7 Haziran 2010

Dünya Kupası öncesi hislerim


1986 Dünya Kupası'ndan beri hiç sektirmeden, maç ayırt etmeden, tek bir dakikasını bile kaçırmadan izlerim.

Esasen 1982 Dünya Kupası'nı da izlemişliğim vardır ama yine de, kendimi bilmem ve futbolu sevmemle ilişki 1986'dır. Açık ara izlediğim en iyi Dünya Kupası'ydı. Danimarka'nın ilk turdaki şaşaalı oyunu, Enzo Scifo'nun Belçikası, SSCB'nin şu anki modern futbola en benzer oyunu, Maradona'nın her maç ne yapacağını merak etmek, Meksika dalgası v.s. v.s.

Aradan geçen 5 Dünya Kupası'nın hiçbirinde o tadı alamadım doğrusu. Ancak 1990'da Kamerun'un dünya futboluna başkaldırması ve "Biz buradayız" diyerek, o güne kadar kimsenin bilmediği bir olguya dikkat çekmesi, izlediğim 6 kupada en çok hayran kaldığım ve futbolu olan bakışımın değişmesini sağladı.

Haliyle, hepimiz bazı takımları destekliyoruz, bazılarından nefret ediyoruz, bazılarına karşı başka başka hassasiyetlerimiz var.

Kupaya 4 gün kala ben de, hangi takımları destekliyorum ve desteklemesem de kimi favori görüyorum bir döküleyim dedim.

Takip edenlerin farkında olacağı üzere, 2010'daki Afrika takımlarını destekliyorum. Nijerya'dan Cezayir'e, Gana'dan Fildişi'ne kadar hepsi. Şampiyonluğu başka bir kıtaya taşımanın vakti çoktan geldi çünkü. Haliyle iyimser bir tespit fakat içimdeki umudu kaybetmeyeceğim.

Afrika takımları dışında, Avustralya için kalbim bir başka atacak. Bu dünya kupasına dair en büyük iki isteğimden biri, Gana ve Avustralya'nın gruptan birlikte çıkması.

Şimdi kimi favori gördüğümü söyleyeyim. Aslında bunu perşembe ya da cuma günü gibi kuzenime söyledim öncelikle. Duyduğu zaman epey de şaşırdı. Çünkü bir önceki Dünya Kupası'nda abimle birlikte, daha ilk turda 'şampiyon' ilan ettiği takım için ben "Çeyrek finali göremez" deyince gülmüşlerdi. Ama daha ikinci turda elenmişti.

İzlediğim tüm dünya kupalarında, ilk turda en şaşaalı futbolu oynayan, rakiplerini ezen takımlar ikinci turdan itibaren tekleme başlar. NBA normal sezon ve play off'a benzetirim Dünya Kupası'ndaki grup maçları ve sonrasını. Genelde sessiz sedasız gidenler, çaktırmadan finale kalıverir.

Bu Dünya Kupası'nda bunun olup olacağı konusunda emin değilim ama benim 1 numaralı favorim Hollanda. Dedim ya, yeni bir durum değil. Yani 6-1'lik Macaristan maçından ötürü filan değil.

Kamerun'u yendikleri hazırlık maçını izlerken bir anda ortaya çıkıverdi. Sonrasınra Macaristan maçını da izledim tabii. Ve kararımı verdim ki, Hollanda benim 1 numaralı kupa favorim. Bu fikrimden ötürü gönlümün az-biraz Hollanda'ya kayması muhtemel. Belirtmem gerekir ki, Hollanda'nın final yolu epey çetferilli. Daha ikinci turdan itibaren Fransa, İngiltere, Brezilya gibi rakipler onları bekliyor.

Kewell'ın golleri, Robben'in fuleleri ve bilumum Afrika füzeleri izlemeyi dört gözle bekliyorum. (Offf diyorum, yemin ediyorum şu cümlede kendimden tiksindim. Lig TV'de maç sonlarında böyle berbat metinler var altta daha da berbat bir müzikle aynen onlara benzedi ama silmeyeceğim)

Basından beklentim yine her Dünya Kupası'nda olduğu gibi "Portakallar, Panzerler, Tangocular, Horozlar, Gök Maviler, Aslanlar" klişelerini kullanmaları. Eskiden beri hastasıyımdır...

Ya bir şey daha ekleyeyim. Şu Dünya Kupası'nı umuyorum, kendi ligimize çevirmeyiz yorumlarla. Fenerbahçe-Galatasaray maçı tadında yorumlarla içine etmeyelim mümkünse.