ismini kullanarak, şirketlerinize ihaleler alıp, zenginliğinize zenginlik katan.
Şu dörtlük tam size uygun, öyle sonlandırayım. Oturun, kurulun koltuklara gün gelir, devran döner elbet.
Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar
Biter bu dertler, acılar
Sararlar bir gün, sararlarNot: Okuyan arkadaşlara, özellikle ilk kez denk gelenlere söylüyorum. Ben küfür eden bir adamım, o yüzden de yazarken kullanıyorum. İnce ince geçirmesini, tek bir küfür bile etmeden küfür etmekten beter etmesini de bilirim ama benim tavrım budur. Her seferinde
"küfür de etmesen daha iyi olur" şeklinde serzenişlerde bulunmayın. Sahtekârlık mı yapayım burada size karşı. İçim neyse dışım o, beynimdeki neyse klavyeden o dökülüyor.