
Böyle gelmişti Elano. Havaalanında adeta terör yaşanmıştı. Giderken yanında tercüman Mert'ten başka hiç kimse yoktu. Günlük yaşıyoruz, her şeyimiz günlük. Sevgimiz, nefretimiz, tepkilerimiz.
Türkiye'de ciddi anlamda taraftar yok. Bir golde omuzlara alıp, iki maçta ana-avrat dümdüz gidiyoruz.
Mantık süzgecinden geçirdiğimizde, ne böyle karşılamaları hak ediyor hiç kimse, ne de böyle yapayalnız gidişleri.
Brezilyalıları hiç sevmedim, Galatasaray'a özel bir durum değil. Socrates ve Zico benim için son nokta oldu -Taffarel'i ayrı bir yere koyuyorum-.
Gidişi Galatasaray'a büyük paralar (!) kazandırdı. Kimbilir belki de; Messi'yi, Ronaldo'yu, Xavi'yi, Lampard'ı, Gerrard'ı ve Iniesta'yı almayıp kulübe milyarlarca dolar kazandırabilir Galatasaray yönetimi.
Sezonun ikinci yarısı tüm Galatasaraylılar için eziyetten başka bir şey olmayacak. Herkes bir an önce sezonun bitmesi için dua etmeye başladı zaten.
Held döneminden bu yana Galatasaray'dan hiç bu kadar soğumamıştım. Garip ama ilk kez bir Galatasaray Başkanı'ndan böylesine nefret ediyorum ve tabii ki ekürisi Sezgin'den. İkisinin gittiği gün, Galatasaray'ın kurtuluş günü olarak tarihe geçer.
Elano'nun yolu açık olsun. Umuyorum bir daha bu kulübün hiçbir Brezilyalı ile yolları kesişmez.