7 Ocak 2010

AA'da kimler çalışıyor?

Aşağıda göreceğiniz metin, Anadolu Ajansı tarafından geçilmiştir. 7 yıllık AKP iktidarının çiftlik haline getirdiği kurumlardan birinin AA olması gerçekten de vahimdir. Kimbilir, devlet kurumlarının nerelerinde, kimler çalışıyor. Düşünmek bile korkutucu. Daha korkutucu olansa bu adamların maaşı, eşek gibi çalışan insanların vergilerinden ödenmesi.

Kimler, nasıl ve ne şekilde burada çalışıyor bilemiyorum ama bu metni yazanın ilkokulu bile bitirdiğinden şüpheliyim.

Uyarı: Tashihler (yazım hataları orijinaldir, takım isimleriyle oynanmamıştır)

Orijinal haberin metni: Adı İngilizlerin dünyaca ünlü futbol kulübü Manchester Unidet ile anılan Brezilyalı genç yetenek Douglas Costa, Ukrayna’nın UEFA Kupası Şampiyonu Sahtar Doneck takımı ile anlaştı. Sahtar’dan yapılan açıklamada, gelecek vadeden ve dünya futbolunun yeni yıldızı olarak bakılan Douglas Costa’nın Brezilya’nın Gremio Kulübü’nden 12 milyon avroya satın alındığı, bu futbolcuyu daha fazla bir meblağa başka bir kulübe satmaları halinde Gremio’ya yüzde 15’lik bir gelir ödeneceği bildirildi. Manchester Unidet, Douglas Costa’yı geçen yıl yaz aylarında transfer etmek istemiş, ancak futbolcunun bonservisinin çok pahalı olması nedeni ile vazgeçmişti.

Tahkim'in gerekçesi

Yapılan büyük aptallıktı. Daha önce de söylemiştim, hatta daha ileriye gidip küme düşürülmesi gerektiğini söylemiştim.

Halen ayıp olduğunu, yapanların ve bu işe karışanların kulüpten adım bile atmaması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Yönetmeliği: Verilen cezalar Türkiye Basketbol Federasyonu faaliyet alanında geçerlidir.

Bugün Tahkim'in kaldırdığı cezanın gerekçesidir. Yani hukuki dayanağının olmamasının nedeni budur. Avrupa'daki bir hazırlık maçında yaşanan olaya Türkiye Basketbol Federasyonu ceza kesemez.

Başka yorum yok...

Not: 'Komedi' diye başlık atanlarla sezon sonu görüşmek üzere.

'Sabır acıdır ama meyveleri tatlıdır'

Bir işçinin gözyaşları


Dünyanın en yüksek 2. işsizlik rakamlarına sahibiz ama ülke yönetenlerine göre, ekonomimiz 2009 yılını gayet güzel kapatmış.

Devlet Bakanı Ali Babacan diyor ki, "Aldığımız önlemlerle Türkiye krizi rahat geçirdi."

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün diyor ki, "57 milyar lira bütçe açığı verdik. Maliye güçlüdür, Türkiye 2009’da bütçe açıklarını bilinçli olarak vermiştir."

Hımmm, bu iki açıklamadan ne anlıyoruz? Aslında istesek bütçe açığı vermezdik, ama bilerek verdik. Neden bilerek verdik? Çünkü ekonomimiz güçlü olduğu için.

Eh, o zaman alkış tutmak gerekir, ülke iktidarına. Boşverin siz yüzde 13'ler düzeyinde seyreden işsizlik sorununa, boşverin siz sanayi üretimindeki keskin düşüşlere, boşverin siz cebinize sokulan eli.

Ekonomimiz o kadar iyi ki, TEKEL işçileri ölüm orucu kararı alıyor; ekonomimiz o kadar iyi ki, ajanslardan her gün en az 20 kişi borç yüzünden intihar ettiği haberleri geliyor; ekonomimiz o kadar iyi ki, taşeron işçiler yılbaşı günü işsiz kalıp ağlıyor.

Evet işler tıkırında ama ülke yönetenleri için tıkırında. Çünkü onlar 7 yıldızlı otellerde geçiriyor tatillerini ama yukarıda fotoğrafını gördüğünüz işçi yoksulluk sınırının altında olan 600 liralık işini kaybettiği için ağlıyor.

Bu işçinin gözyaşları boğar adamı, sıkar, uyutmaz, aynaya baktırmaz, vicdan muhasebesine sürükler.

Biraz da onları düşünün


Kar-kış-kıyamet üçlüsü geldi çattı. Bu dönem ve yaz sokakta yaşayan hayvanlar için felaket anlamına geliyor.

Ne yazık ki, kışın yiyecek ve içecek bulmak konusunda oldukça zorlanıyorlar.

Balkonunuzun ya da pencerenizin kenarına koyacağınız biraz bulgur, kapınızın önüne koyacağınız su ya da arta kalan yemeklerle onların yaşamını kolaylaştırabilirsiniz.

Tembelliği bırakın ve özellikle kar yağdığı zamanlarda bunu yapın, olur mu?

Rahat bırakın Galatasaray'ı

Biri çıkar açıklama yapar "Galatasaray'la dalga geçtim" der, diğeri çıkar soğan cücüğü kadar beyniyle karşılaştırma adı altında aşağılamaya çalışır, bir başkası Galatasaray'ın büyüklüğüne laf eder.

Ya hakikaten, defolun gidin. Anlayamadığınız şey, hepiniz amaca giden yolda araçsınız. Yani sözün özü hiçbir şey değilsiniz.

Evet, sizin küçük dünya görüşleriniz çapında Galatasaray küçüktür. Çünkü anlamaya, algılamaya, yeterli değil yapılanlar, yapılmak istenenler. Siz tek bir galibiyetle dünyayı yerinden oynattığınızı sanarken, Galatasaray'a gönül verenler (pek tabii ki hepsi değil) hep fazlasını ister. Ona şampiyonluk yetmez; hedefi, idealleri, hayalleri farklıdır.

Bu ülkede var olan ve şu anda hakim görüşün bir yansımasıdır yaşananların hepsi. Bu yüzden ki, bu ülkenin en değerli sanatçıları ülkeyi terk etmek ister, terk edilmeye zorlanır. Bu yüzden ki, bu ülkenin en büyük sinemacıları vatan haini ilan edildi. Bu yüzden ki, bu ülkenin belki de dünyanın en büyük şairlerinden biri vatan haini edildi. Bu yüzden ki, bu ülkede adam gibi siyasetçiler, siyasi sahneden çekilip gittiler.

Edebiyatın, sanatın, siyasetin hangi noktada otur onu sorgula önce. Ama yok, öyle değil. Başarılı olanı, göze batanı, senden bir hamle sonrasını düşünenin, önüne geçmek yerine, onu kendi çizgine çek. Daha kolay değil mi?

Rahat bırakın Galatasaray'ı, rahat bırakın Arda'yı, rahat bırakın futbolu.

"Sabır acıdır ama meyveleri tatlıdır" atasözüyle noktalayacağım ve meyveleri tatmak için beklemeye koyulacağım sezon sonuna kadar.