1 Haziran 2011

OHAL'i kaldırdılar 'Bu Hal' geldi


Evet OHAL kaldırıldı. Şimdi yaşananlar ise BuHAL.

Üstüne konuşulabilecek bir şey yok. Ülkenin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde dört yanında Faşist bir baskı var. Polis devletini her yerde görebilmeniz mümkün.

Ya öyle ya böyle ama Bu düzen yıkılacak. Katillerin hesap vereceği gün gelecek.















Zafere dair


Zafere Dair

Korkunç ellerinle bastırıp yaranı
dudaklarını kanatarak
dayanılmakta ağrıya.
Şimdi çıplak ve merhametsiz
bir çığlık oldu ümid...
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp koparılacaktır...

Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin
zalim
ve kurnaz.
Ölüyor çarpışarak insanlarımız
- halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı -
ölüyor insanlarımız
- ne kadar çok -
sanki şarkılar ve bayraklarla
bir bayram günü nümayişe çıktılar
öyle genç
ve fütursuz...

Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
En güzel dünyaları
yaktık ellerimizle
ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
gözyaşlarımız gittiler
ve bundan dolayı
biz unuttuk bağışlamayı...

Varılacak yere
kan içinde varılacaktır.
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp
koparılacaktır...

Nâzım Hikmet Ran

Zulümü İsrail'den öğrendiniz ama boynuz kulağı geçti




12 Eylül'deki asker tanklarının yerini, Akp'nin ağır silah yetkisi verdiği polisin TOMA'ları aldı.

Artvin'de yüzlerce kişi gözaltına alındı. Gözaltılar sürüyor. Kahvehanelere, birahanelere, otellere baskınlar düzenleniyor. Çevre illerden gelen polislerin katıldığı operasyonlarda, Hopa halkına çok ciddi bir baskı ve şiddet uygulanmakta.

Şu yukarıdaki görüntülerde, 3 polisin bir kişinin tabanlarına copla vurmasının, İsrail askerinin Filistin halkına uyguladığı şiddetten ne farkı var?

Refah Sınır Kapısı'ndaki İsrail askerinin rolünü, Türkiye'de polis üstleniyor. Güya zulümlere ve zalimlere başkaldıran Erdoğan, Türkiye'de kendisine ve partisine yönelen her protestoyu ağır bir biçimde cezalandırmaktadır.

Konuştuğu salonda "Parasız eğitim istiyoruz" diye pankart açan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer 15 aydır yargılanıyor ve savcının "serbest bırakılsınlar" çağrısına rağmen, keyfi bir uygulamayla cezaevinde tutuklu yargılanıyorlar.

Miting alanlarında protesto eden insanlara linç uygulanıyor. Kimseye söz hakkı verilmiyor.

"Benim valim, benim polisim" anlayışından sonra şimdi "Benim işkencem, benim şiddetim" dönemi başladı.

12 Eylül referandumu öncesi, TBMM'de salya sümük gözyaşları ile güya devrimcileri anan Başbakan Erdoğan'ın ve o zihniyete sahip olanların, zulüm anlayışının ne olduğunu da açıkça görülüyor. Türkiye sivil darbe dönemi yaşamaktadır.

Bosna'da Sırpların Müslümanlara uyguladığı, İsrail'de Filistinlilere uygulanan zulüm Türkiye'de yaşanıyor.

Neredesiniz Mavi Marmaracılar!
Neredesiniz özgürlük sevdalıları!
Neredesiniz zulme başkaldıranlar!

Şimdi zulüm sırası sizde, değil mi? Keyfini çıkartıyorsunuz elde ettiğiniz gücün, zenginliğin, kibrin...

Vicdan herkese gerekiyor; din, dil, ırk gözetmeden. Vicdansızlığınızı belgelediniz zalimliğinizi ispatladınız.

Zalimliğin, zulmün kitabını yazma sırası size geldi.

Ne demişti, Erdoğan, Şimon Peres'e "Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz."

Evet, artık siz de öldürmeyi iyi biliyorsunuz...