9 Ağustos 2009

Denizli'nin bitmek bilmeyen enerjisi!


Bu Denizlispor'da bir şey var. Lorient maçını hatırlıyorum Fransa'da, 102 dakika oynanmıştı.

Meşhur Denizli-Fenerbahçe maçı 106 dakika oynandı.

Şimdi yine bir Denizlispor-Fenerbahçe maçı var, muhtemelen 140. dakikada bitecek. İyi kondüsyon var bu takımda...

İyi hoş da, bu defansla olmaz ama

Galatasaray, ligin ilk haftasında 17 haftalık deplasman macerasının en zorlarından birini kayıpsız atlatarak, iyi bir başlangıç yaptı. Netanya maçında alınan 6-0'lık skor ve oyunu bekleyenlerse hayal kırıklığı yaşadı.

Maça; kalede Leo Franco defansta Sabri-Gökhan Zan-Servet-Hakan Balta, hemen önlerinde Mustafa Sarp, Ayhan ve Arda ile ileride Aydın-Baros-Keita ile başlayan Galatasaray 4-3-3 dizilimiyle sahaya çıktı. Maçın çeşitli bölümlerinde 4-2-1-3'e kayan sarı-kırmızılılar Arda ve Mustafa Sarp'la gelen iki golle, karşılaşmaya beklediğinden rahat bir başlangıç yaptı. Ancak maç o rahatlıkla geçmedi...

UZAKTAN ÇEKİLEN ŞUTLARA DİKKAT!

En geriden başlarsak şunları söylememiz mümkün. Kaleci Leo Franco yediği harikulade golde ne yazık ki hatalıydı. Julio'nın 25 metreden çıkardığı topta Arjantinli kaleci önde durmasının bedelini ödedi. Hemen hemen tüm pozisyonlarda kale çizgisinin 6-7 metre ilerisinde duruyor. Aklıma ilk gelen Mallorca-Galatasaray maçında yediği aşırtma goller geldi. Sezon içinde uzaktan çekilen şutlarla gol yemesi mümkün.

Sağ kanatta oynayan Sabri, bildiğiniz Sabri. Ne bir adım ileride ne bir adım geride. Orta yapamıyor, ileriye gittiğinde kanadında boşluklar doğuyor, basit top hataları yapıyor. Ehh, buna bir de kontrolsüz bir biçimde Wagenhaus'u hatırlatan hareketle penaltı yaptırması eklenince, hakkında çok olumlu konuşmak gelmiyor içimden.

GÖKHAN ZAN-SERVET İKİLİSİYLE OLMAZ

Herkesin beklediği transfer defansa mı yapılır bilemiyorum ama şu kesin ki, bütün bir sezon boyunca Gökhan Zan ve Servet'i izlemek, ızdıraba dönebilir. Özellikle açık alanda yakalandıklarında defansta ciddi boşluklar doğuyor. Servet'in yanında daha hareketli, topu oyuna sokabilme becerisi olan birinin oynaması çok daha olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Yan toplar ve şişirme toplarla gelen rakiplere karşı bu ikili ne kadar idealse, kontraatak yapan, verkaçlarla gelen rakipler karşısında da o kadar başarısız olacaklardır. Üstelik bu ikiliden hem Gökhan hem de Servet, defanstan bütün topları dan-dun şeklinde çıkarıyor. Hedefi olan hiçbir takım böyle bu oyun kurgusuyla ileriye gidemez. Muhakkak, defanstan top çıkarma yetisine sahip bir oyuncu bu ikiliden birinin yerini almalı. Bu gönül bireysel olarak Emre Güngör'ü görmek ister.

Hakan Balta da, her zamanki Hakan Balta. Soğukkanlı, sadece futbol oynamayı düşünen, bir güzel adam. Daha tam olarak hazır olduğu söylenemez, yine de o bölgenin tek ismi.

ARDA HAZIR OLMASA DA 3 PUAN O'NUN ESERİ

Galatasaray orta sahasında görev alan Ayhan-Mustafa Sarp-Arda 3'lüsü, hücuma katkıları açısından başarılıydılar. Fakat Gaziantepspor, sarı-kırmızılı takımın orta sahasını çok çabuk kat etti maç boyunca. Mehmet Topal ve Linderoth'tan biri mutlaka bu takımın 11'inde bulunmalı.

Arda'ya gelince, attığı ve attırdığı 2 golle maça imzasını attı. O bildiğimiz, özlediğimiz Arda olmadığı kesin. Tabii sıcak hava, sezonun başı olması nedeniyle yoğun tempoya ayak uyduramaması önemli etkenler. Bu hali bile 3 puanın kazanılmasına yetti.

BAROS ÇOK YANLIZ, DESTEK ŞART

İleride kanatlarda yer alan Aydın ve Keita, Baros'a yeteri kadar yardımcı olamadı. Baros birçok pozisyonda pas atacak arkadaşını aradı. (İlk golde pası attı Arda golü yaptı) Eğer 4-3-3 oynayacaksa bu takım -ki oynayacağı kesin- her iki kanatta bulunan oyuncuların Baros'a yakın oynaması ve pozisyon hazırlaması gerekiyor.

Netanya maçının kahramanı Aydın, bu maçta özellikle ilk yarıda son derece pasif ve silik kaldı. Keita'ya gelince, bireysel olarak çok yetenekli olduğunu maçın belirli bölümlerinde gösterdi. Kolay yıkılmayan, sürekli dikine oynayan, tam tribünlerin sevgilisi olacak tipte bir oyuncu.

Nonda kendini bulmuş bir görüntü verdi Netanya maçı ardından. Eğer transfer yapılacaksa bu forvet olmamalı. Nonda ve Keita bu işi görebilecek kapasitede oyuncular.

CEPTE 3 PUAN VAR

Sonuç olarak; hava şartları, sezonun başı olması, oyuncuların henüz yüksek tempoda oynamasına izin vermiyor. Cepteki 3 puan lige başlangıç açısından gayet güzel. Fakat bu defansla Galatasaray'ın özellikle UEFA Avrupa Ligi'nde başarılı olmasının imkânı yok. Gökhan Zan-Servet ikilisi ile uzun yola çıkılmaz.

Teknik Direktör Rijkaard'ı izlemek gerçekten de harika bir duygu. Her golde, bir taraftarmışcasına havalara zıplaması, oyuna gerektiği zaman müdahalede bulunması uzun yıllardan bu yana Galatasaraylılar'ın beklediği hocayı bulduğunu gösteriyor. Umuyorum Galatasaray-Rijkaard birlikteliği uzun yıllar sürer.

Son not: Hakem Bünyamin Gezer genel olarak gayet başarılı bir maç yönetti. Ancak Arda Turan'ınn omzundan kolundan çekiştirmesi pek şık durmadı. Uzatırsın maçı olur biter. Hiçbir oyuncunun hakemi çekiştirme hakkı olmadığı kadar, hakemin de bir oyuncuyu çekiştirmesi doğru değil.

Hangi maç insan hayatından önemli?

Galatasaray 2009-2010 sezonunun ilk maçında bugün Gaziantepspor'la karşı karşıya gelecek. TFF'nin maç saatini 19.30'a alması, pek tabii ki tepkilere de beraberinde getirdi.

Can alıcı yaz sıcaklarında futbol oynamak, 90 dakika koşmak, mücadele etmek kolay olmasa gerek. Bu yüzden alınacak skorun çok da önemli olmadığını düşünüyorum.

Ancak insafsızlıkla eşdeğer olan bu kararın alınması hangi vicdana sığar, bunu da merak etmekten kendimi alamıyorum. Maç saatinde sıcaklığın 36 ila 38 derece olması bekleniyor.

Sahaya çıkacak 22 oyuncuya şimdiden kolay gelsin. Üstelik Meduna örneği de hafızalarımızda taptaze duruyor. Yine bir Ağustos akşamı (20 Ağustos 2006) sahada aniden yıkılıp kalan Çek oyuncu, ne TFF'ye ne de yayıncı kuruluşa ders olmamış.

Yeri geldiğinde, kokuşmuş centilmenlik dersleri, içi boş Fair-play cümleleri kuranlar, bugün bir şeyler ters giderse ne diyecekler, ne söyleyecekler, kendilerini nasıl savunacaklar?

Ama haklılar tabii. Çünkü burası Türkiye. Bu ülkenin gündemi bir günde değiştiriliverir. Bir soruşturma açılır, soruşturma aylarca sürer, en olmadık adama birkaç yıl ceza verilir (çok tepki gelirse) olay kapanıp gider.

Mesela bu ülkenin Milli Takım teknik direktörü ne iş yapar merak ediyorum cidden. Bu konuyla ilgili hiç mi bir şey söylemez? Milli Takım Teknik Direktörü'nün görevi sadece maçlar öncesi açıklama yapmak mıdır?

Orta oyunu gibi Türk futbolu. Kimin ne iş yaptığı belli değil. Yayıncı kuruluş maç saati belirliyor. Maçtan sonra Edü çıkar, "Aman hocam çok sıcaktı ama", Büdü yanıt verir "Futbolcu işini yapacak arkadaş. Sıcak filan bilmem. Biz ne sıcaklarda oynadık."

Umuyorum bu akşam ne Galatasaraylı ne de Gaziantepsporlu kardeşlere bir zarar gelmeden maç biter. Maçın sonucunun ne olduğunun önemi yok. Çünkü dünyada insan hayatından daha önemli bir şey yok.

Espanyol kaptanı Jarque hayatını kaybetti


La Liga'nın başlamasına az bir süre kala tatsız bir haber aldık. Espanyol'un kaptanı Dani Jarque geçirdiği kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmiş.

Daniel Jarque'nin kız arkadaşı ile telefonda konuşurken kalp krizi geçirdiği belirtiliyor. Yapılan kalp masajı ve Defibrilatör'e yanıt vermeyen Jargue takımının kamp yaptığı İtalya'da hayatını kaybetti.

Espanyol altyapısında yetişen Jargue, İspanya'da sırasıyla U17, U19, U20 ve U21 takımlarında forma giydi.

Toprağı bol olsun diyoruz. Futbol ailesi olarak hepimizin başı sağolsun.

Edit: Gaziantep'te saat 19.30'da oynanacak Gaziantepspor-Galatasaray maçında umarız böyle acı bir haber almayız. Çünkü yayıncı kuruluşun keyfi, TFF'nin kararı o sahadaki gencecik adamların hayatlarından önemli olamaz. Meduna örneği taptaze hafızalarımızda dururken, umuyorum tatsız bir şeyler olmaz. Çünkü bu vebalin altından kimse kalkamaz.