23 Aralık 2010

ntvmsnbc özelinde Türkiye'de gazeteciliğin gidişi


Diğerleri için aynı şeyi söylemeyeceğim ama ntvmsnbc'nin bendeki yeri ayrıdır. Fazlaca emeğim var ve oradaki (şu an orada bulunmayan) bazı insanların da üstümde fazlaca emeği var.

Günde bir kez bile olsa mutlaka girerim. Türkiye'de haber portallarının içinde açık ara en iyisiydi. Sayfayı açtığınızda o güne dair her şeyi bulabilirdiniz. Spordan, siyasete, kültür sanattan, ekonomiye kadar.

Son 2 yıldan bu yana tek kelimeyle berbatlar. Son iki genel yayın yönetmeni (Ebru Çapa ve Ahmet Yeşiltepe -halen görevde-) yönetiminde hemen her gün daha berbat nasıl olunur, ince örneklerini veriyorlar.

Gündemle uzaktan yakından ilgisi olmayan yapay haberlerle donatılmış, haber portalından çok life style'a dönüş yapmış durumda. Suya sabuna dokunmadan, kimseyi kızdırmadan, çok fazla dikkat çekmeden sözümona habercilik yapmaya çalışıyorlar.

An itibariyle var olan sayfada, "2010'un en iyi otomobilleri", "En iyi yılbaşı filmleri", "Komik tabelalar", "UFO gören masum köylü" gibi saçma sapan bile diyemeyeceğim galerilerin yanında, "Burcunuz yeni yılda size ne getirecek?", "Natalie Portman'a sansür", "73 yaşında gibi görünüyor mu?", "Skype’a nazar değdi", "En sevdiğim 5 kış şarkısı", "Türk zombiler Amerika`da" gibi ipe sapa gelmeyen hangi salağın fikri olduğunu bilmediğim haberlerle donatılmış durumda.

Zaman zaman gayet iyi haberler de çıkmıyor değil. Ancak sayfayı ne zaman açıp baksam, ciddi bir haber portalı değil de, birkaç liseli gencin çıkarttığı web sayfası izlenimi uyandırıyor bende.

Gündeme uzak, Türkiye'ye uzak, dünyaya uzak, neresine dokunursanız dokunun reklamın patladığı bir site haline geldiğini görmek neden bilmem canımı sıkmıyor değil.

Ülkenin durumundan bağımsız değil elbet, ntvmsnbc'nin durumu.

İnsan bir süre sonra sorguluyor haliyle. Sistematik gibi sanki olup bitenler. İnsanlara haber vermek gibi bir niyet yerine, insanlara hiç kimsenin ilgilenmeyeceği ve bir gün sonra unutulacak onlarca haberle gerçek gündem herkesin gözünden kaçırılmaya çalışılıyor.

Bunda tabii ki, sadece çalışan insanları suçlamamak gerekir. Tepeden birileri yönlendiriyor olan biteni. Önce kafası çalışan insanlara yol veriliyor -ulan yaran mı var demesin diye belirteyim, ben kendi isteğimle ayrıldım gidişatı görünce-, sonra yerlerine çoluk çocukla doldurup, yönlendirilebilecek kitle yaratılıyor. Ve sonuç ortada.

Bazen, "Sana ne ya" diyorum kendi kendime ama o kadar emekten sonra insanın ağrına gidiyor.

Garip olan, işleyen bu boktan sürece kimsenin sesini çıkarmadan paşa paşa çalışması. Kendi adıma söylemek gerekirse, şöyle bir sayfanın yapılmasına karşı çıkardım ya da bunun en azından bir dengeyle yürütülmesi için çabalardım.

Kendilerine gazeteci -ki birkaç kişi dışında artık kimseyi tanımıyorum ve sadece o birkaç kişiden gazeteci olur- diyen insanların, öyle mal mal her gelen emre koyun gibi uymasını çok anlamlı bulamıyorum.

İşte tam bu noktadan sonra Türkiye'yi gelecekte bekleyen tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz. Bu çocukların çoğu ileride gazeteci olacaklar. Düşünmek bile korkutucu oluyor. Hiçbir şeye tepki veremeyen, sesini çıkartamayan insanlar, 10-15 yıl sonra gazetelere yayılacaklar. O zaman Türkiye'de nasıl bir medya olacak? Ya da daha doğrusu olacak mı?

Uğur Mumcu'nun gazetecilik yaptığı bir ülkede bu çocuklar da gazetecilik yapacak. Kıyaslamıyorum bile, lakin çok ayıp olur.

Gazeteciliğin Türkiye'de bitmesine az kaldı, haberiniz olsun.

Aslında bu kadarla bırakmamak lazım ama ben inceden giriş yapayım dedim. İlerleyen vakitlerde mutlaka üstüne koyar, öyle yazarım.