28 Eylül 2009

Sonunuz benzemez umarım (!)


Henry ve Eto'o'nun bu gol sevindi muhtemelen, herkese aynı şeyi çağrıştırmıştır. Türbülentimin sesi soluğu çıkmıyor, aslanlar gibi 1 puanıyla her maç sonu "Suç varsa, benimdir" şeklinde yürekleri dağlayan, ciğerleri parçalayan derinlikteki açıklamasını yapıyor.

Bir maç, iki maç, üç maç... Muhtemelen iki takım düşecek ligden, biletlerden birini Sivasspor istiyor. Türbülentim, aslanım; özlettirme kendini. Çık Ferguson'a iki laf et, Mourinho'ya "Gel delikanlıysan da, Anadolu takımında çalış" diye patlat. Gönüllerdeki yerini yaralama, bas polemiği, bas hamaseti, ver coşkuyu.

Friendfeed, twitter ve asosyalizm


İletişim toplumu olduk topyekûn, sürekli bir iletişme hali söz konusu. Sanıyorum süreç Mirc, icq, msn, facebook, twitter, friendfeed filan diye işliyor.

Sokakta, manavda, otobüste yegâne iletişimimiz yükseks ses, kavga, gürültü. Böylesi daha korunaklı tabii. Görmediğin, bilmediğin insanlarla konuşmak, onlarla birkaç kelam edebilmek. Sokakta birbirimizi görsek "Hadi len sen kimsin?" diyeceğimiz insanlarla, belki de harika iletişim kuruyoruz sanal dünyamızda.

Toplum olarak bastırılmışlığımızı, susturulmuşluğumuzu buralarla telafi etme çabasındayız. Bir nevi halı altına süpürüyoruz, sorunlarımızı. Belki de, sesimiz bu yüzden gür çıkıyor. Öyle ya, dışarıda bu kadar cesur olamayız birçoğumuz. Klayve imparatorluğunun kralları, prensesleriyiz hepimiz.

Aslında zaten konuşma yetilerimiz çokça gelişkin değil. Eğitim sistemi ve aile yapısının eseri. Okulda, öğrencinin sesi mi çıkarmış? Ya da anneyle-babayla tartışılır mı hiç? Konuşursan, sesini çıkartırsan sonu benzer cezalandırma yöntemleriyle biter.

İki-üç gündür şu neredeyse tüm blogger'ların sahip olduğu twitter denen hadiseye bakıyorum. Net olarak ifade etmem gerekir ki; ben bu kadar aptalca bir şey görmedim. Bunun adı iletişim filan da değil. Saçma sapan mesajlar, anlamsız postlar... Ne yapmaya çalışıldığı konusunda fikrim bile yok.

Yazılanların hiçbiri ipe-sapa gelmez, kelimeler bütünü sadece. Facebook'ta da benzer bir refleks olmuştu. Medyanın gücü bu işte. Önce ufak sütun haberler şeklinde, birtakım 'ünlü' şahısların facebook sayfaları haber yapıldı. Sonra büyük büyük haberler haline geldi. Bir ara sağıma-soluma baktım facebook hesabı olmayan kişi yok. Hatta bizzat şu cümleyle karşılaştım; "Nasıl yani? Senin facebook hesabın yok mu?"

Twitter'da da benzer bir süreç gelişti. İngiliz ve ABD basını takipçisi Türk medyası, Twitter'da 'Hangi ünlü ne yazmış?' türevi haberler yapmaya başladı. Yine sağıma-soluma bakındım, herkesin twitter hesabı var.

Yazmak için bakma ihtiyacı hissettim ama olay yerini kısa sürede terk ettim. Birilerinin o gün, ne söylediğinin, ne düşündüğünün bu denli önemli olduğunu bilmiyordum hiç. Hele hele bu ülkede. 'Kapı komşun kim?' diye sorsam, yanıt veremeyecek kitleler, ünlü-ünsüz birbirlerinin ne söylediğini merak ediyor.

Bastırıla, bastırıla ezik Bursa şeftalisine dönmüş yurdum insanı, kendini ifade alanları arıyor. Belki blog, belki twitter, belki de başka bir şey. Konuşamıyor çünkü daha çocukluğundan itibaren, konuşmanın sakıncaları öğretiliyor. Gazeteleri açtığında ya da televizyona bakındığında konuştukları için içeri tıkıştırılan yazar-çizerleri gördü.

Bu yüzden isyankârlığını, asiliğini sokakta değil, klavye imparatorluğunda dile getiriyor. "Sen sanki başka bir şey yapıyorsun?" diyenleriniz olmuştur muhtemelen. "Hem haklı, hem haksızsın" derim, bunu söyleyene.

Asosyal bir ortamda, sosyalleşmek çabasındayız ancak bu biraz çölün ortasında kardelen yetiştirmeye benziyor. 'Durmak yok cıvıldamaya devam!'

Şampiyonlar Ligi final 1958

Tarih: 28 Mayıs 1958
Stat: Heysel-Stadion Brussel
Seyirci: 67 bin
Hakem: Albert Alsteen
Sonuç: 3-2

Real Madrid: Juan Adelarpe Alonso, Angel Atianza, Jose Emillio Santamaria, Rafael Lesmes, Juan Sansebastian, Jose Maria Zarraga, Raymond Kopa, Jose Iglesias, Alfredo Di Stefano, Jose Hector Rial, Francisco Gento -Teknik Direktör: Luis Antonio Carniglia-

AC Milan: Narciso Soldano, Alfio Fontana, Eros Beraldo, Mario Bergamaschi, Cesare Maldini, Luigi Radice, Giancarlo Danova, Nils Liedholm, Juan Alberto Schiaffino, Ernesto Grillo, Tito Ernesto Cucchiarino -Teknik Direktör: Hector Puricelli-

Goller:
Schiaffino (59) Grillo (77) AC Milan; Di Stefano (74), Rial (79), Gento (107)

Günün pulu vol.25

TSL 7. hafta panaroması



7.HAFTANIN SONUÇLARI

Ankaraspor - Beşiktaş (ertelendi)
Gençlerbirliği 2 - 2 Trabzonspor
İstanbul B.B. 1 - 0 Sivasspor
Gaziantepspor 1 - 3 Ankaragücü
Bursaspor 4 - 0 Diyarbakırspor
Antalyaspor 1 - 2 Fenerbahçe
Kayserispor 0 - 0 Kasımpaşa
Denizlispor 1 - 1 Manisaspor
Galatasaray 1 - 1 Eskişehirspor

GOL KRALLIĞI

Nonda-Galatasaray: 6
Baros-Galatasaray: 4
Kahe-Gençlerbirliği: 4
Souza-Gaziantepspor: 4

HAFTANIN GOLÜ

Souza-Gaziantepspor

HAFTANIN OLAYI

Fenerbahçe'nin 7'de 7 yapması, Galatasaray'ın serisinin 6'da kalması

Bursaspor-Diyarbakırspor maçında çıkan olaylar

Kasımpaşa'nın puanla tanışması

HAFTANIN FUTBOLCUSU

Ceyhur Eriş-Ankaragücü

8. HAFTANIN MAÇLARI

Kasımpaşa - Ankaraspor
Trabzonspor - Gaziantepspor
Diyarbakırspor - İstanbul B.B.
Manisaspor - Bursaspor
Beşiktaş - Denizlispor
Sivasspor - Antalyaspor
Eskişehirspor - Kayserispor
Ankaragücü - Galatasaray
Fenerbahçe -Gençlerbirliği

OGBMAYPAv
1 Fenerbahçe77001432111
2 Galatasaray76102061914
3 Bursaspor7412137136
4 Eskişehirspor7340118133
5 Trabzonspor7322159116
6 Gençlerbirliği7250116115
7 Manisaspor724175102
8 Kayserispor62316591
9 İstanbul B.Ş.B.72328119-3
10 Diyarbakırspor72327109-3
11 Ankaragücü71339106-1
12 Beşiktaş6132356-2
13 Gaziantepspor71338116-3
14 Antalyaspor72056106-4
15 Ankaraspor4121345-1
16 Denizlispor60333113-8
17 Sivasspor70164151-11
18 Kasımpaşa70163151-12