
Bu yazı sadece bir futbolcunun gönderilmesi ile ilintili değildir, biriken öfkenin patlamasıdır.
Hayatımda hiçbir futbolcu için böylesi bir tavırda bulunacağımı sanmıyordum ama bireysel olarak, eğer Kewell gönderilirse hiçbir biçimde Galatasaray ürünleri almayacağım, maçlarına gitmeyeceğim ve takip etmeyeceğim. Taa ki, bu yönetim gidene, Galatasaray'da Adnan'lar diktatörlüğü sona erene kadar.
Kendi basiretsizliklerini, beceriksizliklerini, üniversitelerde tez (!) olacak aptallıktaki transferlerini örtbas etmek için kendi kendilerine kurban seçenlere, o kurbanı iğrenç bir biçimde yaftalayanları hiçbir biçimde destekleyemem, onlarla aynı noktada olamam.
'Sakat' diye futbolcu göndermeye çalışırken, bütün spor yaşamı 'sakat'lıklarla dolu olan Gökhan Zan'a, bonservisi 'beleş' diye bel bağlamak sahtekârlıkla eşdeğerdir.
Yönetim olarak, bugüne dek sesimizi çıkarmadım, hatta belki destekledim de ancak yeter artık. Hoş, devre arasında yapılan transferlerden sonra bütün şevkim zaten kaçmıştı. Çünkü yaptıkları popülizm ve taraftar goygoyculuğundan başka bir şey değildi.
Her geleni kurban etmek, kendi kıçlarını kurtarmak için sürekli olarak birilerini taraftarın önüne atmak bu yönetimin geleneği haline geldi.
Sarı-kırmızı formayı terletirken, sakatlanan bir adamı, kullanılmış bir tuvalet kağıdı gibi atıp, üstüne sifon çekemez.
Valla kimse kusura bakmasın ama herkesin ağzına geleni söylediği Özhan Canaydın kadar başkanlık yapamamıştır bu yönetim. Benim adıma ilkeler, başarıdan önemlidir.
Bu terbiyesizliği, bu ahlâksızlığa sessiz kalmak, kişisel olarak insanlık suçu gibi geliyor bana.
Kimse çıkıp "Sen nasıl Galatasaraylı'sın? Bir futbolcu için mi bunların hepsi?" demesin. Erozyona uğratılan, taraftar gruplarıyla iç içe geçmiş, onları yemleyen yönetimlerin başarılarının ardında 'temiz' bir gelecek bekleyemem.
Benim renklerine aşık olduğum takım; Muhammet trafik kazası geçirdiğinde sonu belirsizken imza attırandır, Okan'ın ayağı kırıldığında 3 yıl bekleyendir. Edu'yu Washington'u ilk sakatlıklarında yer açmak adına gönderen zihniyet değildir.
Bundan sonra "Sessiz Galatasaraylı'yım."