16 Ağustos 2009

Burası Türkiye, olur böyle şeyler!


Koskoca 10 yıl geçti üstünden; yüzlerce söz verildi, yitip giden hayatların ardından. Bugün gelinen noktada, depremzedeler artık polisten dayak yer konuma geldi.

"Ateş düştüğü yeri yakarmış". Hâlâ ilk günkü gibi acılarını yaşıyor o insanlar. Her yıl 23 Nisan müsameresi gibi yapılan deprem tatbikatlarıyla depreme hazırlıklıyız imajı veriliyor devlet tarafından.

Ama gel gör ki, bir depremde aynı filmi izleyeceğiz. Yine Deprem Bakanlığı sözü verilecek, yine açılan davalarda sorumlular zamanaşımından yırtacak.

Depremde hasar gören belediyeler, üniversiteler ve diğer kamu binalarının onarımı ve güçlendirilmesi için toplam 146.9 milyon TL'ye ihtiyaç varken, kurumlara bugüne dek ödenen rakam sadece 33.6 milyon TL. Tabii Başbakan'a uçak almak varken, neden bu ihtiyaçlar karşılansın.

30 bin kişi prefabrik hayatlar yaşıyor halen ama umrumuzda değil. 34 bin konut yıkıldı sadece Kocaeli'de, sadece 17 bin yeni bina yapıldı.

Onbinlerin anıları taptaze, onlar dayak yiyor. Ama burası Türkiye. Her koyunun kendi bacağından asıldığı ülke. Yanı başında biri ölürken, sadece bakmakla yetinen insanların ülkesi. İtalyan gelinlerin tecavüz edip öldürüldüğü, zengin veletlerinin cinayet işleyip bulunamadığı ülke.

Zoraki nikâh


Fenerbahçe ve Lugano'nun durumunun başka anlatımı yok. Biri sezon ortasından itibaren "İtalya'da futbol oynayacağım" diye tutturdu. Diğeri ise Daum'un ağzından "Aurelio ve Lugano seçimlerini yapmıştır. Konu bizim için kapanmıştır" açıklamasıyla Lugano'yu Fenerbahçe'de görmek istemediklerini söylediler.

Ne Fenerbahçe Lugano'dan iyisini bulabildi, ne de Lugano Fenerbahçe'den daha iyisini.

Lazio, Juventus, Roma'ydı değil mi? Hakikaten bu Juan Figer müthiş menajer. Oyuncularını çok iyi pazarlıyor. Takdir etmemek elde değil.

Fenerbahçe adına her ne kadar olumlu olsa da, tutamayacağın sözleri sarfetmeyeceksin.

Trabzon neden başarılı olamaz?


İki fotoğraf var, Trabzon-Diyarbakırspor maçından. İki fotoğraf da, daha ligin 2. haftasında bu takımın neden başarılı olamayacağını gösteriyor.



Şehirin havasından suyundan mıdır bilinmez. Ama şu gerçek ki, Trabzonspor büyük olamaz, bu düşünce yapısıyla. Tribünde kavgalar, yönetime küfürler. Hugo Broos muhtemelen 10. haftaya gönderilir, Şenol Güneş gelir.

Pazarda don sat Erman


Galatasaray maçında verilen 2 penaltı kararına yapılan yorumlar:

Erman Toroğlu: Keita'nin pozisyonunda, Keita kendini atmaya niyetliydi. Barış'ın pozisyonu penaltı değildi.
Ahmet Çakar: Galatasaray'a verilen her iki penaltı kararı da doğru. Barış'a ve Denizlisporlu oyuncuya yapılan hareketler de penaltıydı.

Pozisyonlar çok iyi görülmese diyeceğim ki, "Birinden biri yanlış gördü o yüzden farklı yorumlar yapıyorlar"

Eee, kabak gibi görünüyor tüm pozisyonlar. İki eski FİFA kokartlı hakem nasıl oluyor da farklı yorumlarda bulunuyor. Hele Erman Toroğlu, "Keita'nın niyeti kendini yere bırakmaktı" diye insanüstü yorum yapıyor. Niyete göre karar verildiğine bir bu adamda şahit oluyorum.

Ne yani, hakem, oyuncu daha pası alırken, hangi niyette ne yapacağını mı kestirecek. 10 kusurlu hareketten biriyse verirsin, değilse vermezsin. Erman Toroğlu'nun programdan önce bolca alkol aldığını düşünüyorum. Bu düşüncemi de pancar kırmızısı suratıyla doğruluyorum, kendimce.

O zaman şöyle düşünelim. Elemanın biri, bir başka adamı bıçaklayarak öldürmüş. Hakim şöyle im karar verecek: "Aslında öldürmek istemiyordu, niyeti öldürmek değildi."

Ya bu adamlar bu işten deve yüküyle para kazanıyorlar. 30 bin dolarlardan söz ediyoruz. Çıkıp doğruyu söylese yine anlayacağım -o işin ederi 30 bin dolar olamaz ayrı- ama herif alenen kamuoyunu yanlış yönlendiriyor. Kabadayı tavırlar, saçma sapan yorumlar, kahvedeki adamın kuracağı cümlelerle, bu işten para kazanıyor, Erman Toroğlu denen adam.

Git sen, pazarda don sat, daha iyi. Kafana geçir sütyenleri "İkizlere takke" diye bağır. Tiksinti veriyor gerçekten de.