28 Mayıs 2010

Hasta, yaşlı, sakat


Yazmak istemiyorum çünkü yazdıkça sorgular duruma geliyorum.

Sorguladıkça da soğuyorum. Benden söz, her gün yeni Kewell fotoğrafı koyacağım bir tane..

Kupanın kulbu Platini'ye.....


Michel Platini'nin futbolculuğuna hayrandım. Juventus döneminde izlemiştim kendisini.

Sonra UEFA Başkanlığı süreci başladı. Aldığı kararlar, uygulamak istedikleri, klasik Fransız 'faşizmi' tavırları ile antipatinin özel ismi haline geldi.

1998 Dünya Kupası ardından tam 18 yıl sonra bir başka büyük organizasyona imza atacak ülkesi. Kuşkusuz ki, Platini'nin baskınlığı bu kararda çok etkili olmuştur. Zaten UEFA Başkanlığı titr'ini kullanarak, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi son günde, oy kullanacak delegelerle tanıştırması bunun delaleti.

Zaten Fransız basınında gün içinde "Sarkozy. Fransa'nın kazanacağını biliyordu, yoksa Cenevre'ye gitmezdi" başlıklı haberler yer aldı. Bu bile tek başına, Platini'den nefret etmek için yeterli bir argüman.

Sonuç olarak, Platini 2016'yı ülkesine kazandırarak, Fransa'da bir kahraman olabilir ancak bütün Avrupa'da, nefret edilen adam haline gelmeyi başarmıştır.

Öte taraftan da, Aralık ayında şöyle bir yazı yazmıştım. Trabzon ve İnönü'süz 2016 Avrupa Şampiyonası.

O yazıyı şöyle sonlandırmıştım; "Son sözümü söyleyeyim. Avrupa Şampiyonası'nda Trabzon listede yoksa, umarım o organizasyonu alamayız."

Evet bu yüzden 'üzüldüm' desem, yalan olur. Türkiye'nin futbol şehrini listeye almamak, büyük bir hataydı. Federasyonun Haluk Ulusoy döneminden kalan tüm Trabzonluları yolladıklarını düşünürsek, birilerinin iç hesaplaşmalarının kurbanı olmuştu.

Unutmadan ekleyeyim. Türkiye nerede ve ne zaman hangi büyük organizasyona aday olsa, maket gösterme alışkanlığından vazgeçmelidir. Ayrıca tanıtım filmi büyük bir fiyasko. 'We are the World' benzeri bir kliple, ağlak yüzlü çocukların "Yalvarırız bize verin" ifadeleri takınması biraz çiğ ajitasyon oluyor.