1 Ocak 2010

Yılbaşı gecesi bir nevi 'tacizci bayramı'


Dünyanın her yerinde milyonlarca insan meydanlarda, alanlarda 'efendi' gibi yılbaşı kutluyor Türkiye'ye gelince, insana benzeyen hayvanların bayramı haline geliyor.

Sadece İstanbul'da 74 taciz vakası meydana gelmiş. İşin sosyolojik boyutu beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Yok cinsel açlık, yok kişinin toplumsal baskı altında başka bir boyutta ortaya çıkışı....

Dediğim gibi beni ilgilendirmiyor, bunların hiçbiri. Aramızda bize benzeyen, aynı havayı soluyan, aynı güneşe bakan, aynı H20'yu tüketen ama hiç de insani vasıflar taşımayan bir hayvan gürûhu var.

Bunlar kalabalık alanlarda üreyip-türeyen, özellikle el ve ağızlarını kullanarak hayatlarını idame ettiren canlılar. Bu canlıların ortak özelliklerinden birisi de kavga edebilmeleri.

Yaptıkları hayvanoğlu hayvanlıkları haklı çıkarırcasına, ağızlarından salyalar akıtarak ortalıkta dolanan bu yaratıkların ağzından en çok çıkan kelimelerden biri de 'namustur'.

Kendi annesi, kız kardeşi ya da akrabası (gerçi son günlerde bol bol akraba tecavüz haberi okuyorum) dışında her kadına potansiyel 'orospu' gözüyle bakan bu yaratıkları gördükçe, birarada yaşadığımız utancından ölüyorum.

Kuytu köşelerde hayvanlıklarını bastırmaları dışında şimdilik inzivaya çekilecekler bir sonraki "31 Aralık insana benzeyen yaratıklar" festivaline kadar.

Önerim bunları biraraya tıkıp birbirlerini taciz etmelerini izlemek. Özel televizyonlardan biri bunu yaparsa rayting'i galaksi sınırlarını geçer. "Tacizcim olur musun?" Al sana ismini de verdim, haydi göreve....