4 Haziran 2011

'Zaman'sız pezevenkler vadisi


Bülent Arınç, üniversite öğrencileriyle bir otelde biraraya geliyor.

Arınç, üniversitedeki en büyük hastalığının, "cinnet" derecesinde kitap okumak olduğunu, şimdi o günleri özlediğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Çünkü elime gazeteden başka kitap alamaz noktaya geldim. Günlük haberlerde ne var acaba diye gazeteye bakıyorum. Onlar da o kadar çok ki o kadar değişik şeyler yazıyorlar ki her birini okurken kitap okuyamıyoruz.

Siz biraz gazeteden uzak kalın. Kaldı ki Türkiye’de öyle bir gazete var ki her şey onun içerisinde, onu takip ederseniz zamanla her şey daha iyi anlaşılır. Evet. Yani emin olun, Zaman’a baktığınızda, Zaman’ı okuduğunuzda başka bir şey karıştırmaya gerek kalır mı kalmaz mı diye siz düşünün, ben buradan bir şey söylersem, ’medyadan sorumlu adam ne dedi bakın’ derler sonra. Zaten şimdiden kaptı onlar cümleyi. Değerli kardeşlerim önce ona bakın, ihtiyaç duyarsanız hepsine bakarsınız."

Bu ülke hiç bu kadar zıvanadan çıkmamıştı. Başbakan aleni olarak "Şu gazeteleri almayın" diye hedef gösterir.

Yardımcısı "Zaman Gazetesi alın" diye çağrıda bulunur, sonra da söylememiş gibi davranır.

Barmen bozması Bakan "Bu kadar adileşmemişlerdi" der.

Başbakan önüne geleni tehdit eder.

"Hiç bu kadar adileşmemişlerdi" cümlesini aslında şu kurulu düzene söylemek lazım.

Kokuşmuş, korkuya ve korkutmaya dayalı, adi ve leş halkçılık kokan bir düzen. Düzen zaten boktandı, şimdi o boku daha da tiksinç bir hale getirdiler.

Lan ülkenin başbakanı, alınacak gazeteyi belirler mi, söyler mi? Nerede görülmüş böyle bir şey.

Bugün alınacak gazete için konuşma yapan adam, yarın diğer gazetelerin satılmasını yasaklamaz mı? Aklıma gelen şey direkt bu oluyor.

Hakikaten çıldırıyorum bu herifler çıkıp da, "Demokrasi" deyince.

Ama suç bunlarda değil, suç karşısına aldıkları o üniversite öğrencisilerinde. Şu söylenen sözleri eleştiremeyen üniversite öğrencisinin de ta dibine sokayım.

Zamanmış. Zamanınızı sikeyim sizin...

lucabreitner denen götveren, kapat şu hesabı

O kadar iş-güç arasında bir de twitter boku çıktı. Şimdi bir arkadaş mail attı lucabreitner denen şahıs ben değilim. Herifçioğlu güzel de almış nick'i. Kuvvetle muhtemel eleman beni tanıyor, şarkı yollamış Pantera. Cümlelere baktım aynı benim tavrımla yazılmış. Sik kafası beni taklit edeceğine Orhan Kemal'i, Yaşar Kemal'i filan örnek alaydın bari.

Lucabreitner denen götveren, kapat şu hesabı. Eline ne geçecek, siktir git kendi isminle cisminle gir twitter'a.

Arkadaş başıma gelen işe bak sen. Millet mala bağlamış, okumaktan, bildiğin benim stil yazıyor. Bir taraftan takdir etmedim değil, yavşağı.

Lan zorla beni soktunuz ya şu aleme helal olsun. Pek sevdiğim Koala ismini haliyle almışlar. koalaluca diye bir hesap aldım.

Senin geçmişini sikeyim, götveren pezevenk. Sanki Rockstar'ım ben, siktir git başkasının adını kullan.

Şu ülkede ne kadar çok yarrak kafalı var, her geçen gün daha da dehşete düşüyorum...

Kaşarı yalayın, baldan akanları da harcamayın


Kars'ta yıkılan İnsanlık Anıtı yerine 'kaşar ve bal' heykeli yapılacakmış.

Eğer kaşar ve bal heykeli yapmaya gerçekten niyetlilerse şu fotoğraftakilerden karışık bir şey atıversinler ortaya.

Hatta heykeltıraştan özel talebim, kaşar heykelinin alt kısmından bal aksın. Bir musluk yapsınlar, oradan damlasın bal.

Hem o zaman akanları yalamaları için fırsat da yaratılmış olur. İsteyen kaşarı yalasın, isteyen akan baldan nasiplensin.

Uğraşmak istemedim, yoksa daha şu fotoğraflara daha 50 kişi filan eklenir.

Yalayın a.k.