7 Ocak 2010

Rahat bırakın Galatasaray'ı

Biri çıkar açıklama yapar "Galatasaray'la dalga geçtim" der, diğeri çıkar soğan cücüğü kadar beyniyle karşılaştırma adı altında aşağılamaya çalışır, bir başkası Galatasaray'ın büyüklüğüne laf eder.

Ya hakikaten, defolun gidin. Anlayamadığınız şey, hepiniz amaca giden yolda araçsınız. Yani sözün özü hiçbir şey değilsiniz.

Evet, sizin küçük dünya görüşleriniz çapında Galatasaray küçüktür. Çünkü anlamaya, algılamaya, yeterli değil yapılanlar, yapılmak istenenler. Siz tek bir galibiyetle dünyayı yerinden oynattığınızı sanarken, Galatasaray'a gönül verenler (pek tabii ki hepsi değil) hep fazlasını ister. Ona şampiyonluk yetmez; hedefi, idealleri, hayalleri farklıdır.

Bu ülkede var olan ve şu anda hakim görüşün bir yansımasıdır yaşananların hepsi. Bu yüzden ki, bu ülkenin en değerli sanatçıları ülkeyi terk etmek ister, terk edilmeye zorlanır. Bu yüzden ki, bu ülkenin en büyük sinemacıları vatan haini ilan edildi. Bu yüzden ki, bu ülkenin belki de dünyanın en büyük şairlerinden biri vatan haini edildi. Bu yüzden ki, bu ülkede adam gibi siyasetçiler, siyasi sahneden çekilip gittiler.

Edebiyatın, sanatın, siyasetin hangi noktada otur onu sorgula önce. Ama yok, öyle değil. Başarılı olanı, göze batanı, senden bir hamle sonrasını düşünenin, önüne geçmek yerine, onu kendi çizgine çek. Daha kolay değil mi?

Rahat bırakın Galatasaray'ı, rahat bırakın Arda'yı, rahat bırakın futbolu.

"Sabır acıdır ama meyveleri tatlıdır" atasözüyle noktalayacağım ve meyveleri tatmak için beklemeye koyulacağım sezon sonuna kadar.

Hiç yorum yok: