23 Mayıs 2013

O Galatasaray, benim Galatasaray'ım olmaz


Galatasaray Ünal Aysal başkanlığında ve özellikle futbol takımı özelinde harika iki yıl geçirdi. Gerek geçen yıl, gerekse de bu sene, yönetim açısından parlak işlere imza atıldı. Hiçbir gayrimenkul satılmadan borçların azaltılması, gelirlerin yukarı çekilmesi, stat gelirlerinin yükseltilmesi, mağazaların cirolarını fazlasıyla artırması vs. vs.

Yazıya girmeden hemen belirteyim. Okuyanlar az çok biliyor nasıl yazdığımı. Bilmeyenler içinse söyleyeyim, günümüzdeki tabloya bakarak, geleceğin neler getireceğine yönelik çıkarımlar yapmayı severim. O yüzden, bazı olaylar ışığında, Galatasaray'ı nelerin beklediğini yazmak istedim. Ancak yazıda 'eğer' ibaresi göreceksiniz. Çünkü bazı şeyler netleşmiş olsa da, bazıları dedikodu mahiyetinde. 

Galatasaray Kulübü, geçtiğimiz sene kombine kart sahiplerine, öncelik tanımıştı. Bu gayet doğal ve doğru bir uygulamaydı. Çünkü o kombineleri alanların pek çoğu, Galatasaray'ın en boktan sezonuna tanıklık etmelerine karşın, kulübe destek olmak için, kendi olanakları dahilinde ellerini ceplerine attılar. Kimisi çoluğunun çocuğunun boğazından geçecek lokmayı kıstı, kimisi bankadan gidip kredi çekip aldı, kimisi borç harç o parayı bulup buluşturup aldı. 

Ancak bu sezon, kombine kartların yenilenmesinde, Pegasus tribünü ile ve güney tribünündeki 119 ve  120 numaralı blokta kombinesi olanlar, bir sorunla karşılaştı. Bunu hemen hemen herkes biliyor ancak bilmeyenler için söyleyelim. Bu iki tribündeki 119 ve 120 numaralı bloklar, Ultraslan adı verilen gruba ayrıldı ve hak sahiplerine de, kibar bir dille "size başka yer bulacağız" denildi. Sözü geçen bloklar ve numaralar yaklaşık 6 bin insanı kapsıyor. Yani Ultraslan'a 6 bin kişilik yer ayrılmış ve onların dışındaki insanlara da, "Hak sahibi olsanız bile, oraya oturamazsınız" deniyor.

Şimdi buna ne isim verirseniz verin, ne kadar kıvırmaya çalışırsanız çalışın, bunun literatürdeki ismi 6 bin biletin Ultraslan'a 'peşkeş' çekilmesinden başka bir şey değildir. O boktan sezonda, elini cebine atıp, kombine alan adama 'siktir git' diyeceksin, sonra Galatasaray kültüründen filan söz edeceksin. Dileyen alınsın, isteyen darılsın ama öyle kültürün götüne koysunlar. Bu kültür değil, düpedüz, bayağılık ve adiliktir.

Kombine olayından ardından, şampiyonluk kupasının kaldırılmasından 2 gün sonra ise kulüpten Genel Kurula gidilmesi yönünde bir karar açıklandı. Genel Kurul'un telaffuzuyla birlikte gündemde birtakım isimler dönmeye başladı. Bu isimlerden birisinin adı Oğuz Altay. Oğuz Altay'ı tanımayan yoktur ama bir hatırlatalım, kendisi hani şu yukarıda sözü edilen peşkeşe konu olan Ultraslan'ın bir önceki başkanı.

Daha önce de, birkaç yazıda yazmıştım, sözü geçen şahıs, tenis kulüplerinde yanına Sebahattin Şirin'i de alarak insanları tehdit eden biri. Şimdi bu herif mi, Galatasaray Kulübü'nde yönetim kurulu üyeliği yapacak. Eğer Ünal Aysal, böyle bir seçim yapıyorsa, kendisinin bugüne dek yaptığı her şeyin üstünü karalamış olur. Açıkçası ben halen böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyorum ama öylesine kuvvetle seslendirilmeye başlandı ki, ateş olmayan yerden duman çıkmaz dedirtiyor insana. 

Oğuz Altay'ın dışında, yeni yönetimde olacağı konuşulan bir başka isim de Haldun Üstünel. Haldun Üstünel de, tribünlerden çıkmış, bir Galatasaraylı futbolcuyu taraftara dövdürtmüş, Brezilyalı bir oyuncuyu da, bizzat kendisi tartaklamış biridir. 

Şimdi bu iki ismin yönetime alınacağını, Ultraslan'a peşkeş çekilen biletlerle birleştirdiğimde, Galatasaray'ı çok parlak günlerin beklemediğini söyleyebilirim. Elimizde bir puzzle var ve parçaları yan yana getirmeye başladığımızda, sanki olacaklara önlem alınıyormuş gibi bir his beliriyor içimde. Önlem olarak da, kombinelerin peşkeş çekildiği grubun kullanılacağını ve o grubun kullanılması için, eski başkanlarının da yönetime alınacağı, şu anda komplo teorisi gibi görünüyor olsa da, bana güçlü bir ihtimalmiş gibi görünmeye başladı.

Uzatmadan yazının başındaki 'eğer'le bitireyim. Eğer bu şahıs Galatasaray Yönetim Kurulu üyesi yapılırsa, hani diyorlar ya, "Kulübe küfredilir mi? Bilmem kime nasıl küfredersin" diye, pakedi daha açılmamış küfürler duyarsınız. Kimse kusura bakmasın ama Galatasaray Kulübü'nün yönetim kurul üyeliği bu kadar aciz, sıfatsız, niteliksiz insanlardan oluşmamalı. Haaa oluşacaksa da, kimse çıkıp ortalıklarda "biz farklıyız" iddiasında bulunmasın. 

Hep şunu derdim, "Bana ne babacan, kim yönetici olmuş, umrumda değil. Ben Galatasaraylı'yım, isimlerle işim olmaz."

Yok ama, bu olabilecek bir şey değil. Oldu olacak Sebahattin Şirin'i de basın sözcüsü olarak alıversinler yönetime. Gelen geçene verir ayarı (!) üç-beş gerizekalı ergen de mest olur o açıklamalara. 

Umuyorum o isimlerin yönetime alınacağı yönündeki haberler dedikodudan ibarettir. Eğer öyleyse, çıkıp özrümü dilerim ama Ali Dürüst gibi adamın yerine tercih edilen isim Oğuz Altay olursa 'sikerler öyle kulübü' der ve o isimler yönetimden ayrılana kadar da, taraftarlığımı askıya alırım. Haaa, kimsenin umrunda mı değil ama kimsenin umrunda olmaması da, benim sikimde değil.

İsteyen istediğini düşünebilir fakat benim burnuma ciddi anlamda pis kokular geliyor. Benim sevdiğim Galatasaray Kulübü, bilet peşkeş çekmez, karaborsacılığın aleni olarak yapılmasına göz yummaz, iti kopuğu yönetimine almaz. Alırsa da, o Galatasaray, benim Galatasaray'ım olmaz.