13 Ekim 2011

Benim paramla beni sikiyorlar


Bu halkın güzel sözleri vardır, bazılarını acayip severim. Favorilerim arasında "Karıncayı, belini incitmeden sikeceksin" bulunur.
Türkiye yönetenlerinin genel düsturuydu bu söz son 4-5 yıla kadar. Genelde halkı becerirken, çok fazla bağırmamaları için ya ağızlarını kapatırlardı ya da işlerini usul usul görürlerdi.

Akp ile bu durum değişti, onlar işi aleniyete döktü. Nasılsa iki tartışma, üç operasyon, bir-iki bağırmayla kimsenin umrunda bile olmuyor. Umrunda olsa bile tepki gösteren, sesini çıkartan yok.

Akp'nin bir de başarısı, bu zam konusunu hiç dile getirmemesi. Onlara göre ortada zam filan yok. Zam yerine 'fiyat düzenlemesi', 'güncelleme', 'ayarlama' gibi kelimeler kullanıyor. Zam dediğimiz şey sadece bizim için var, onlar için yok yani. Misal Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Maktu vergide yeniden değerleme çerçevesinde bir güncelleme olabilir" diyor. Nereden çıkartıyoruz ki zammı filan. Bu tamamen bir güncellemeden ibaret. Eski kalmış ya bunlar, 70 yıldan bu yana zam yapılmıyor ya, bunlar ufak güncellemeler yapıyor sadece.

Aynı Maliye Bakanı, seçimlerden önce 9 Mayıs 2011'de seçim çalışmalarını sürdürdüğü Batman'da dedi ki, "Bizim gündemimizde seçimden sonra ne vergi artışı, ne de zam var. Ben, (Bir vergi artışı ve zam yok) diyorum. Evet (Yok) diyorum."

Şimdi bu adama 'yalancı' desem, dava açarlar, o yüzden demem, demeyeceğim de. Ama o tırnak içi de kalsın bir yerlerde.

Gelir İdaresi Başkanlığı'nin internet sitesinde "Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli listelerde hangi mallar vardır?" sorusunun yanıtı şöyle sıralanıyor:
(I) sayılı listenin A cetvelinde; akaryakıt ürünleri, doğal gaz, LPG ve benzerleri,
(I) sayılı listenin B cetvelinde; akaryakıta katılabilen solvent türevleri, tiner, bazyağ ve madeni yağlar gibi ürünler,
(II) sayılı listede; motorlu kara, deniz ve hava taşıtları,
(III) sayılı listenin A cetvelinde; kolalı gazozlar ve alkollü içkiler,
(III) sayılı listenin B cetvelinde; tütün ve tütün mamulleri,
(IV) sayılı listede; dayanıklı ve lüks tüketim malları yer almaktadır.

Bu zam öncesinde 7 liralık bir sigaranın ÖTV tutarı 4.41, KDV tutarı 1,067. Toplam vergi yüzdesi 78,25 ederi ise 5.4775 TL. İşte 7 TL'den çıkartın bu 5.4775'i, aldığınız sigaranın fiyatını hesap edin.

95 oktanlık benzinin litresine verdiğiniz 4.29'un 2.70 TL'si de yine bu adına ÖTV denilen karıncayı belini incitmeden sikme yöntemine gidiyor.

Sözünözü şudur, Özel Tüketim Vergisi'ni kapsayan tüm mallarda verdiğimiz paranın yüzde 70 kadarı vergi, diğer kısmı ise kullandığımız ürün.

9 yıldır ekonomiye düzülen methiyeler aslında içinde ÖTV barındıran malları kullananlara düzülmesi lazım. Haa, onlara düzülüyor tabii de, methiye değil.

Başta dedik ya, bu halkın güzel sözleri vardır diye, hah işte, 'ekonomik başarı' konusunda da duruma cuk oturan bir söz vardır. Siyasal erkin 'ekonomik başarı' dediği şey aslında 'el sikiyle gerdeğe girmek'ten başka bir şey değil.

Halkı vergi yüküyle ez, insanları sikmek için ÖTV diye ucube bir şey bul, sonra "Bakınnnn, nasıl da övgüler alıyoruz dünyanın dört yanından" diye hava at.

E ama birader, senin övündüğün şey, benim cebimden sistematik olarak çalınan parayla dönüyor. Ben eşek gibi çalışıyorum, daha maaşımı almadan kesiyorsun. Ehh tamam onu anladık, yurttaşlık gereği diyelim. Maaşımı alıp alışverişe çıkıp, tıraş köpüğü alıyorum onun içinde kol gibi bir vergi var, ÖTV diye. Dertlenip iki kadeh atayım diyorum, onun içinde de var. Evime çamaşır makinesi alıyorum, onda da var.

Ama mesela eğer "Elektriksiz çamaşır makinesi" alırsam, onda ÖTV yok. Evine alıyorsun bu elektriksiz çamaşır makinesini. İçine deterjandı, yumuşatıcıydı koyuyorsun, sonra çalıştırmak için fişi direkt götüne sokuyorsun.

İnsanlarla artık iyiden iyiye dalga geçiliyor. Ayarlama derken kemeri çözüyorlar, düzenleme derken donu çıkartıyorlar, güncelleme dediklerinde böbreklerinizdeki ince sızıyı hissediyorsunuz zaten.

Sistem kendisine sürekli düdükleyecek insanlar arıyor. Bizde 75 milyon kişi birden var. Memura maaş verirken yüzde 6+6 gibi saçma sapan teoriler geliştiriyorlar ama verdikleri paranın çok daha fazlasını, bir gecede yaptıkları 'düzenleme' ile geri alıyorlar.

Seçimler bitti, elektrik, doğalgaz, benzin, vergiler ardı sıra yağıyor. Bu zam yağmuru (benim eşekliğim güncelleme demem gerekirdi) daha da sürecek. Biz ne yapacağız bunun karşısında? Koca bir hiç. Yarın ekmek 10 lira, bulgurun kilosu 20, etin kilosu 100 lira olsa, susmaya devam edeceğimiz gibi.

Ölümlere neden olmayın, taşlanmış kot giymeyin!


"Biz de bu yolun yolcusuyuz. Ölümü bekliyoruz. Yapacağımız başka şey yok."

Devlet merdiven altı işletmelerde kot taşlamanın yapıldığını biliyor, farkında, hiçbir şey yapmıyor.

Bu insanlara maaş bağlanması için hastalıklarının yüzde 15 oranında ilerlemesi gerekiyor. Fakat hastalık bu oranda arttığı zaman zaten ölümü beklemeye koyululuyorlar.



Slikozis hastası Mehmet Eser diyor ki, "Solunum güçlüğü çekiyorum. Bu yüzden solunum tüpüne bağlı yaşıyorum. Evliyim, bir çocuğum var. Babam çoban, başka gelirim yok. Ben nasıl olsa öleceğim, ailemin geleceğinden endişe ediyorum. Devlet bizlere el uzatsın."

Ölümü bekliyor ama geride kalanlar için endişe ediyor.

10 saniye, sadece 10 saniye düşünün ve kendinizi bu insanlardan birinin yerine koyun. O zaman kıçımıza hiçbir şey bile aklımıza getirmeden geçirdiğimiz, kotları rahat rahat giyebilecek misiniz?

Hastalardan Cengiz Parlak, "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra belediyeler de bu atölyelerin çalışmasına göz yumuyor. Biz de yoksulduk, cahildik ve köyde işimiz yoktu. İstanbul’a çalışmak için bir arkadaşımız gitti onun tavsiyesi üzerine bizler de gidip çalıştık. Şimdi ölümü bekleyen bir adayım" diyor.

Güzel görünmek için bu dünyadaki pek çok varlık öldürülüyor ve bu iğrenç sistem öyle bir hal aldı ki, insanları da kurban etmekten hiçbir beis görmüyor.

Siz üstünüze taşlanmış kotları giydikçe, birilerinin ölümüne sebep olduğunuzu aklınızdan çıkartmayın.
Şuraya da bir imza atın Ama tabii 'imzayı attım, üstüme düşeni yaptım' diye de düşünmeyin.

SATIN ALMAYIN, GİYMEYİN, ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARI UYARIN!

SİLİKOZİS HASTALIĞI NEDİR?

Taşlama, kotların beyazlatılması, eskitilmiş görünümü verilmesi için, kumun, kuru hava kompresörleriyle kotların yüzeyine tutularak aşındırılması işlemidir. Çalışanlar, solunan tozların akciğere girmesiyle silikozis hastalığına yakalanıyor. Akciğer kan ve lenf damarlarında çekilmeler ve şekil bozukluklarının oluşmasına neden olan hastalığın tedavisi yok.