2 Şubat 2012

Atları da vururlar


'Takımı yarı yolda bırakıyor'

'Güvenilmez oyuncu'

'İşine saygısı yok'

'Doğru düzgün oynamıyor'

'Takıma zarar veriyor'

'Kredisi tükendi'

'Arkadaşlarının emeğine saygısı yok'

Şu herife önüne gelen saydırıyor. Belli ki, sezon sonu gönderilecek. Taraftar şaha kalkmış, Antalyaspor beraberliğinin faturasını Baros'a çıkartmıştır. Bundan sonra ne yapsa kâr etmez. Sağlam mimlendi çünkü.

Kim gibi?


Kim gibi?


Bu adamların arkasından tef çalındı, gönderilirken. Sonra millet, her transfer döneminde gelmeleri için bir dönüp vermedikleri kaldı.

Elalemin topçusu kırmızı gördü mü, "Abi adam çok hırslı, yenilgiye tahammülü yok" diye allar, pullarlar, bizimkisi yaptı mı, "Takıma zarar veriyor" diye gidişini hızlandırmak için ellerinden geleni yaparlar.

Son senelerin modası bu. Eli yüzü düzgün, sahada top oynayan, sonuç değiştiren adamları medya gazıyla linç etmek.

Gitsin, gitsin Baros da gitsin, sonra devre arasında ağlama duvarına çevirirsiniz forumları, sözlükleri, "Baros gelsin" diye inletirsiniz.

Sakat geyiği var bir de. Herif ayda sakatlandı zaten değil mi? Bunlar at amına koyayım zaten, sakatlandı mı, sık ayağına vur gitsin.

Galatasaray taraftarı gün geçtikçe daha salak bir hal alıyor. Ne söylediklerini bilmez haldeler. Önce biri gitsin diye arkasından davul zurna çalınıyor, gelmesi için zurnayı götüne sokacak hale geliyor.

Gönderin yavrum, gönderin. Baros'u da gönderin. Zaten Baros'u gönderdiğimiz gün Rooney, David Villa ya da Mario Gomez'den birini alacağız. İmzaya hazırlar lan! David Villa, "Parçalıyı giymeden ölürsem, gözüm açık gider", Rooney, "O taraftarın karşısına çıkmak için sabırsızlanıyorum", Gomez de, "Almanya'daki dönercilerden çok etkilendim. Dönerci Mustafa Abi Galatasaraylı, beni de ikna etti" demiş.

Baros'tan sonra sıra Elmander'dedir. Galatasaray'a katkı sağlayan herkes gönderilmeyi hak eder. Çok iyi anımsıyorum "Nonda varken, Baros yedek olmalı" dendiği günleri. Ki, Nonda o vakitler götünü kaldıramıyordu. Herif iyi olduğu zaman bile yedek kalması için çabalandı.

Size Lukunku, Christian, Knupp filan iyi giderdi. Gerçi oynadıklarında gol de atamıyorlardı ama olsun kart görmüyorlardı.

Basın böyle adamlara laf etmez. Niye? Çünkü heriflerin doğru düzgün faydası olmadı.

Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Rıdvan ve türevlerine küfür edip, aynı ağızdan konuşanlara.

Baros'u bu kadar eleştiren adamlar, dün sahada olsa orospu Meral'e çiçek uzatırdı sanırım!

Not: Eleştirileri sözlükten aldım. İlk kez girdim, umarım bir daha girmem. Fakat bunları yazanlara aptal demiyorum, aptallık zihniyetten kaynaklanıyor.

O ahlak önce size lazım


Recep Tayyip Erdoğan: Biz muhafazakâr, demokrat ve dindar bir gençlik yetiştirmek istiyoruz.

Sadece 24 saatte ortaya çıkan üç olayı yazacağım.

1. Ankara Sincan'da 32 yaşındaki İ.S. adlı kişinin, üç kız kardeşine tecavüz ettiği ortaya çıktı

2. Muğla'nın Fethiye ilçesinde, Adnan A. isimli kişi, akli dengesi bozuk öz yeğenine tecavüz etti.

3. Antalya'da 6 yıl önce 12 yaşında olan bir kızı, öz babası 5 bin liraya sözleşme yaparak sattı.

Şunlardan uzun bir liste halinde yaparım. Bir günde önüme gelen taciz, tecavüz ve türlü sapıklıkların haddi hesabı yok.

İktidarların görevlerinin; muhafazakâr, demokrat ve dindar nesiller yetiştirmek olduğunu öğrenmiş olduk. Fakat arkadaşa biri haber versin, yetiştirmekle gurur duyduğu nesiller, kokuşmuşluktan geçilmiyor. Sen iktidarsın, devleti yönetirsin. Yapacağın işin, şekli şemali bellidir. İktidara mı kalmış, gençlerin dindar olup olmayacağı.
Bu mantıkla yarın biri gelir, "Ateist nesiller yetiştireceğiz" der. Böyle şey olur mu lan!

Pervasızlık boyutunu aştı artık söylenenler. İktidar olmayı, ülkenin sahibi olmakla karıştıran; garip, anlaşılmaz, hastalıklı beyinlerle dolu ortalık.

Açık açık söyleyemiyorlar, "Biz alabildiğine aptal, beyni çalışmayan gençlik peşindeyiz" diye.

Hayır, dindarlığın ölçütü nedir? Belli bir skalası mı var da, dindar olmadığını düşündüğün gençliği dindar yapmaya çalışıyorsun? İnsanların inançlarını nasıl yaşadığını, kim, nereden bilebilir ki? İnanç açıktan açığa yaşanan bir şey midir?

Dindarlık bunların yaşadığıysa, sikerim öyle dindarlığı. Çal, çırp, çalanı çırpanı kolla, gözet, senin gibi düşünmeyenleri tık cezaevine, sonra "Bunlar tacizci" diye yalan söyle, seçimden önce söz verdiğin hiçbir şeyi yapma yani yalan söyle, Karadeniz'de yol yap, o yol yarma şeftali gibi ikiye bölünsün paramparça olsun yani işini düzgün yapma bu ülkenin halkının cebinden aldığına hıyanet et sonra 'dindar nesil' yetiştir.

Memlekette demokrasi ayağına, faşizmin alası yaşanıyor. Yeni nesillerin nasıl olması gerektiği de, başbakan tarafından belirleniyor ve devlet politikası haline getiriliyor.

Son 10 yılda ülke, hiç olmadığı kadar kokuştu. Tacizin, tecavüzün, hırsızlığın haddi hesabı yok. Millet öz yeğenine tecavüz ediyor, kızını satıyor, kardeşlerine tecavüz ediyor, bunlar çıkmış "dindar nesil" diye hikâye yazıyor.

Ülkenin ekonomisi şahane, muhteşem demokrasimiz var, olağanüstü bilimsel gelişmelere imza atıyoruz ya, sıra muhafazakâr, dindar gençlik yetiştirmeye geldi.

Ahlaklı bir nesil yetiştirmek istiyorsanız, önce kendi ahlakınızı geliştirin, sonra halkın ahlakına, yapısına bakarsınız -bakamazsınız ya-.

Kendi katillerinizi, hırsızlarınızı, yoksulluk ve yolsuzluk ustalarınızı serbest bırakıp, muhaliflerinize iftira atarak cezaevine yollamak, dindarlık mı oluyor? O zaman bugüne kadar hep doğru yolu seçmişim.

Önce insan olun sonra dindar olursunuz. Ama bir eşeğin felsefe profesörü olma ihtimali, sizin insan olma ihtimalinizden çok daha yüksektir.