27 Ekim 2010

Daha yeni başladık Niangçığım










Niang: Kişisel düşüncem maçla alakalı, burada Galatasaraylı futbolcular tarafından son derece sert fauller gerçekleştirildi. Ancak karşılığı olan oyun kuralları içindeki kartlar hakem tarafından gösterilmedi. Bu da maçın kaderini doğrudan etkiledi diye düşünüyorum.

Bence en az 2 oyuncu atılmalıydı. Çok farklı şeyler bunlar. Genel durumdan bahsettim. En az 2 diyebilirim, ama farklı pozisyonlar, çok net verilmeyen, yüzde yüz penaltılar, bariz pozisyon aldığımda kaldırılan ofsaytlar...Teknik detaya inmeye gerek yok. Bu bir gerçek o gün gerçekten bir sıkıntı yaşadık.

Öncelikle benim Türkiye’ye gelmeden önce düşüncem şuydu: Türkiye fizik açıdan gerçekten Fransa’dan daha zorlu bir lig. Bunu bilerek buraya geldim. Gördüğüm bir şey var burada. Rakip takımları özellikle defans oyuncularının oyun kuralları dışında gerçekleştirdikleri sertlikler var ve bunlara müsaade ediliyor. Bu son derece ilginç bir durum. Fransa’da böyle bir maç oynanmış olsaydı eminim ki karşı takımdan birkaç tane oyuncu atılırdı. Ancak buna müsaade ediliyor, dikkatimi çekti. Bu normal bir durum değil. Ama tabi ki bundan şikayetçi değiliz, profesyoneliz buna da mutlaka uyum sağlayacağız.

YORUM

Körler ülkesindeki kasaphane diye bir post yazılmıştı 2010 Şubat ayında. Pek çok Galatasaray bloğu bunu sayfasına taşımıştı o dönem.

Ne demişler; "Keser döner sap döner gün gelir hesap döner." Devran şimdi dönüverdi. Niang arkadaşımız, Türkiye'deki sertlikten yakınmış, özellikle de Fenerbahçe-Galatasaray derbisindeki sertliğin maçın sonucunu etkilediğini söylemiş. Kırmızı kartlar çıkmalıydı, v.s. v.s.

Geçen yıl 3 maymunu oynayanlar, bu yıl aniden seslerini yükseltmeye başladı. Ne oldu, hani Türkiye, Avrupa'nın en sert futbolunun oynandığı ligdi? Hani Türkiye başka liglere benzemezdi? Hani bu ligin şartlarına alışacaktı herkes?

Ne oldu?

Olan biten bir şey yok. Niang arkadaşımız emziğe ihtiyaç duymuş olmalı ki, Pazar akşamından bu yana konuşup duruyor. Dur bakalım, dur biraz. Daha yeni başladık, daha 10 hafta bile olmadı. Hele sezonun sonlarına gelelim bak ayaklarında delikler açılıyor mu, bak bakalım önüne gelen tabanla dalmıyor mu?

Şikâyetin varsa, takım kaptanın Emre'ye ya da Lugano'ya git, onlara söyle. Onlar bu işlerin piridir çünkü.

Dev gibi adamsın, birazcık dayanıver.

Dedim ya daha yeni başladık.

Kişisel olarak, kendisi bir açıklama daha yaparsa Samandıra'ya emzik yollayacağım. Alsın ağzına, basın toplantılarına öyle çıksın.

Yanlış anlaşılmasın, sertliğe hâlâ karşıyım. Sadece 3 maymun rolüne çalışıyorum.

Biri Niang'a şu fotoğrafları bir zahmet gösteriversin.

800 TL için


18 yaşında bir gençti Akın Deniz. Bursa'daki bir krom madeninde dün hayatını kaybetti.

İşe başladığının üstünden daha 15 gün geçmişti. Babası sigortalı bir işe sahip olsun diye, tutup elinden getirmiş madene.

Yönetenlerin deyimiyle kader'e teslim oldu.

Yarın gazetelerde acıklı bir hikâye ile belki görürsünüz, belki de görmezsiniz.

800 TL'lik maaşını alamadan öldü Akın. Yarın hiçbirimiz kendisini hatırlamayacağız. Ateş düştüğü yeri yakacak sadece.

18 yaşındaki çocuklarımızı okutamadan, maden ocaklarına yolluyoruz. Ne için? 800 TL için.

Kimse utanmıyor, kimse yüksünmüyor ve hepsi hayatına devam ediyor, gayet rahat biçimde. Biz de öyle...