
Bir futbolcu için ne kadar kötü bir şey olsa gerek. Aynı formayı paylaştığın, benzer hedefler peşinde koştuğun adamlardan biri baştacı edilirken, sana
"Siktir git" denmesi.
Hayatını altyapıda geçirmişsin, bu takımın neredeyse her basamağını atlayarak, hayalini kurduğun adamlarla birlikte oynamışsın ama senin için sağda solda
"yeniçeri" benzetmeleri yapılırken, elin Çek'i 4 yenilen bir maçta alkışlarla sahayı terk ediyor.
Aralarındaki farka bakıyorum. Zekâ, insanlık, onur, haysiyet, yetenek gibi belirgin farklar var.
Biri lifi atana kadar koşuyor sahada, diğeri kendine güvenmeyenleri hizaya getirmek için maçın başından sonuna saçmalıyor.
O yüzden bu ülkeden bir bok olmuyor ya. Adamda meslek ahlâkı var. Aldığı parayı dibine kadar hak etmek için kendini sakatlayana kadar koşuyor sahada. Diğerine bakıyorsun, her gelen yabancıyı sepetlemek için dibindeki adama pas bile vermiyor.
Şunu kabul edelim. Galatasaray'ın saha içi sonuçlarının bu kadar berbat gitmesinin temel nedenlerinden biri saha içindeki adamlardaki ahlâki eksikliktir.
Sabri'yi örnek alalım. Futbolcu olmasa, ne olur bu adamdan? Valla çok çok çırak olur. Sabri'nin beynine sahip bir adamın çıraklıktan kalfalığa yükselebileceğini düşünmüyorum. Genel bir zekâ eksikliği olduğu su götürmez bir gerçek. Ama daha önemlisi insani yönleri zayıf.
Hangi işi yaparsan yap, iş ahlâkı önemlidir. Misal oturduğum evin orada en az 3-4 bakkal var. Biri saat 9'da açıyor dükkânını, biri 10'u buluyor, biri ise saat 6.30'da açıyor. 2 kardeş, 2 aile geçiniyor o bakkal dükkânından. Herkesi güleryüzle karşılıyorlar, sorup da
"Yok" dedikleri bir mala rastlamadım. Tam esnaflar, tertemiz iki adam.
Sizce bu 3-4 bakkaldan hangisinin daha çok müşterisi vardır? Ehh, cevabı gayet basit.
Sabri ile Servet, saat 10'da dükkân açıp, müşteriyi tersleyen bakkallar. O yüzden sevilmiyorlar, o yüzden
hain gibi görülüyorlar.
Mesela merak ediyorum, Servet Hagi ve Tugay için
"Bu yıl son şansları" diyebilecek mi? Diyemez, neden diyemez çünkü şark kurnazı Servet. Kime laf söyleyip, kime laf söyleyemeyeceğini bilir. Servet artık ağzıyla kuş tutsa yaranamaz kimseye. Bundan sonra senelerce iyi oynasa da, daha ilk hatasında
"Zaten Rijkaard'ı da göndermek için elinden geleni yaptı" diyecekler.
Cidden hayatta en önemsediğim şeylerden biridir, iş ahlâkı denen olgu. Ne yazık ki, bizde pek de bulunmayan bir şeydir bu. Sadece futbolda değil; bakkalı, gazetecisi, marangozu v.s. v.s. her yerde aynı.
İş ahlâkı olan futbolcular istiyorum. Vatanı, milleti, boyu, posu hiçbir şeyi önemli değil. Sahaya çıktığında isterse bin tane de hata yapsa aldığı paranın hakkını vermek için çabalasın yeter.
Ben o yüzden Mustafa Sarp'a hiç kızamıyorum. Adamın yeteneği o kadar, elinden geleni yapıyor ama elinden gelen o kadar, fazlası yok.
Ben, futbolcunun Baros gibi zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını seviyorum. Servet gibi ortalarda
'delikanlı' diye dolanıp, götü ayrı başı ayrı kafasında bin tilki olanını değil.
Şu formaları daha fazla kirletmeden bu zihniyetteki adamlardan bir an önce kurtulmak şart. Yemişim şampiyonluğu, başarıyı...
Kızıyorum, ediyorum ama yine de konuşmaktan kendimi alamıyorum. Ne acayip şeymiş Galatasaraylı olmak.