11 Aralık 2010

Bir tarihin ırzına geçme başarınızı ayakta alkışlıyorum


Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim herkes rahat etsin. İsteyen kıçını yırtsın, isteyen kendini kandırsın ama Hagi ile bu iş olmaz. Bunu göreve yeni gelmiş bir teknik direktör için değil, daha önce neler yaptığını gördüğümüz bir teknik direktörün icraatlarını görmüş biri olarak söylüyorum.

Galatasaray'a geldiği ilk dönem Hakan Yakın'ı pat diye kesti takımdan. Ne yaptı, ne etti bilinmiyor ama adamı kadroya bile almadı. Şimdi göreve geldi Misimovic'i kadro dışı bıraktı. Misimovic olsa bu durumlara düşmezdik gibi bir düşünceyle söylemiyorum bunu ama biri çıkıp bir zahmet anlatıversin neden kadro dışı bırakıldığını. Sakız mı çiğnemiş, Hakan Balta'yı mı parmaklamış, soyunma odasında birini mi sikmiş, ne yapmışsa söylensin. Gizli, saklı nedeni belirsiz saçma sapan bahanelerle takımda zekâ taşıyan bir adamın bileti kesildi çünkü.

İlk yenilgiden sonra "Kiralık oyuncularla yoluma devam etmek istemiyorum" dedi, Insua'yı kurban etti. Lan Hakan Balta'nın sözleşmesi var da ne kadarlık futbolcu, uğruna PAF takımının tamamının yollandığı Çağlar ne kadar yenetekli ve kaliteli de Insua birdenbire yok ediliyor.

Hagi'ye bir zahmet hatırlatıversinler, Lucesculu dönemde Perez, Florquin, Radu Niculescu, Victoria gibi kiralık bir takımla Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynandığını ve ligde şampiyon olduğumuzu.

Keşke olsa, keşke futbolcu olarak kıçımızı yırttığımız Hagi için teknik direktör olarak da bağırsak ama yok işte olmaz, olamaz.

Bu takım Rijkaard'a rağmen oluşturuldu. Rijkaard mı istedi Gökhan Zan'ı, Serdar'ı, Ali Turan'ı, Mehmet Batdal'ı, Çağlar'ı.

Öyle bir zihniyetle yönetiliyoruz ki, bedava yarrak bulsalar "Aman tuttum" diye, hoplaya zıplaya götlerine sokacaklar, neşe içinde. Takım değil aptal ordusu yarattılar. Üstelik kişilik olarak da zayıf adamlar toplanmaya başladı takıma.

Adnan Polat beyefendi "Seçim gündemimizde yok" diye Genel Kurul'larda fiyaka yapadursun, takım - 3 averajlar 10. sırada, Avrupa'da ön elemede gitmiş, elde bir Türkiye Kupası kalmış. Seçimin gündemlerine girmesi için, takımın küme düşmesi ya da götlerine bir şey mi girmesi gerekiyor.

Lan arkadaş ne "Stadı ben açıp, tarihe geçeceğim" tutkusuymuş bu anlamadım gitti. Buraya yazıyorum, stat açılışı yapıldıktan en geç 20 gün içinde seçim kararı alınır ve bu arkadaşlar takımın ağzına sıçtıktan sonra siktirip giderler. Sokaktaki çocuk bile farkında olan bitenin.

Önceki gün Burak'la bir röportaj yapmıştık, orada kısa vadede Galatasaray'dan bir beklentim olmadığını söylemiştim. Ne yazık ki, bu yönetim, bu sportif direktör, bu aptallardan oluşan oyuncu kadrosu temizlenmediği sürece uzun vadede de eriyip gideceğiz. Büyük başarı olarak lanse edilen GS Bonus Card'ları artık kıçımıza sokarız, o vakitten sonra.

Ali Sami Yen'deki son senemizde böylesine kepaze bir kadroyla berbat futbol oynayarak, bu kulübün kurucusunun kemiklerini sızlattık. Yani Adnan Polat başarılarına (!) bir yenisini eklemiş oldu.

Her yıl bir öncekinden daha erken lige veda ediyoruz. Bu yıl takriben 12. hafta gibi pilimiz bitti. Arkadaşların üstün yetenekleriyle seneye 5 ila 10. hafta arasında veda ederiz.

Ama pardon unuttum, 4 yeni transfer yapacağız. Offff, heyecana bak lan sen. Kimbilir kimler gelecek. Haldun da dönüyormuş hem, değil mi? Yemin ediyorum bu soğukta içimi ısıtıyor 4 yeni transfer fikri.

Pezevenkler, madem bu takımın eksikleri olduğunu biliyordunuz, sezon başı aklınız neredeydi? Sezon başı 3'e alacağını şimdi 5'e sokacaklar sana. Sonra "Sportif direktör başarılı" diye savunacaksın sağda solda.

Genel Kurul'da, Faruk Süren'i eleştiriyor, "Bizim kavgalı olduğumuz medya kuruluşuna, bizi eleştiren açıklamalar yapması ayıp" diyor.

Ya küfür etmek istemedikçe çıldırıyorum arkadaş. Herkesi aptal mı belliyorlar acaba merak ediyorum. "Galatasaray'ı nasıl siktik" diyen adamın masasına ben mi oturdum yoksa Faruk Süren mi oturdu? "Lan amına koyayım, ilk kez Galatasaray'ın kazanmasını istiyorum" diyen Rıdvan'ın programına çıkan Faruk Süren miydi?

Galatasaray'a ne kadar küfreden adam varsa oturdunuz kucağına, salladınız dalgasını. Sonra çıkıp Genel Kurul edebiyatı yapıyorsunuz.

Kimse bu kulüpten büyük değildir arkadaş. İster başkanı olsun, ister en efsane oyuncusu olsun. Tekkeniz sanki bu kulüp. Beceremiyorsanız siktirip gidin.

Lanet olsun hepinize..... Bir tarihi büyük bir kepazelikle sonlandırdık. Hiçbir şey için olmasa bile bunun için tarihe geçmeyi başardınız.

'Zenciler' sizi bekliyor


Var mı anımsayan bu fotoğrafın kime ait olduğunu ya da hikâyesinin ne olduğunu. Nasıl bittiğini fotoğraftan anlıyoruz ama ismini bile hatırlamıyoruz muhtemelen.

Öğrencileri 'patolojik' olarak addeden yavşaklara 'Ömer Çetin' ismini söylesem söyleyebilecek bir şeyleri olur mu? Olmaz çünkü kimse Ömer'i hatırlamıyor.

Peki ya öğrencilerin eylemlerini 'demode' olarak niteleyenlere 'Ömer Çetin' desem, kendileri için bir şey ifade eder mi? Etmez çünkü Ömer'i unutalı çok oldu.

Öğrencilerin eylemlerini 'illegal' ilan edenlere 'Ömer Çetin' ismini hatırlatmaya çalışsam, tepki verebilirler mi? Veremezler çünkü Ömer Çetin unutuldu.

Köşelerinde iktidar payendeliği yapıp, öğrenci eylemlerini illegal, yasa dışı; fikirlerine köhne, demode yaftası yapıştıranlar Ömer Çetin'i bırakın unutmayı, inşaatın 4. katından 15 metre aşağıya kafa üstü düşerek ölmesini görmediler bile.

Onlar için Ömer bir şey ifade etmiyor. Ne yaşaması ne de ölmesi umurlarında bile değil.

Bugün köşelerden kalem sallayan götverenler, devletin parasıyla satın alınmış medya kurumlarında özgürlük ve demokrasi dersi verip, güzel ahlaktan, insanlıktan dem vuruyorlar. İktidara yönelmiş her tür protestoyu Ergenekoncu diye yaftalayıp, eylem nasıl yapılmalı, protesto adabı nasıl olmalı diye akıl veriyorlar.

Aldıkları maaşlar bu yoksulluğa mahkûm edilen halkın vergileriyle devlet eliyle verilen kredilerden çıkıyor. Sonra bu öğrencilerin seviyelerinden sual edeceksiniz.

Ömer Çetin, harç adı altında alınan haracı ödeyebilmek için hiç bilmediği bir işte yani inşaatta çalışıyordu.

Ölümünden YÖK'ün varlığı, devletin resmi haraç mantığı, iktidar, muhalefet, gazeteci herkes sorumludur.

Kimse kimseye terbiye, seviye dersi vermesin. Verenlerin zerre terbiyesi varsa, bu öğrencilerden özür dilemeli.

Polis tekmesiyle hayatını kaybeden genç kızdan, suratına onlarca yumruk atılan gençlerden, inşaat tepelerinde ölüme mahkûm edilen Ömer'den...

Demokrat özgür Türkiye değil mi? İleri demokrasiyi hazmedemiyor bu gençler değil mi? Soruşturmalar daha şimdiden açıldı tıpkı 12 Eylül döneminde olduğu gibi. Tıpkı tüm darbe dönemlerinde olduğu gibi. Öğrencilerin öldüresiye döven polislere soruşturma yok ama rektöre, öğrenciye var. Sikeyim sizin demokratik Türkiye anlayışınızı.

Kendilerini imam-hatipte okuyor diye zenci olarak niteleyenler, otobüslerin ön koltuklarında otururken, Türkiye'deki milyonlarca insanı da arka koltukta oturtuyorlar.

Bu ülkenin zencileri öğrencilerdir, bu ülkenin zencileri açlık sınırı altında çalıştırılan emekçilerdir.

Zenciymiş. O zencinin aletinin boyunu bir gün hep birlikte göreceksiniz; siyasetçisiyle, satılmış kalemleriyle, genç bir kızın bebeğini tekmeleyen polisiyle birlikte çok sağlam muamele sizleri bekliyor.

YORUMSUZ



Bazen fotoğraflar, kelimelerden çok daha etkilidir. Buyurun, 'seviyeli' meclisimizden kareler. Hepsi aldıkları maaşları sonuna kadar hak ediyor değil mi?