6 Haziran 2012

Operada mescitten, Yiğit Ergün'e


Heriflerin hakkını vermek lazım. Son yıllarda Meclis'ten geçirdikleri pek çok yasada, bambaşka tartışmalar yaratıp, asıl yapmak istediklerini çok iyi gizliyorlar. Ülkedeki muhalif kesimin nabzını tutmak tam da bu olsa gerek.

Salı günü bir uyandık, tüm gazetelerde, 'Bundan sonra opera ve bale salonlarına mescit' yapılacağı haberlerini gördük. Konu üstünde laf söylemeyen kalmadı.

İnsan şaşırıyor tabii, ülkede bu denli opera ve bale seven olduğunu bilmiyordum. Tepkileri okuyunca sandım ki, insanlar operadan çıkıyor, baleye giriyor; bale bitiyor opera başlıyor. Cavalli'yi bilmeyen yok, Verdi'den çıkmayan yok.

İnsanlar tepki veriyor vermesine de, neyi nasıl savunacağını bilmeden, bir nevi hayvani içgüdü gibi. İtiraz ettiği, tonla laf ettiği yasa taslağında "Başka ne var bu taslakta?" diye sorsan, ne yanıt verir, hakikaten merak ediyorum.

İktidar bu tipten yasaları geçirirken bir torbanın içine atıyor, ortaya bombayı fırlatıp, asıl amaçladıklarını gözden kaçırıyor.

Peki nedir bu "Yapı Denetimi yasa taslağı?"

Her zaman olduğu gibi içinde, ülkenin ağzının ortasına sıçılacak pek çok şey mevcut. Öncelikle, bu taslak yasalaşırsa, tarihi eserler barındıran kıyılar bile yıkılabilecek, yapılaşmaya açılabilecek. Atıyorum, Olimpos'ta denizin kenarına otel izni verecek. Kimse de sesini çıkartamayacak. Sesini çıkartan arkadaşlar, "Operada mescidin ne işi var" diye bağırırken, o taslak yasalaşacak çünkü.

İktidarın son yıllardaki dertlerinden biri meslek odaları da, bu taslakla etkisizleştirilecek. Mimarlar ve Mühendisler odaları gibi sivil toplum kuruluşları, iktidarların yağmalarına karşı çıkıyor ve varolan yetkileriyle rantın önüne geçiyordu. Fakat bu taslakta, sözü geçen meslek odalarının yetkileri özel şirketlere devredilecek. Özel şirketlerin kimlere ait olacağı, verecekleri kararlarda neyi gözeteceklerini anlamak çok zor olmasa gerek.

12 yıllık iktidarlarının ilk 5 yılı adım adım ülkeyi yağmalayan Akp, son 3-4 yılda maraton koşucusundan kısa mesafe koşucusu kıvamına gelerek, uşaklıklarını gözle görülür biçimde hızlandırdılar.

Bizlerse, neye itiraz edeceğimizi bile bilmeden, birilerinin yönlendirmesiyle aptalca tepkiler veriyoruz.

Biraz düşünmek yeterli olur. Operada mescit olur mu lan amına koyayım! Opera başlamış, tam da ezan okunmaya başlıyor. İzleyicilerin bir bölümü "Hacım ben namazı kaçırmayayım, ben müsaade et" diye yerinden kalkıp, mescide mi gidecek? Bu kadar güdük bir şey olması mümkün mü?

Herifler bizi fena düdüklüyor, götümüze çarpa çarpa sikiyorlar, biz mal mal neye tepki verdiğimizi bilmeden car car bağırıyoruz.

Bak şimdi konu nereye geldi. Yiğit Ergün ismini kaç kişi biliyor?

Çağlayan'ı ikinci adres yapan insanlardan kaçı tanıyor ya da? İnanın, art niyetsiz soruyorum.

Abdullah Gül denen arkadaşın, İstanbul Üniversitesi ziyaretinde çantasında 3 tane yumurta bulunduğu için 11 yıl hapsi istenen gencecik bir hukuk öğrencisi. 7 Haziran saat 10.30’da Çağlayan Adliyesi’nde davası görülmeye başlanacak.

Hak, adalet, özgürlük vs vs diye bağıran adamların biri tenezzül edip de gider mi acaba? Bir yavşağa biat edenler, gencecik bir adama destek verebilir mi? Soruların yanıtlarını gayet iyi biliyoruz. Tabii ki hayır.

Ülke çığrından çıktı. Üniversite öğrencileri abluka altında, memurlar, işçiler, yazarlar, akademisyenler, gazeteciler kuşatmada. Biz nelerin derdine düşmüşüz, nelerle uğraşıyoruz. Açıkçası, kendi adıma utandığım çok an oluyor.

İktidara geldiklerinde "değiştik" edebiyatı yapanların "Yumurtadan korkan devlet" haline dönüşmesi aslında bu heriflerin ne denli korkak olduğunu gösteriyor. Bakmayın sergiledikleri güç gösterilerine, kumdan kale gibiler, kendileri de bunun farkında ve o yüzden bu denli korkuyorlar.

Konudan konuya atladık. Neye itiraz ettiğinizi bilin lan artık. Koyun gibi birilerinin deli saçmalarının arkasına takılmayın. Bir boka itiraz ettiğinizde, onun ne olduğunu, ne olmadığını, neleri içerdiğini araştırın. "Acun'da akşam ne oldu?" diye sorsam, bilmeyen yoktur ama operada mescit diye göt yırtar dururuz.

Bu vesileyle Türkçe Olimpiyatları denen organizasyonun da götüne koymayı borç bilirim.

O değil de, tatile çıksak ya, ebem sikildi.