Nonda, dün akşam elinde bir bavulla Türkiye'ye veda etti. Efendice, sessiz sedasız, kimseye suçlamada bulunmadan (Gönderilmesi gerçekten de kötü bir zamandaydı bu konudaki serzenişi haklıdır) gitti.
Şöyle karşılandı, böyle gitti gibi bir rutin içine girmeyeceğim. Zaten alıştık bunlara, her seferinde aynı şey oluyor. Hoş, Nonda'nın gelişi çok gümbürtülü değildi. Yedek kaldı sesini çıkarmadı, golünü attığı haftadan sonra ilk 11'de oynamadı yine sesini soluğunu çıkartmadı. Cidden efendice geldi, efendice gitti.
Söylemek istediğim aslında çok başka bir şey. Geçen yıl, karlı bir günde sinema çıkışında Morgan De Sanctis'le birlikte eşini ve çocuklarını görmüştüm. İki elinden tutan çocukları ile birlikte alışveriş yapıyordu. Birkaç ay sonra Galatasaray'dan ayrıldı. Hemen not düşeyim, benim açımdan hataydı gönderilmesi. Çünkü çok iyi bir kaleciydi. Zaten bu yıl Serie A'nın en iyi kalecisi seçilmesi muhtemeldir.
Birkaç hafta önce yine bir sinema çıkışında (Bakırköy oluyor) bu kez Nonda ve eşini gördüm (Sözün geleceği yeri tahmin etmişsinizdir). Eşinin elinden tutmuş öyle geziniyordu tatlı tatlı. Onu gördükten birkaç hafta sonra da Türkiye'den ayrıldı.
Sözüm o ki, hangi Galatasaraylı oyuncuyu görsem, soluğu havalimanında alıyor. Dün kuzenimle konuşurken, "Acilen Leo Franco'yu görmem gerekiyor" dedik, ikimiz de birden.
Her iş çıkışı Bakırköy'e gidip aynı alışveriş merkezinin etrafında turlamaya başlayacağım. Muhtemelen en iyi yol bu olacak. Yoksa hafta sonundan bu yana gördüm ki, ben de dahil sabırlar taşmış, nahoş hadiseler meydana gelebilir.
1 yorum:
Leo Frnaco'yu gördükten sonra,bir de bizim Ankaraya uğrayıp Cavcav'la Gökçek'i görsen iyi olur :D
Yorum Gönder