9 Ekim 2009

Günün pulu vol.32

Okuycanızmı?


Gelmiycem,
söylemiycem,
yapmıycam,
görmiycem,
bakmıcam,
okumıcam,
etmiycem,
yazmıcam..........

"Türkçe okunduğu gibi yazılan" bir dil diye öğretildi birkaç nesile. Bu sığır nesilleri yetiştiren ilköğretim ve Türkçe öğretmenleri bu dilin katilidir.

Bloglarda gezindim gece gece, okuduklarıma inanamadım daha doğrusu okumaya çalıştıklarıma.

Kendini ifade etmeye çalışan ama bunu doğru düzgün yapamayan insanların var olduğu bir ülkede aynı havayı teneffüs etmek, iletişim kurmaya çabalamak ne beyhude bir çaba.

Yanlışı doğru bilen, kendini geliştirmek için hiçbir çaba göstermeyen, hayata dair söyleyebilecek doğru düzgün kelimesi bile olmayan birkaç nesil yetiştirildi. Bilerek, isteyerek, bir politika haline getirilerek, yetiştirildi hem de.

Siyaset, politika hikâye; kendi ülkende, konuştuğun dili yazamıyorsan, bir başkasının oksijenini harcıyorsun demektir.

Hakikaten kendimizi oyalıyoruz, yaşamaya çalışarak. Ah be Aziz Nesin, ne vardı bu kadar erken gidecek. Şu yüzde altmışı, 90'lara çekemeden gidiverdin, aramızdan.

Tükürdüğünü yalama alışkanlığı


Tarih: 09.09.1996 Galatasaray, Ali Sami Yen'de Fenerbahçe'ye 4-0 yenildikten bir gün sonra. Haşmetmaları der ki;

"Fatih Terim, Galatasaray teknik direktörlüğü sana 3 numara fazla. Galatasaray'ın teknik direktörlüğünü yapman için 40 fırın ekmen yemen lazım. Faruk Süren ve yönetimin daha fazla ısrar etmemesi gerekir, Fatih Terim'in de"

Tarih: 18.05.2000 Galatasaray, Kopenhag'da UEFA şampiyonu olduktan bir gün sonra. Haşmetmaları der ki;

"Türkiye, bu başarıları yaşatanlara çok şey borçlu. En başta da Fatih Terim'e. Bu zaferin mimarı odur çünkü. Ama zor günlerde arkasında duran yönetimin de payı yadsınamaz"

Koala'nın notu: Herkes yazıp çizdi, bir şeyler. Kimi ağzına geleni söyledi, kimi 'helal olsun haklı' dedi.

Kaleminizden çıkan 100'lerce cümleden sadece birinin doğru çıkması halinde "İşte ben demiştim" diyenlerin en büyük temsilcisi Hıncal Uluç, ne yazık ki çok yaşlandı.

Bosman kurallarının Hollandalı Bosman'ın mücadelesinden çıktığını sanan, Nadal-Federer'in efsanevi Wimbledon final maçı için "Peki ya kalite" diyen birine fazla yüklenmemek gerekir.

Bu yüzden büyük şirketlerde belli bir yaştan sonra emekli edilir insanlar. Çünkü belli bir yaştan sonra birtakım yetilerinizi kaybediyorsunuz. Ne yazık ki, medyada böyle bir durum yok, bu yüzden de Hıncal Uluç, dilediği gibi at koşturuyor, dilediğini söylüyor.

Hıncal Uluç'a kızılmaz, en azından söylediklerini ben dikkate almıyorum ve benim açımdan geçerliliği yok. Zaten tükürdüğünü yalayan insanlardan hazzetmem.