31 Mayıs 2011

Mübarek'e verdiğin akıl, sana lazım


Başbakan Erdoğan'ın Artvin Hopa'da gerçekleştirdiği mitin öncesinde ve sonrasında deyim yerindeyse polis terörü yaşandı.

AKP politikalarını protesto etmek için ÖDP, ESP ve Halkevleri'nin çağrısıyla toplananlar ve polis arasında çatışma çıktı. Çatışmada Metin Lokumcu isimli bir kişi yaşamını yitirdi.

Tabii Türkiye'nin hemen her yerinde yaşadığımız görüntüler Hopa'da da yaşandı. Artık Başbakan Erdoğan'ı protesto etmek imkânsız. Kimse yanına yaklaştırılmıyor, ağzını açanlar karga tulumba götürülüyor, pankart açanlar hakkında 15 yıl hapis isteniyor, senelerce yargılanıyor.

Akp iktidarının demokrasi algısı ve demokratik Türkiye anlayışı bu kadar. Bundan daha fazlasını beklemek aptallıktan başka bir şey değil.

Bunun adı tam anlamıyla terördür ve iktidar terörüdür. İnsanlar seslerini duyuramıyor. Edirne'de, Artvin'de, Hakkari'de ya da İstanbul'da. Yer, mekân fark etmiyor.

Dikensiz gül bahçesi istiyorlar. Kendi yarattıkları yalan dünyasına herkesin inanmasını bekliyorlar. Ülkenin zenginleştiği, demokratikleştiği, işsizliğin olmadığı yalanlarını o kadar çok söylüyorlar ki, kendileri bile inandırdılar.

Daha iki ay önce, Hüsnü Mübarek'e yönelik ne söylüyordu; "Bir siyasi partinin ezici oy çoğunluğuyla iktidar olması yeterli değildir. Hitler’de ezici oy çokluğuyla iktidara yerleşmiş, 'Tek Adam' olma sevdasına kapılmış, başlattığı savaşlarla ülkesini perişan hale getirmiş ve sonunu da kendi hazırlamıştı. Hüsnü Mübarek halkının sesine kulak vermeli."

"Ele verir talkını kendi yutar salkımı" misali, herkese akıl vermek konusunda eşsiz bir beyne sahip olan Başbakan, kendi halkına ise polis destekli terör uygulamaktadır.

Bugün 31 Mayıs 2005. Seçimlere kan bulaşmıştır. Artık iktidarın elinde Metin Lokumcu'nun kanı vardır. Ülkemizde bir faili meçhulümüz daha var.

Durmak yok faşizme devam... Ve kendi sloganlarında söyledikleri gibi. Türkiye'de artık başbakanı protesto ederken, her an ölüme, cezaevine, işkenceye hazırlıklı olun. Hayaldi gerçek oldu..

Türkiye, demokrasi çığlıkları altında faşizmin ağır baskısı altına giriyor. Hayatın her alanında hem de. Sosyal hukuk devleti olduğu savunulan Türkiye, faşist polis devleti haline getirildi.

Şu sıralara Trabzon mitinginde, protestocuları "eşkıya" olarak nitelendiriyor.

Mısır'da halk, Hopa'da eşkıya. Bu da Akp usulü demokrasi işte.

Puştlar


Ülkede psikopat mı istiyorsun, al sana İstanbul'un göbeğinde işkence.

Sarıyer sahilinde bulunan iki yunustan biri çamaşır ipiyle kayalara bağlanmış ve işkence yapılmış. Bir diğerinin ise gözleri oyulmuş.

Bu orospu çocuklarının sayısı her geçen gün artıyor. Kediye, köpeğe, eşeğe, ineğe v.s. v.s. Kendisinden güçsüz her türlü varlığı yok etmeye ve onu yok ederken, insanlık dışı güdülerle işkence ediyor.

İşkenceyi bunlara devlet öğretti, hâlâ da öğretmeye devam ediyor. Polis öğrenci eylemini dağıtırken, tek bir öğrenciyi 3 polis sopalarla dövüyor. Al işte sana işkence.

Şu yunusları bağlayıp, gözlerini oyanlarla, o polislerin ne farkı var?

Nasıl iğrenç bir toplum haline geliyoruz, gümbür gümbür hem de. Başbakan miting alanlarında ağzına geleni söylüyor, önüne geleni hedef gösteriyor, dilinin ayarı yok. Bir ülkede başbakan böylesi tavırlar sergilerse, o ülkenin vatandaşının sağlıklı hareket etmesi olanak dahilinde mi? Tabii ki hayır.

Psikopat, sadist, beyinsiz bir nesil yetişiyor. Artık ABD'yi aratmayacak nitelikte katillerimiz, şahane suikastçılarımız var. Hatta iş öyle bir noktaya geldi ki, bu orospu çocukları isimleri için patent bile alabiliyor.

Türkiye hakikaten değişiyor. Büyük bir değişim hem de. Kimbilir daha neler göreceğiz... İnsan sayısı azalmaya başladı, hayra alamet değil.