15 Şubat 2010

Ah Busacca unutulur mu o hareket


İsviçre'de karnaval zamanı. Hiç unutulur mu o hareket?

Massimo Busacca'yı bütün bir ömrü boyunca gölge gibi takip edecek. Buyurunuz fotoğraf bunun bir kanıtı.

Şeytanın bacağı bu kez kırılır mı?

Manchester United ve AC Milan arasındaki maçlar. Görüldüğü üzere Manchester United'ın Milano'da henüz golü olmadığı gibi, rakibini hiç eleyememiş de.

Öte taraftan Rooney, kariyerinin en parlak günlerini yaşıyor. Sorumuz şu; ManU gol atar mı? Turu geçebilir mi?

1958 Manchester United: 2 - AC Milan: 1/AC Milan: 4 - Manchester United: 0
1969 AC Milan: 2 - Manchester United: 0/Manchester United: 1 - AC Milan: 0
2005 Manchester United: 0 - AC Milan: 1/AC Milan: 1 - Manchester United: 0
2007 Manchester United: 3 - AC Milan: 2/AC Milan: 3 - Manchester United: 0

TIR dorsesi altında kalması gereken yaratıklar


Telekom, Beşiktaş maçında linç olayı yaşandı. Spor sayfalarına bakınmayı sevmem o yüzden nasıl görüldü bu haber hiçbir fikrim yok. Baktığım iki gazetede geçiştirilmiş biçimde verilmişti.

Şimdi, suratları daire içine alınmış bu yaratıklar konusunda Ankara Emniyeti'nin bir şey yapmaya niyeti var mıdır merak içindeyim. Kim oldukları belli, ne yaptıkları belli... O zaman niye bir işlem yapılmıyor?

Devletin gücü-kuvveti (!) taş atan, baklava çalan çocuğa mı yetiyor? Sokaktaki vatandaşın, kendi adaletini kendisinin işletmesi işte tam da bu yüzden kaynaklanıyor. Çünkü biliyor ki, yapanın yanında kâr kalacak. Yapan yaptığıyla sağda solda havasını basacak. Olansa linç olan adama olacak.

Tiplere bak zaten ne bok oldukları belli oluyor. Yarının Polat'ları, Memati'leri işte bunlar. Allah belanızı versin sizin. Bir TIR dorsesi altında hayvan leşi gibi gebermeniz dileğiyle.



Siyahlardan kurulu bir lig


Sanıyorum Fenerbahçe'nin en büyük kabusu olurdu. Sabah sabah aklıma geldi ansızın, öyle zorlama filan olmadan.

Gerçekten de en büyük Fenerbahçe'nin Fani Madida'dan bu yana, siyahi oyunculardan çektiğini hiç kimse çekmedi. Zaten Fenerbahçe de, onlardan çekti.

Niye bilmem, rakipte siyahi bir oyuncu varsa, bir de defansta Deniz oynuyorsa o maçta Fenerbahçe'nin kazanamayacağı duygusu ağır basıyor içimde. Tazemata'dan sonra İsaac 4 puanı aldı götürdü.

Aslında bunu bir istatistik olarak toplamak lazım, epey ilginç olurdu. Hatta ben bunu şöyle boş bir vakitte yapayım.

Bu kadar yazdım ama Atkinson'ı unutmuş değilim. Bak şimdi yine aklıma geldi anlatayım, pazartesi sabahı eğlenceli olur.

Atkinson'ın Türkiye'ye geldiği seneydi. Eylül ayı gibi Kemancı'ya gitmiştik birkaç arkadaş. Gece 2 civarı alkol bolca tüketilmiş haliyle, tuvalete girdim. Pisuvar başındayım, şöyle kafayı sola çevirdim Atkinson, sağa çevirdim Uche. "Ne oluyor lan" dedim, kendi kendime. Nasıl bir kabus, nasıl bir kader bu? Atkinson gülümsedi, Uche o cool tavrıyla baktı suratıma. "İyi akşamlar" dedim, çıktım.

Elemanlar mekânda gayet sote bir yerde oturuyorlardı. Yanlarında Rus olduğunu düşündüğüm 6 hatunla birlikte. Gecenin nasıl sonlandığını az çok tahmin ediyorum.