19 Temmuz 2014

Doğmamış kızıma mektuplar



Defne; sen ne zaman olacaksın bilmiyorum. Hayatımda senden daha fazla istediğim bir şey yok. Seni hep 3-4 yaşlarında hayal ediyorum, sanki öncen yokmuş gibi. Oysa kucağımda uyutacağım, gecenin bir yarısı ağlayarak uyandığında, aklımı kaybetmiş gibi yanına koşacağım, bir yerin acıdığında benim her yanım acıyacak. Biri sana, sesini bile yükseltse gidip boğazına yapışmak gelecek.

Ama öyle işte, senin varlığın sanki 4 yaşında başlıyormuş gibi hayal ediyorum her gün. Minicik ellerinden tutup, hiç istemediğim, hatta en nefret ettiğim şeyleri yaptıracaksın bana. Bir de bakacağım ki, o nefret ettiğim şeyler, hayatımın anlamı olacak.

İşten yorgun argın geleceğim, kapıda yüzüme gülümseyerek sarılacaksın, her şeyi unutturacaksın. Uyuduğunda saçlarını okşayacağım, kokunu içime çekeceğim.

Yıllar geçecek, eğer bu boktan baban ölmediyse, tartışacak seninle, kızacak, öfkelenecek. Sonra sana kızdığı için kendisine lanetler yağdıracak.

Seninle eyleme gitmek istiyorum, bir rock barda kafaları çekip dağıtmak istiyorum, sokaklarda el ele tutuşup bağıra bağıra şarkı söylemek istiyorum.

Bir gün gelecek, ayrılmaya hazırlanacaksın Defnem, hissedeceğim ama bir şey söylemeyeceğim çünkü sen çok mutlu olacaksın. Hepsini içine atacağım, yeter ki sen mutlu ol diye.

Beni sevmiyorsun diye sürekli endişe duyacağım. Kendi kendime kafamda sürekli, bu dönüp dolaşacak.

Afacan sen doğduğunda yanında yatacak, Osman burnunu yalayacak, Cücük gelip koklayıp kaçacak. Sen de kedileri seveceksin, sokakta her gördügün kediyi sevmek isteyeceksin. Kedileri sen de sev olur mu? Sadece kedileri değil, bütün hayvanları sev.

Sen büyüyeceksin, kocaman olacaksın, ben hep seni küçücük kızım gibi göreceğim, büyüdüğüne inanmayacağım.

Defnem, seni sanki hep varmışcasına özlüyorum be kızım.

Bana sarılmana, elimden tutmana, gözlerime bakmana, 'babacım' demene, minicik parmaklarınla bana dokunmana ihtiyacım var.

Ben sana yazacağım, hep yazacağım. Birlikte okuyacağız bunları. Okuduktan sonra kafanı yana eğip bakacaksın bana, 'canım babam' deyip, sarılacaksın bana. Sarılmazsan küserim ama.

Birlikte kitap okuyacağız, benimle tartışmaya başlayacaksın. Aslında seninle öyle tartışmalar yaptığım için sevineceğim ama hiç çaktırmayacağım, sen babanın azıcık kıl bir adam bileceksin.
Ben sana sürekli 'biz gençliğimizde' diye cümleler kuracağım, sen bana 'offf baba yaa, bin yıl geçmiş' diye hayıflanacaksın.

Ben sana Ahmet Kaya, Pink Floyd, Gary Moore, Metallica, Slayer filan dinleteceğim, sen eşek gibi beğeneceksin. Her konuda serbestsin ama bu konuda ben ne dersem o olacak. Öyle boktan boktan şeyler dinlersen, küserim bir daha da konuşmam.

Yoruldum be Defnem, çok yoruldum. N'olur artık gel. Ben seni çok özledim be kızım, sana bakıp, hayata dair ne kadar inancım varsa güçlendirmem lazım.

Sana söz, sen doğmadan romanı bitireceğim, önsözüne senin adını yazacağım.

Seni çok seviyorum. Bir annem, bir annen, bir de sen, üçünüzü de çok seviyorum. Kollarını açıp, koşa koşa gel hadi.