18 Eylül 2011

Sorunlar çok, hayal kurmak için erken

Samsunspor karşısında beklenen galibiyet ancak hâlâ olgunlaşamamış bir oyun ve pek çok eksik gedik izledik. Yok muydu, iyi şeyler? Elbette vardı ama daha kat edilmesi gereken fazlaca konu var.

Sıfır çekilen ilk haftada sahaya çıkan oyuncuların dizilişlerinde hata olduğunu söylemek gerekir. At götünde kelebek misali Sabri orta sahada, Eboue sol kanatta, oyuncu zekâsı minumum düzeydeki iki stoper ve Ujfaluši'nin sağ bek başlaması. Maç başlamadan sahaya bakıldığında, kazanılması zor bir maç olacağı belliydi, öyle de oldu.

Futbol çılgınlığı her zaman kaldırmıyor, bu yüzden Fatih Terim ilk haftadaki hatalarından arınmış bir 11'le sahaya çıktı. Bu kez oyuncular çok daha yerli yerindeydi. Ancak Terim'in büyük bir sıkıntısı var, o da santrafor. Hafta içi Terim'le ilk ağızdan konuşmuş bir gazeteci abimle dertleştik. Terim'in, Baros için "Ciddi psikolojik sorunları var ve hiç mi hiç güvenmiyorum" dediğini, dile getirdi.

Baros'u seviyoruz, sahadaki mücadelesini, hırsını beğeniyoruz. Fakat kabul etmeliyiz ki, bu yılki Baros, gerçekten de Terim'in söylediği çizgide, henüz güven verebilmiş değil. Psikolojik sorunları var mıdır ya da gerçekten takımda kalmak istemiyor mu, ilerleyen zamanlarda daha net görebileceğiz.

Galatasaray'ın Baros dışında sahadaki görüntüsüne gelecek olursak, ne yazık ki, bu takım kör topal, devre arası transfer dönemine kadar ilerlemek zorunda. Her iki bekinin de değişmesi şart. Ama tabii söz konusu Galatasaray olunca, transfer sezonu boyunca golcü arar, son dakikaya iki sürpriz yumurta çıkartıveririz.

Çok pas yapmaya çalışıyor Galatasaray ancak kritik bölgelerde ciddi pas hataları yapılıyor. Mustafa Sarp'ın tüm Galatasaraylılardan intikam anında attığı golde, bunu hepimiz gördük. Pas hataları minimize edilirse, daha işlevsel bir orta saha ve daha az yürekleri ağıza getiren bir takım izlemek mümkün.

Samsunspor 10 kişiyken bile Galatasaray'a yaptığı baskıdan sonuç aldı. 10 kişi kalan takımlar biraz serseri kurşun misalidir ama Galatasaray'ın eğer ciddi hedefleri varsa, rakip 10 kişiyken bu kadar baskı yememeli.

Bu baskıda biraz da Eboue'nin orta sahada kullanılmasının etkisi var. Bence maçın dönüş anı da Eboue'nin oyundan çıkması oldu. Orta sahada ne pres yapabildi, ne de pas dağıtabildi. Fiziken sahadaydı ama birkaç pozisyon dışında etkisiz eleman tadında takıldı. Terim'in er ya da geç Eboue'nin bir orta saha oyuncusu olmadığını görmesini beklemekten başka şansımız yok. Çünkü Terim'in bayıldığı şeylerden biridir "Ben yaptım" diyebilmek.

Sercan ve Elmander'in gollerdeki etkisi, rakip fazlaca yıpranmaya başlamışken yadsınamaz. Elmander, Terim'in pek tercih noktalarından biri değildi, bugünkü maça kadar. Ancak attığı gol ve sahadaki efektifliğiyle, formayı Baros'tan daha fazla hak ettiğini gösterdi.

Galatasaray aksıyor, bunda pek çok bileşen etken ama bsenim kafamdaki futbol öyle 5 bilinmeyenli denklem değil. Sahaya 11 kişi ile çıkılacaksa, oyuncular her kadar eksik gedik de olsa doğruları yansıtmakta fayda var.

Melo'nun takıma katkısı gerçekten çok olumlu ve ileriye umutlu bakmak için geçerli, Selçuk henüz daha sahada bekleneni vermekten uzak ancak orta sahada geçen hafta Sabri bu hafta Eboue ile bu iki oyuncunun da verimleri düşüyor.

Son olarak, Galatasaray'ın rakip kim olursa olsun, sahaya bir golcü ile çıkması iyice can sıkıcı bir hale gelmeye başladı. Sercan ve Elmander'in girmesiyle oyunun nasıl değişik bir hal aldığını gördük. Bari kendi sahanda oynarken, iki golcüyü yan yana oynat. Hayır, rakip Barcelona olur, Manchester United filan olur anlarım ama birader Samsunspor'la oynuyorsun, ayıp oluyor.

Anlık patlamalar, devamlılığın az olduğu bir oyun ve fazla sayıda sorun, ligin başı için olumlanabilecek şeyler fakat tarih yaprakları ilerlemeye başladığında bu sorunlar devam ederse, iş tatsız hale gelir.

Unutmadan, cidden daha maç başlamadan, Elmander'in gol atacağını söylemiştim, sağolsun beni yanıltmadı. Arada oluyor öyle şeyler. Ayrıca Elmander'le ikilenecek forvet, Galatasaray çok tehlikeli bir takım yapar, yimdiden notumu düşeyim.

Eklemezsem olmazdı; şu Brezilyalıların gol sevinçleri kadar itici gol sevinçleri olamaz. Ya hamam böceği gibi yerde mal mal hareketler yaparlar, ya yengeç modeline dönerler, bugün de halen ne yaptığını anlayamadığım Melo'nun gol sevinci. Biri de insan gibi sevinsin, neymiş bu hayvan olma merakı anlayamadım. Yemin ediyorum, o şahane gole doğru düzgün sevinemedim, kendisini tanımsız bir biçimde kafasını sik gibi sallayıp, yerde salak hareketler yaparken...