
Bahaneleri üretmeye başlayalım.
Hava soğuk.
İkinci yarı rüzgara karşı oynadık.
İstanbul Büyükşehir Belediyespor zaten '3 büyüklere' bunu hep yapıyor.
Daha 6 aya ihtiyacı olan teknik direktörümüz var.
Lig zaten bizim için bitti. Hedef kupa.
Karla karışık yağmur yağınca etkilendik.
"Bu durumdan ben sorumlu değilim."
"İdmanda sakız çiğneyen futbolcularımız var."
"Bu takımı ben kurmadım."
"İstediğim oyuncuları almadılar."
"Bu formayı hak etmeyen bazı futbolcular var."
"Kiralık oyuncuları istemiyorum."
v.s. v.s.
Taraftarıyla, yöneticisiyle, futbolcusuyla herkes siktirsin gitsin.
Yekta'ya 3 milyon 750 bin Euro veren,
Zapata'yı kaleci yapan,
Sol beki varken, göt göbek bağlamış adamları oynatan,
Transfer diye ne kadar gereksiz adam varsa takıma getiren,
Başkanlık yaptığını sanarken, Galatasaray'ın ağzına sıçan,
Kendi aralarında bir yönetim birlikteliği bile sağlayamayan,
Küçük adamlardan, büyük futbolcu yaratacağını sanan,
Ne kadar adam varsa alayınız siktirin gidin.
23. haftaya gelmişsek averaj hâlâ eksiyse, konuşabileceğimiz bir şey yok demektir.
Hagi'den hoca, Zapata'dan kaleci, Cana'dan stoper, Mustafa Sarp'tan futbolcu, takım geriye düştüğü zaman olmayan futbolcunun ismini bağıran taraftardan da adam olmaz.
Kusura bakmayın unuttum, Kazım Galatasaray'ı kurtaracak.
Haydi hepimiz GS Bonus alıp götümüze sokalım....
Fotoğraf her şeyi anlatıyor. Galatasaray'ın işi duaya kalmıştır.
İnanın kızgın değilim. Sonuçtan çok da emindim. Sahadaki futbol adamı deli etmeye yetiyor.
Daha başaracak çok şey var. Fenerbahçe'den 7 yemek, Beşiktaş'ın galibiyet almasını sağlamak, kupadan elenmek v.s. v.s.