
Geçen akşam Çağrı ile konuşuyorduk, ona bir şey anlatacağımı söylemiştim, neden bilmiyorum o zaman aklıma geldi.
Biliyorum ve hatta farkındayım sanırım daha önce 3 kez 'yazmayacağım' demiştim. Çabuk gemileri yakıyorum, gündelik yaşantımda geri dönüş yapmam ama burasına karşı aynı kararlılıkta duramıyorum.
Belki birkaç arkadaş hatırlar, "İzleyici sayısı 250 olduğu zaman, yeni bir blog açacağım" demiştim. Geçen gün hiç farkında olmadan 251'i gördüğümde "Eeee ne bekliyorsun?" diye söylendim, kendi kendime.
İlk yazdığım akşam, 1635 başlık yazabileceğimi düşünmemiştim. Hatta şu an bile, o kadar yazabileceğimi düşünemiyorum. Pek çok saçmaladım, pek çok kalp kırdım belki. Bazılarını bilinç dahiline, bazılarınıysa da kesinlikle ayırdına bile varmadan yaptım.
Bu kadar kişi tarafından takip edilmek, kimileri için az, kimileri için çok olabilir ama bence oldukça fazla ve bir noktadan sonra rahatsız edici. Bir noktadan sonra gelen giden insan sayısının fazlalığı, yarak-kürek tiplerin gelmesine de neden oluyor.
Attıkları yorumlar, mailler öyle çok da derdim değil, umursadığımdan değil ama içten içe rahatsız oluyorum, bu tiplerin gelip gitmesinden. Sanki evime giriyorlar gibi hissediyorum. Ne yazık ki burada kapı sürekli açık..
Duygusala bağlamak istemiyorum da, şu bloğu açtığım gün, kardeşim gibi seveceğim adamlar olacağını tahmin etmezdim. Hiç görmediğim, elini bile sıkmadığım insanlarla dertleştim. Hakikaten güzel insanlar uğradı şuraya.
Bir gece Çağrı ile aşk konuştuk, başka bir gün Fırat'la dünyaya bakışı konuştuk, bir gece Ozan'la siyaset konuşuk, başka bir gün Alican'la bambaşka bir şey konuştuk.
Yazılanları silmeye gönlüm elvermiyor ısrarla. Kaldı ki, şurada yazılanlarda benim kadar emeği olan insanlar var. Kimi mail attı "Bak bunu yazsan iyi olur" diye, kiminin yazdığı bir yorumu yazdım, kimiyle konuşurken ortaya bir şeyler çıktı.
Herkesin emeği var o yüzden silmiyorum ve silmeyeceğim. Ama bu kez noktayı koyuyorum.
Haksızlıklara sesimizi çıkartacağız, isyan edeceğiz, küfürün dibini bulacağız, futbol geyiği çevireceğiz.
Herkes kendine iyi baksın. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş diye kimse birbirini üzmesin, hırpalamasın.
Ara ara şiir kondurduk, bir tane de Özdemir Asaf'tan gelsin...
Haydi eyvallah.
HOŞÇAKAL
Siyah beyaz tuşlarında piyanomun
Seni çalıyorum şimdi
Çaldıkça çoğalıyorsun odada
Sen arttıkça ben kayboluyorum
Seni doğuruyorum geceye
Adını koyuyorum Aya bakarak
Her şey sen oluyor her yer sen
Ben ölüyorum
Sesini duyuyorum Rüyalarımda
Gözlerimi kamaştırıyor ışığın
Rüzgar sen gibi dokunuyor bana
Ben doğuyorum
Duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
Dokunmuyorsun bana
Sen gibi bir şimşek çakıyor
Tam kalbime düşüyor yıldırımı
Ben gidiyorum.