25 Ocak 2012

Delegelere bak delegelere!



Yarın Türkiye Futbol Federasyonu'nun tarihi Genel Kurulu var. Genel kurulda, haklarında şike ve teşvik primi iddiası bulunan kulüplere uygulanması muhtemel yaptırımların değiştirilip, değiştirilmemesinin görüşüleceği ve karara bağlanacağı bekleniyor.

Galatasaray'ı, Genel Kurul'da 7 delege temsil edecek. Bunlar; Ünal Aysal, Adnan Öztürk, Alp Yalman, Mehmet Ağar, Abdurrahim Albayrak, Ergun Gürsoy ve Refik Arkan.

Futbolda temizlikten, haktan, hukuktan söz eden bir kulübün delegeleri arasında Mehmet Ağar ve Ergun Gürsoy gibi isimler bulunuyorsa, Galatasaray şikeden teşvikten filan hiç söz etmesin.

Koskoca Galatasaray Spor Kulübü, delege olarak bir katilden başkasını bulamaz mı? Yok mudur başka adam? Sen şikeye, teşviğe ceza verilmesini isteyeceksin ama bunun için oy veren adam, bugün topraklardan fışkıran kemiklerin ana sorumlularından biri.

"Sepetin içindeki elmalar arasında çürük de bulunur" gibi bir savunma içine girmek, Mehmet Ağar'ın Galatasaray delegesi oluşunu savunmak, 'temiz futbol' istemekle pek örtüşmüyor.

Ergun Gürsoy'a gelince; teşvik primi verdiğini sağır sultanın bile duyduğu bir adamı, teşvik ve şike konusunda delege yapmak, tam kara mizah örneği. Hırsıza anahtar emanet ediyorsun. Yarın öbür gün evin soyulunca da, kıçını yırta yırta bağırıyorsun.

Herkes bu bataklık içinde debelenip duruyor. Sözümona Galatasaray duruş gösteriyor, gösterdiği duruşun isimlerinin biri katil, diğeri bu işlerin tornasından geçmiş, hatta tornanın başında iş tutmuş adamlardan biri.

Yarınki Genel Kurul'da Ergun Gürsoy'a biri çıkıp "Birader, şikeye, teşviğe ceza verilmesin diyorsun da, senin Doğanlar ne oldu?" diye sorsa, ne yanıt verir merak ediyorum.

Olmamış, hem de hiç iyi olmamış. Temizlikten söz edilecekse, önce kendi kapını süpüreceksin, sonra başkasına bok atacaksın.

Sorsan, Galatasaraylı arkadaşlara "Ergun Gürsoy'un teşvik primi verdiği ne malum?" der. Ulan aynı savunmayı, bugün şike yapanlar söylüyor. O zaman, bu mantıkla kimseye bok atmayacaksın.

Bak şimdi, böyle yazdım ya, süper tarafsız olacağım. Kendi tuttuğun takımla ilgili boktan şeyler yazınca "Vay helallll" diye alkış tutuyor millet. Başkalarına laf söylediğin andan itibaren "Yavşak, fanatikliğe bak" diye herkes ağzına geleni söylüyor.

Şu takım takıntlarından vazgeçmedikçe, kimse temiz futbol istemesin. Gerçi, temiz futbol istemeye kimsenin yüzü olmaması lazım. Temiz futbol isteyenler sustukça sustu, haliyle şike yapanlar da üste çıktıkça çıktı.

Kim ne derse desin; Mehmet Ağar'ın, Ergun Gürsoy'un delege olduğu yerde, temiz futboldan söz edilmesi mümkün değil.

Şikecilerin bas bas bağırıp, haklı olduklarını düşündüğü, herkesin kendisini bir diğerinden daha temiz addettiği, kendinden başka herkesi aşağılayıp, aşağıladıkları kişi ve grupların kopyaları olduğu, şikeye-teşviğe ceza verilmesini isteyip, katillerin delege yapıldığı bir ülkede temiz futbol bekleyen kaldıysa, kendilerini o aptallık boyutundaki iyi niyetle başbaşa bırakıyorum.

Mümkünse, kimse şunları savunmasın, hele hele Galatasaraylı arkadaşlar hiç savunmasın. Savunan varsa da, şike yapanları ya da teşvik primi verenleri suçlamasın.