28 Kasım 2010

Onursuz, gurursuz, şerefsizler topluluğu


Merak ediyorum o koltukta ne var? Ya da Galatasaray küme kalma mücadelesi verirken mi siktirip gideceksiniz? Gerçi tablo şu an kümede kalma mücadelesi veren takımlarla hemen hemen eşit. 14 maçta 5 galibiyet, 2 beraberlik, 7 mağlubiyet ve eksi 4 averajla 17 puan. 17. sırada bulunan Sivasspor 11 puanda. Yani Galatasaray ciddi ciddi kümede kalma potasında duruyor.

Aslında sorun tabelada bulunduğu yerde değil, sorun Galatasaray'ın birkaç sezondan bu yana uyutulması. Yok GSBilyoner, yok Türk Telekom Arena, yok şirket birleşmesi, yok Galatasaray televizyonu.

Bana ne lan bunlardan. Millete Galatasaray ismini kullanıp bahis oynatmanızla mı gururlanacağım yoksa varını yoğunu Galatasaray'a akıtan, formasını alan, çoluğundan çocuğundan, hayatından eksiltip bilet veren adama televizyonu izletmek için bile para almanızdan mı?

Bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. Ben sahada mücadele eden adamlar istiyorum, formasını dibine kadar terleten adamlardan söz ediyorum.

Çocuktum hiç şampiyonluk görmedim. Ama Hakan Balta gibi yavşaklar yoktu takımda, Servet gibi zekâsal açıdan sorunlu adamlar yoktu. Sarı İsmail vardı, Rambo Yusuf vardı, Erhan Önal vardı, Çaycı Ahmet vardı, Adnan vardı, Cüneyt Kaptan vardı, Sefer vardı.

Bunların arasında yetenekleri kısıtlı da olsa sahaya çıktığında terleyene kadar koşan, mücadele adamlar vardı.

Gel bak şimdi, para için oynayan godoşlarla dolu bir takım var. Hakan Balta'nın suratına lütfen bakın, ne kadar kendini vermiş. Servet'in suratına bir bakın ne için oynuyor? Pezevenkler Lamborghinilerle fink atarlar İstinye Park'larda, sahaya çıktığında öyle mal gibi bakıyorlar rakibin arkasından.

Salt para için oynayan adamlarla bir takım oluşturuldu. Servet denen lavuk aldığı paradan daha fazlası verilemediği ve verilemeyeceği için başka takıma gitmiyor. Niye gitsin ki herif, 2.5 milyon Euro alıyor. Paraya bak sen, 2.5 milyon Euro.

Barış denen herif 3. ligden geldi yıllık 1 milyon Euro alıyor. Ne zamanlama bilir, ne doğru düzgün rakibi karşılar, ne de kademe zekâsı var.

Hakan Balta bu takımda sol bek oynuyor ama Insua oynayamıyor. Ne o kiralıkmış! Ulan oynayanların, kiralık olmayanların alayının vicdanı kiralık. Ne ruh var, ne zekâ var, ne yetenek var. Bir adam da hiçbir şey mi olmaz.

Dalyarak ikili şimdi çıkmış "Demek sorun Rijkaard'da değilmiş" diye yorumlar yapıyor. Sizin amınıza koyayım ben, yeni mi aklınız başınıza geldi.

Niye kızdığımı bilmiyorum çünkü zaten sezon başında şu an oluşan tabloyu görmüş ve söylemiştim. Her hafta kızıyorum, üstelik hiçbir umutla da izlemiyorum ama yine de kızıyorum.

Kızdığım şey; aldıkları skorlar, oynadıkları futbol değil. Götünü yırtıp ayda 800 TL karşılığında çalışan insanlar varken bu ülkede, bu pezevenkler yıllık 2 milyon Euro alıp, kıllarını kıpırdatmıyor. Esas kızdığım şey bu.

İbnelerin bir eli yağda bir eli balda. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında ama sahaya çıktıklarında eli belinde sağa sola bakıyorlar.

Puşt herifler, bu ülkede insanlar madenlerin altlarında ölüyor, sizin bir mekânda bahşiş olarak verdiğiniz parayı kazanamadıkları için kendilerini asıyorlar, inşaat iskelelerinde 10. kattan düşüp ölüyorlar üç kuruş için. Yani emek veriyorlar emek.

Siz sahada dolanıyorsunuz. Neymiş, "Bana güvenilmediği yerde başarılı olamammış." Peh, amınıza koyayım sizin. 2.5 milyon Euro alacaksın, güven bekleyeceksin. Sonra da herkes haklı bulacak bu açıklamayı.

Onursuz, gurursuz şerefsizler topluluğu. Hepinizin kıblesi başkanınız. Nasılsa o da, bir bok becerememesine rağmen yeni gelinin sike sarıldığı gibi koltuğa sarılmış. Siz niye bırakasınız ki, haklısınız...

Not: Bir ekleme yapma ihtiyacı hissettim. Kimse kusura bakmasın ama Hagi'den teknik direktör olmaz. Keşke olsa ama olmaz. Ali Turan'ın sağ bek oynayamayacağını ve oynayamadığını görmek için daha kaç hafta beklemek gerekir bilmiyorum. Hakan Balta o takımda oynuyorsa ve Insua yedekse bu fikrimi değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.

Hagi benim efsanemdir ve hep öyle kalacaktır ama ne yazık ki, teknik direktör olarak değil.

Hepinizin geçmişini sikeyim



1917'de ilk sabotaj yapılmıştı Haydarpaşa Garı'na aradan 93 yıl geçti şimdi başka bir sabotajla karşı karşıya.

'İstanbul'u anımsadığımda, gözümün önünde canlandırdığımda aklıma gelen birkaç yapıdan biri Haydarpaşa Garı.

Bu beladan nasıl kurtulacak, atlatabilecek mi bilmiyorum ama Haydarpaşa Garı'nın olduğu yere Ticaret Merkezi ya da 7 yıldızlı bir otel yapılacağı kulaktan kulağa konuşuluyor.

Bu güzel şehirdeki her şeyi yavaş yavaş bitiriyorlar. Otto Ritter ve Helmuth Cuno'nun kemikleri sızlıyordur muhtemelen. Bu güzel şehre hediye ettikleri eserlerinin göz göre göre yanmasından ötürü.

İnsanları yakıyoruz, binaları yakıyoruz, ormanları yakıyoruz. Yakmasak, sular altında bırakıyoruz. Tarihine, geçmişine, kültürel miraslarına bu kadar düşman, bu kadar hainlik yapan bir millet daha yoktur.

Kültür Başkenti diye mavralar savuruldu, koskoca Kültür Başkenti'nin bir tane bile yangın söndürme helikopteri yok. Kültür Başkenti'nin en güzel binalarından birinin akıbetini hep birlikte göreceğiz.

Şerefsizler, hepinizin geçmişini sikeyim.