19 Ocak 2013

Sikerim ayıbınızı


(Boş beleş küfür etmeyle olmuyor bu işler. Sorulara yanıt veren tek kişi çıkmadı. Galatasaray'ın oyun planı nedir? Yanıt veremiyorsunuz, çünkü bunu küfür edenler de bilmiyor. Biliyorsanız da bir zahmet yazıverin. Haaa bir de "Bir daha olumlu yazarsan 'orospu çocuğusun' diyen göt lalelerine bir şey söyleyeyim, siz istediğinize biat edebilirsiniz, benim kültürümde biat diye bir şey yok. Haliyle yazarken, kimseden izin istemeyeceğim.
Hemen belirteyim, kaçmadım ama o kadar kişi ana avrat sövünce de 'yeter artık' dedim.)

Şampiyonlar Ligi'ydi, Süper Lig'di, kupaydı derken, Galatasaray 27 resmi maçta sahaya çıktı. Sezon başında Amrabat dedi alındı, Burak dedi alındı, Umut dedi alındı, Melo dedi alındı, Hamit dedi alındı, Dany dedi alındı. Sözün özü, istediği ne kadar oyuncu varsa alındı. Buraya kadar bir itiraz yok sanırım. Tek tek isim isim eleştirmiyorum bu adamları. Sonuç itibariyle, teknik direktörün istediği adamlar alındı mı? Alındı.

Peki sen bu oyuncuları alırken rakiplerden Beşiktaş ne durumdaydı? Mali açıdan dibe batmış Beşiktaş, transferde Uğur Boral, Oğuzhan Özyakup, Julien Escudé, Olcay Şahan gibi oyuncuları kadrosuna dahil etti. Dikkatli oku! Umut Bulut, Burak Yılmaz, Hamit Altıntop, Melo isimleriyle, yukarıdaki 4 ismi bir kefeye koy. Varolan kadroyla da karşılaştır bir zahmet.

30'a yakın resmi maçta Galatasaray'ın oynadığı futboldan doyan var mı? Rakibini sürklase eden, eze eze yenen, oynadığı futboldan zevk alan kaç Galatasaray taraftarı var, cidden merak ediyorum. Kişisel olarak, Süper Kupa finali dışında Galatasaray'ın oynadığı hiçbir maçtan keyif almadım. Temposuz, yaratıcılıktan uzak, defansı dökülen, orta sahası ağır, 90'lı yılların meşhur Held'li, Saftig'li Galatasaray yıllarını hatırlatır biçimde.

Galatasaray, Kasımpaşa maçı itibariyle 18. lig maçına çıktı. 18 lig maçında alınması gereken puan 54, alınan puansa 33'se, kimse kusura bakmasın, o takımın teknik direktörü eleştirilir. O takımın teknik direktörünün ismi Fatih Terim'se de eleştirilir, Hagi'yse de eleştirilir.

Ama yok, Galatasaray'da Fatih Terim dokunulmazlığı denen bir şey var. Ona kimse laf söyleyemez, eleştirilemez, laf söylenemez, toz kondurulamaz, bokundaki boncuk baş tacı yapılır. Bir siktirin gidin lütfen. Fatih Terim de, en nihayetinde bu kulübün bir çalışanıdır. Bunda içerlenecek bir şey yok.

Ben Galatasaray'ın futbol oynadığını görmek istiyorum. Geçen yıl şampiyon olmuş, bu yıl deve yüküyle transfer yapılmış bir futbol takımı, bu durumdaki Beşiktaş'tan, kıytırık Antalyaspor'dan sadece ve sadece 3 puan öndeyse, o takımın teknik direktörünün ismi zerre önemli değildir. Siz teknik direktörünüze tapabilirsiniz, saçma sapan anlamlar yükleyip dokunulmaz ilan edebilirsiniz ama hep söylediğim gibi ülkede başbakanlar, cumhurbaşkanları, bakanlar eleştirilirken, Fatih Terim'e eleştirilemez bir zırh takamazsınız. Haaa siz takarsınız da, sizi kim takar onu bilemem.

Buraya kadar bolca küfür edip, okumaya devam ettiyseniz, tümleşik yapılı soru sorayım. Galatasaray'ın oyun planı, Galatasaray'ın ikincil oyun stratejisi ve Fatih Terim'in bu sezon kenardan çevirdiği maç sayısı nedir? Bunlara yanıt verirseniz çok sevineceğim.

Bunu bir kez daha yazdım, yineleyeyim. Galatasaray için rüzgâr tersine döndüğünde, Fatih Terim'in bu sezon yaptıklarını bir hatırlayın. Son Kasımpaşa maçından yola çıkalım. Elmander'i oyundan al Umut Bulut'u oyuna sok, Hamit'i oyundan al Aydın'ı sok, Melo'yu oyundan al Yekta'yı sok. Dikkat ederseniz maç dahilinde Elmander'in neden oyundan alındığını, Emre Çolak'ın neden oyunda kaldığını, dökülen Melo'ya 75 dakika nasıl tahammül ettiğini filan yazmadım bile. Emre Çolak meselesini birazdan yazacağım.

Hacım, sen bana istediğin küfrü et de, forvet çıkar forvet koy, orta saha çıkar orta saha koyla teknik direktörlük olmaz. Sen sezon başında 4-4-2 oynayacağını biliyordun, bütün sezon sol kanadını Emre Çolak'a emanet etmeyi düşündüysen değil İmparator, cihan padişahı olsan iki kez düşüneceksin. Bir kere, yaz sezonu transfer planlamasının berbat olduğunu kabul etmekle başlayacaksın işe. Bunu kabul ettiğin zaman Fatih Terim'i de (bu 'de' eleştirenler için değil) sike sike eleştireceksin.

Şimdi dönelim bugünkü zamana. Fatih Terim sol bek, stoper istiyormuş da (kesin ve kesin sol bek ve stoper alınmalı), yönetim isteklerini yerine getirmiyormuş. Hayatın boyunca Lukunku, Almaguer, Pinto, Bratu, Tamas, Sarr gibi isimleri almışsan, insan bir 'acaba' der haliyle. Bunu daha önce de söylemiş olabilirim, AC Milan gibi bir takımın başına geçip, Kutuzov gibi kalası transfer ediyorsun, Batista gibi malın alınması için yırtınıyorsun. Eee, kusura bakmazsanız, ben de yönetici olsam fazlasıyla şüpheye düşerim. Ki, hayatım boyunca, transferleri, teknik direktörlerin belirlediği isimler olmasına inanmışımdır, bunu da not edeyim.

Bugünkü Kasımpaşa yenilgisi, Fatih Terim'in yönetime cevabı olmuştur. Fatih Terim aptal bir adam değil, Emre Çolak'ın sahada ne yaptığını görüyordu, takımdaki en iyi isimlerden birinin Elmander olduğunu biliyordu ama yönetime selam çaktı, maç sonu basın toplantısında da hem taraftarı gazladı, hem de yönetime ikinci selamını çaktı. Hah işte, kişisel kaprisle Galatasaray teknik direktörlüğü yapılmaz. Benim için ismin önemi yok Adnan Polat başkansa ve Galatasaray'ın ağzına sıçıyorsa, küfrederim. Fatih Terim teknik direktörse ve sırf inat uğruna bu takımın yenilmesini içten içe büyük bir hazla izliyorsa küfrederim.

İsteyen kabul etsin, isteyen etmesin. Galatasaray orta sahasıyla, savunmasıyla dökülüyor. Beşiktaş, Karabük, Orduspor, Trabzonspor ve Kasımpaşa maçlarının hepsinde tarihe geçecek skorlar görebilirdik. Çekirge oyun olarak değil ama skor olarak zıp zıp zıplıyor.

Siz kendinizi Şampiyonlar Ligi'nde üst tura çıktık, ligde halen lideriz diye avutadurun, bu futbolla Galatasaray ne ligin sonunu görebilir, ne de Schalke maçında tur atlayabilir. Bunu söylediğim için "Sevin amına koyduğumun çocuğu sen de" gibi sike sürülmeyecek yorumlar yapmayın. Bunlara seviniyor olsaydım, umrumda bile olmazdı şu tablo, oturduğum yerden götümü yayıp, taşak yapardım ama işte kazın ayağı öyle değil. Şu oyunu gördükçe ve bir teknik direktörün kelle almak için başında bulunduğu takımına ihanetini gördükçe sinirden çıldırıyorum.

Dediğim gibi, siz pembe tablolar çizmeye devam edin. Ben, "İmparatorrr, imparatorrrrr, imparatorrrrr Fatih Terim" diye bağırdıktan 3 hafta sonra "Siktir git Terim" diye bağrıldığını bildiğim için, o pembe tabloları çizenlerin, imparatorlarına ne kadar bağlı olduklarını da çok iyi anımsıyorum.

Bu yavşak dünyada eleştirilmeyecek hiç kimse yok. İsmi, cismi, görevi, sıfatı her ne olursa olsun. İyi uykular size.

Haaa unutmadan, kime küfredeceğimi size soracağım amına koyayım. Ayıpmış! Sikerim ayıbınızı. İstediğiniz, hoşunuza giden şey olunca "Abii asahuieiueiueuieuieu harikasın", işinize gelmeyen şey olunca "Ayıp" değil mi? Samimiyetinizi sikeyim.

Not: Bu yazıyı bilgisayarımda masaüstüne tarihle kaydettim. Sezon sonu yeniden üzerinden geçeriz. Söylediğim şey basit, Galatasaray 27 resmi maçta oynadığı futbolsuzluğu sürdürmeye devam ederse, ligde ilk ikiye dahi giremez. Sezon sonu konuşuruz. Hep dediğim gibi göt olmak beni çok mutlu edecek ancak bu kez göt olmayacağımdan eminim.

Göt olmak demişken, Cris konusunda yorum yazan arkadaşları da bekliyorum.